- 491 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
NE ARARSAN BULUNUR DERDE DEVADAN GAYRI
Otobüste, dolmuşta, metroda bir kişilik ücret ödeyip bacaklarını iki tarafa olabildiğince yayarak üç kişilik yer kaplayıp “İstifini bozmayan” biri hakkında siz ne düşünürsünüz. Sanırım o kişiyi ikaz ederek "istifini bozarsınız."
İstif(stiva) kelimesi, lira kelimesi gibi İtalyancadan gelerek dilimize yerleşmiş, hayatımızda karşılığı olan güzel bir kelimedir. Güzel bir kelime olmanın ötesinde; farkında olalım veya olmayalım hayatımızda çok önemli yere sahip bir kavram halinde başköşeye kurulmuştur. Bir şeyin işlevselliği ve ergonomik durumu büyük oranda o şeyin nasıl istif edildiği ile ilgilidir.
Otomobilimizi nereye ve nasıl park edeceğimizden tutun da yazarken veya konuşurken kelimeleri hangi sıra ile daha anlaşılır, daha ahenkli ve daha etkili bir şekilde sıralayacağımıza kadar, mutfak eşyalarımızı çekmecelere veya raflara hangi düzen içinde yerleştireceğimize kadar,
Modern ofis düzeninde sağ elini kullanarak yazı yazan bir bürokratın telefonunu sağ tarafında ise masa istif bakımından kusurludur. Nedenine gelince yazı yazdığı eli ile telefon ahizesini tutamaz da ondan illa ki telefon sol tarafında olacak.
Bütçe hazırlanırken harcama kalemlerinin kodlarından, kitapların “içindekiler” bölümüne, şehir planlamacıların o şehir için mezarlığı nereye konuşlandıracağına, askeri depolarda silâh ve techizatlara en kolay şekilde erişilebilir olmasına hatta ecza dolaplarına ilaçların ve sağlıkla ilgili malzemelerin yerleştirilmesine kadar istif bizimle içiçe bir kavramdır.
İstifi iyi yapılmamış bir evde düzen değil kargaşa hakimdir. Herkes herkese “şeyim nerde ?” veya “şeyimi görmedin mi?” gibi asab bozucu sorular sorup durur.
Osmanlı Sarayında Başeczacı, ecza dolabında aradığı şeyleri değil de lâzım olmayan şeyleri görünce dolabın kapağına, şöyle bir ibare yazdırır: "Ne ararsan bulunur derde devadan gayri"