BİR TABAK MENEMEN…
Çıkmaz sokaklar da senle yürüyorum. Yürürken kaç kez çarpacağımı bilmezken, sen beni başka labirentlerin içine sürüklüyorsun.
Aslında istediğim çok fazla bir şey değil ki… Birlikte bir tabak menemene ekmek bandırıp yemek istiyorum. Hayatın hangi noktasına beraber ekmek bandıracağız? Kaçsaatine, kaçgününe, kaç anına?
Ben gücün karşısında yorgun düşmüşken, senbenim güçsüzlüğümde kayboluyorsun…
Aşk beslenmedikçe kalem işlemiyor. Sen bana canım demedikçe; canımın bam teli titremiyor.
Beni yıkan ne söylediğin sözler ne dediklerin ne de bana bakışlarındır...Beni asıl yıkan; gözlerinde gördüğüm kararsızlıktır.
Sensizlik olmasında ben her çileye göğüs germeye ant içmiştim, biliyorsun. Kızılca kıyametler kopacak yüreğimde eğer sensiz kalırsam. Ben bu kıyameti göğüslemeye hazır değilim…
Seni sensiz yaşamak en zoru aslında… Sen içimdeki yangın, dışımdaki ateş, benliğimdeki hüsransın. Sen benim çaresizliğim, sen benim ilk yenilgimsin.
Bu yenilgiye gönüllü olmak ne garip... Çünkü tek dileğim huzur ve mutluluğunun gölge almamasıdır.
Beni özlediğini bilmek istiyorum. Beni sevdiğimi duymak istiyorum. Adını fütursuzca haykırıp seslenmek istiyorum. Canımbenimmm anla beni…
^^Sana ömrümün son günüsün^^ dediğimde:
-O ne demek?Diye sormuştun.
Ah bir tanem, insanlar ömürlerinin son gününü bilselerdi sence ne olurdu? Kâinattaki en güzel, en özel, hiç bitmemesi için dua edilen, hayat boyu yaşanmak istenilen her şeyin sığdırılmaya çalışıldığı bir gün olmaz mıydı? İşte sen bu yüzden ömrümün son günüsün. Hiç bitmesini istemediğim, tüm güzellikleri orada yaşamak istediğimsin. En güzel ve en özelsin.
-Bir tabak menemenyapalım, ama ikimiz aynı tabaktan ekmek banarak ellerimizle yiyeceğiz; demiştim...
-Olur, güzelim; derken yine tüm şefkatin ve kırmaktan korkan insan yanın vardı bakışlarında.
Ben o menemeni yaptım. Bir tabağa koydum ve getirdim. Sanırım sen bir şeylerle uğraşıyordun. Öyle doğal ve sıradandı ki senin için. Ama benim hayatımın en büyük dileğiydi. Ekmeği kopardın menemen tabağına bandırdın, bir yandan da gülerek bana bir şeyler anlatıyordun. Ben ise heyecandan ekmeği koparacak gücü toparlayamıyordum bir türlü… Beni anlaman mümkün değildi gülüm. Sen hiç benim kadar sevgisizlik yaşamadın ki…
Olağanüstü bir gece idi… Uyuyakalmışım… Sesinle uyandım.
-Kızım kalk, diyordun hep. Demek ki uyanamadım uzun süre. Hâlbuki uykum inanılmaz hafiftir. Ben neden uyanamadım biliyor musun canım? Çünkü ömrümde ilk kez huzurlu bir uyku uyuyordum ve hiç bitmesin istiyordum.
Gözlerimi açtım bir elinde bir bardak su, diğer elinle omzumu hafifçe sarsıyordun.
-Kalk kızım, suyunu iç, dedin bana…
Rüya olup olmadığını kestirmeye çalıştım ilk an. Âşık olduğum adam karşımda ve elinde bir bardak su.
-Saat kaç dedim.
-Sabah 05:00, dedin.
Bir başkası için son derece sıradan olan bu sahne benim hayatımın en büyük gerçeklerinden birisi idi.
14 yaşında küçücük bir kız iken bir gece yüksek ateşli bir hastalık ve sonucunda havale geçirmiştim. O geceye ait hatırladığım tek şey seslenmelerime ve tüm yalvarmalarıma rağmen kimseye sesimi duyuramamaktı. Annem olsaydı yanımda; kalkar ve bana o suyu getirirdi. Oysa suyu içememiştim o gece ve dudaklarım yapışmış birbirine, kanamıştı…
Bir gün o suyu bana getirecek birisi olmalıydı. Gece yarısı uykusundan kalkmalıydı. Uykum var demeden, aman be banane demeden… Getirdin… O suyu bana verdingülüm... İçtim ve içtikten sonra sana sarılıp uzun uzun ağladım…
Şimdi sen söyle… Ömrümün son günü değil misin?
^^Bende susuyorum sevgimi saklayıp içimde… Duyuyorsun değil mi suskunluğumu nasıl haykırıyor... Susarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim... Ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde...^^ demiş Aziz NESİN üstadımız.
Ben de susuyorum, nereye kadar susmayı başaracağımı bilemeden.
Aşk sadece susarak mı yaşanmalı? Avazının çıktığı kadar haykırarak bağırmamalı mı? Kişinin yüreğindeki aşkın tezahürü belirleyecektir bu sorunun cevabını.
Aşk her şarkıyı anlamlandıran en büyük gerçeğimiz oluyor. Her nota âşık için yazılıyor sanki.
Aşk; direnirken savaşmak ve bu savaştan bir destan yaratmaksa eğer benim destanım sen olacaksın gülüm…
Şimdi söyle kızılca kıyametim… Sen bu kadar özelken, sen bu kadar güzelken, bitmesini asla istemezken, her güzelliği sende yaşamayı umut ederken: SEN ÖMRÜMÜN SON GÜNÜ DEĞİL MİSİN?
Sormayı unutmuşum bir tanem…
-Menemen güzel olmuş muydu?
Aşk ile eyvallah...
DERYA DENİZ DİNÇ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.