- 338 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Arabaşı Şöleni
ARABAŞI ŞÖLENİ
Mevsim kış. Diz boyu kar var dışarda. Akşamın alacası çökmüş Oğulcuk’un üstüne. Ay karanlık. Kar beyazıdır ortalığı alacalandıran. Ayaz kol geziyor. Zemherinin çat ayazı. Zemheri kızları gecenin hakimi. Küçükler dışarı çıkmak bir yana her kapı açıldığında korkulu gözlerle kapıya bakıyorlar. Zemheri kızları ha geldi, ha gelecek...
Ahmet Duran abinin hanesinde arabaşı var. Lakabı abimizin Gadak Bölük. Kimileri de Gadakçı diye anıyor. Er lakabıyla anılır. Neden bizim emmoğluna bu lakap takılmış? Ben bilmiyorum da var bir sebebi.
Gadakçı’nın eşi Elif Hanım sinilere dökmüş akşam yakını. Pelte gibi bir tutmuş ki mübarek bakanın iştahını kabartıyor. Yatsı geçkini. Konuklar bir tamam geldi. Kalabalık. Gülüm şakım. Yarenlik ediliyor. Takılmalar,şakalaşmalar gırla...Gadak Bölük de mukallit. Yüzüne lakabıyla hitap ederler. Güler geçer. Çok kızsa bile belli etmez:
“Hele azmırtıya hele...” diye muhatabına sitemini dillendirir.
H.Ömer abim de çağrılılar arasında. Köyün bakkalı abim. Namı diğer Cıngılloğlu. Akran sayılırlar. Onsuz olmaz. Gündüzden tembihledi Gadakçı:
“Bak Hacımer! Akşama arabaşı var bizim evde. Mutlaka gel. Bekliyom ha...”dedi.
H.Ömer abim arabaşına dayanamaz. Hele de ortam uygunsa,yaren yoldaş kafa dengiyse hiç kaçırmaz:
“Tabii emmoğlu! Gelirim helbet...Elif kızın bişirdiği arabaşının dadına bi bakak hele!”
Çorbası da hazır arabaşının. İki tane tavuk kesmiş Elif Hanım. Tavuk suyuna ditip lif lif ettiği tavuk etini boca etmiş. Hafif kavrulup sarartılmış unla karıştırıp bir çorba yapmış ki ağızlara layık. Yeme de yanında yat derecesinde. Hem de acı kırmızı biberli, ekşi tuz ıslayıp hazırlanmış bol ekşili sosu...
Siniler ortaya geldi. “Siniler” dedim de bir türkü geldi hatırıma. Bir dörtlüğünü yazmazsam rahat edemem:
.
“Sıra sıra siniler
Hasta olan iniler
Aldı gitti yârimi
Denizdeki gemiler”
.
Şimdi diyeceksiniz ki: “Ne alaka?” Ne bileyim işte öyle...
Üç sofra kuruldu. Yenildi içildi. Gülüşlerin şen şakrak konuşmaların arasına kaşık şakırtıları karıştı. Yiyen ahbaplara afiyet olsun. “Bu bitti yenisi gelsin.” dileğinde bulunuldu. “Ya Rabbi şükür!” denilip sofradan kalkıldı. Evli evine gidecek. Köylü köyüne...
H.Ömer abim de kararı biraz kaçırmış. Şöyle bir kaykıldı yerinden. Yekindi kalkamadı. Gadakçı hemen çöktü dizine:
“Hacımer! Allah’ı seversen dur. Seni ben evine gotürecağam. Sen bu halinle gidemen.”
Gitti ahırdan eşeği çıkardı. Vurdu palanı. H.Ömer abimi bindirdiler kara kaçana. Yularından tuttu Gadakçı. Aldılar getirdiler bizim eve alayı vâlâ ile...
Burda bitti mi? Ne gezer?.. Köyde dile düştü:
“Hacımer, Gadakçı’nın orda arabaşı yimiş. Yirinden galkamamış. Eşşanen gotürmüşler eve...” diye epey bir tevatürü yapıldı.
YORUMLAR
İlk tattığımda pek damak tadıma uyduramadığım bu lezzeti, şimdi yeniden anımsadım. Hamur kaşığa konulup çorbaya bandırılır, sonra bitamam afiyet. Nedir hamurdakiler nasıl yapılır yoğurulur bilmem. Lâkin insanları bir araya getiren tarafından da söz edilmiş ya, işte burası sanki daha bir elzem. Tebrikler yazıya.