- 815 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Sihirli Ağaç
Bir varmış, bir yokmuş. Yüce dağın kenarındaki ağacın başında bir kuş yuva kurar. Günlerin birinde, öykümüzün kuşu yuvasında üç yumurta koyup yavruları yumurtalarından çıkana değin üstlerinde oturur.
Sonunda o gün gelip çatar ve yavru kuşlar kendi yumurtalarını çatlatıp, dış dünyaya adım basarlar.
Bir kaç gün geçtikten sonra yavruları sesine ilgi göstermediğini fark eden anne kuş merak etmeye başlar. Üzülerek onların sağır olduğunu anlayınca çaresiz şekilde hüzne kapılır.
Ama anne kuşun asıl derdi daha sonra başlar.
Annelerinin sesini duyabilemeyen yavrular, ötmeyi de öğrenemezler ve kendi annelerinin dilinde ötmekte başarısız kalırlar. Bu biçimde zavallı annenin kederi iki kat olur. Artık uçmayı öğrenip kendi başlarının çaresine bakana kadar sağır ve lal yavrularını büyütmekten başka yol kalmamıştı anne kuşa.
Çaresiz anne yavrularını iyice besler. Bir kaç hafta geçer ve küçük kuşlar yeterince büyüyüp, uçmaya hazır duruma gelirler. Ama anne kuş ne kadar çalışsa yine de hiç bir şekilde yavrularına uçmayı öğretemez.
Zavallı annenin artık beli bükülür. Kolu kanadı kırılmış bir kuş gibi sessiz, sedasız ağacın bir dalında oturur. Kader dolu bakışlarıyla evlatlarını izleyip, ağlayıp durur ve oturduğu dalda uykusu tutar.
Yuvasını üzerinde kuran anne kuşun kederli halini gören ağaç, onun durumuna üzülüp ve yardım etmeye azmeder.
Gecenin yarısı üç yavru ve annenin rüyalarına girer ve onlara önemli bir sır açıklar.
‘ Anadilinde ötmesini bilmeyen kuş, hiç bir zaman uçabilemez ‘
Kuşların rüyasındaki ağaç bu sözleri söyler ve konuşmasına devam eder:
‘Rüyalarınıza girmeme sadece yedi gece iznim var.
Siz üç yavru kuş, beni iyice dinleyin!
Gerçek dünyada duyabilememenizden haberim var, ama yedi gece boyunca sizin rüyanıza taşıdığım annenizin sesini duyma şansını sağlayacağım. Annenizin sesin duyup ötmeyi öğrenebilisiniz. Eğer anadilinizde söylemeyi öğrenirseniz, istediğiniz her hangi bir yere de uçabilirsiniz.‘
Anne kuş ve birinci yavrusu her zaman rüyalarına inanmışlardı. Bu yüzden ağacın söylediklerini duyunca, bir an tiksinip uykularından kalkıp bir çare yolunun bulunduğundan mutluluk yaşları gözlerinden akmaya başlar.
İkinci yavru, ağacı rüyasında görüp söylediklerini de duyunca tiksinip uykusundan kalkar. Ama ötmeyi ve uçmasını önemsemediğinden dolayı yeniden başını yaslayıp, uyur.
Üçünü yavru kuş rüyalara hiç inanmazdı. Sanki hiç rüya görmemiş gibiydi. Yerinden kıpırdamadan sabaha kadar yuvada uyur.
Sihirli ağaç tam tamına yedi gece boyunca kendisiyle beraber anne kuşu, yavrularının rüyasına taşır. Üç yavrudan sadece rüyalarına inanan birinci yavru, anne kuşun ötmesini dinler.
İkinci yavru da annesinin sesini duyar. Onun gibi ötüp uçabileceğini bilmesine rağmen ne ötmeyi önemser, ne de uçmasını. Bu nedenle o önemli yedi gecede annesini dinlemez. Ama ne yazık ki günün birinde annesi yuvayı terk edip onu orada aç ve susuz tek başına bıraktığından habersizdi.
Rüyalarına inanmayan üçüncü yavru, ne anneyi rüyasında görür, ne de ondan ötmeyi öğrenir. Ağır ağır başını yaslayıp uyur ve rüya görmeden gecesini sabaha kavuşturur.
Sekizinci günün sabahı birinci yavru kuş kendi yaptığı işine inanamaz. Annesi gibi ötmeye başlar ve öttükçe de etrafında ki her tür sesi duyabilir. Sonra derin bir soluk alıp kanatlarını çırpmaya çalışır.
Yuvada kalan iki yavru, gökyüzünde annelerinin ve diğer kardeşlerinin uçmasını görürler. Ama yine de onların kendi anadillerinde ötmesini duymazlar.
Hasret dolu bakışlarla o iki kuşun yavaş yavaş yuvadan uzaklaşmalarını ve ufukta kaybolmalarını izlerler.
Muhammed Ahmedizade
Sihirli Ağaç Yazısına Yorum Yap
"Sihirli Ağaç" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.