- 827 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
ÇOK GEÇ...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
‘’Durduk yerde sinirlenmek marifet olsa kimse elime su dökemez.’’ diye geçirdi içinden. Ne vardı ki sabahın kör vakti kalkıp yola düşecek. Ama değerdi de ve söz vermişti bir kez. Diğer yandan korku ve heyecan içindeydi. Nasıl da özlemişti onu ilk gençlik yıllarında duyumsadığı tüm o farklı duyguları yeniden misafir ederken. Zira ilk aşkıydı Jale onun. Ve hani az da vakit geçirmemişlerdi dolu dolu. İki yılı aşkın bir süre geceli gündüzlü beraberlerdi. Evlenmelerine ramak kalmıştı ta ki Erdem’in uzak bir sahil kasabasına tayini çıkana kadar. Durduk yerde aralarına nice engel girmişti. Ha bugün ha yarın derken gitgide uzaklaşmışlardı birbirlerinden. Sayısız eften püften bahane ve her ikisinin de kariyer beklentileri derken üstüne üstük araya giren o mesafe ve hayatlarına giren sayısız yabancı. Bir sürü kadın tanımıştı Erdem ama yine de unutamamıştı Jale’yi. Hep içinde bir yerde saklamıştı ona karşı hissettiklerini.
Seneler sonra yeniden yolu düştü adamın İstanbul’a. İstanbul demek Jale demekti onun gözünde. Ortak bir arkadaşları vasıtasıyla genç kadının da hala İstanbul’da yaşadığını öğrendi. Önceleri cesaret edemese de bir şekilde özlemini gidermeliydi.
‘’Ne var ki bunda’’ demişti demesine ama aynı şehirde oldukları düşüncesi bile tek başına mantıklı bir sebepti bir araya gelmeleri için. Bir şekilde görüşmeliler ve geçen onca yılın hesabını sormalıydı ona.
Acaba evlenmiş miydi yoksa o da Erdem gibi koca bir ömrü bekleyerek mi geçirmişti?
‘’Yeterince vakit kaybettim. Artık topla cesaretini oğlum.’’ deyip bir hışımla kapattı kapıyı ardından. ‘’Çok soğuk.’’ deyip hayıflandı bir yandan ve arabasına yöneldi. Akşamdan beri yağan yağmur iyice şiddetini arttırmıştı.
‘’Bakalım tanıyacak mı beni yıllar sonra?’’ diye de içi içini yiyordu bir yandan.
İki saatlik mesafe vardı buluşacakları yere. Yağmuru da hesaba katarsa gecikeceğini tahmin etti. ‘’Allah vere de fazla trafik olmasa.’’ diyordu demesine de malum İstanbul trafiği bir şekilde alıkoyacaktı onu yolundan. Jale Avrupa yakasında oturuyordu belli ki işine yakın olduğu için tercih etmişti. Erdem oldum olası sevememişti karşı yakayı. Bu yüzden diğer yakada köprüye yakın bir siteye yerleşmişti. Oldukça büyüktü dairesi ve mümkün mertebe az eşya ile donatmıştı eskiden olduğu gibi. Ne de olsa özgürlüğüne ve rahatına fazlasıyla düşkündü ve bu da Jale ile ortak noktalarından biriydi.
‘’Acaba oturduğum evi Jale görse beğenir mi?’’ gibi saçma sapan bir soru geldi aklına. Ne çok soru ne çok düşünce geçiyordu zihninden ve her birinde bir şekilde Jale’yi düşünüyordu.
‘’Oğlum, heveslenme ve bırak artık hayal kurmayı. Alt tarafı seneler sonra oturup konuşacağız. Sırası mı şimdi bunların?’’deyip çimdikledi kolunu.
Jale ne kadar rasyonelse Erdem bir o kadar hayalperest bir adamdı hem de ömrü boyunca.’’Olsam olsam firarperestim ben. Fena mı gerçek dünyanın yalanlarından uzaklaşıyorum yalan ve düş ürünü dünyaların gerçeklerine sığınıp.’’deyip sırıttı belli belirsiz. Gitgide hızını düşürüyordu arabasının. Aklı almazdı trafiğin nasıl günün her saati böylesi yoğun olduğuna. Hele yağmur da yağdı mı cehenneme dönerdi yollar.
‘’Al işte, belli ki bir kaza olmuş. İnanmıyorum. İşin yoksa saatlerce bekle. Kesin geç kalacağım.’’ demeye kalmadı ki bastı frene. İki araba birbirine girmiş ve kelimenin tam anlamıyla hurdaya dönmüştü. Göz gözü görmüyordu adeta.
‘’Allah vere de can kaybı olmasa.’’ Demesi ile yerde yatanları gördü. Üzerleri örtülüydü. İndi arabadan. Can pazarı yaşanıyordu tabir-i caizse. İlerde üsteleri başları kan içinde ağlayanları gördü. Bir yandan genç bir kız feryat figan içinde anne diye ağlıyordu. Gördüğü manzara içler acısıydı. Polis bir yandan yaralılara müdahale ediyor bir yandan da kalabalığı dağıtmaya çalışıyordu. Görünen o ki ambulans henüz gelmemişti.
‘’Lanet olsun. Geç kaldım.’’
Şunun şurasında buluşacakları yere oldukça yaklaşmıştı. Kim bilir belki Jale de yakınlarda bir yerde ulaşmaya çalışıyordu randevusuna. Görünüşe bakılırsa olay mahallinden uzaklaşması ve yolun açılması uzun sürecekti. Bir yandan etrafına bakıp ortalığı kolaçan ediyordu adam.
Ağlayan genç kızın hali içler acısıydı. ‘’Anne, anne.’’ diye haykırırken etrafındakiler teskin etmeye çalışıyordu kızı.
Ne yerde yatan cansız bedenlere ne de yaralılara doğru dürüst müdahale vardı. Sireni acı acı çalan ambulans hızla yardı kalabalığı. Zor attı kendini yana. Jale’yi aramalı ve gecikeceğini haber vermeliydi artık ve tuşladı numarayı.
Açan olmamıştı. Belli ki direksiyonda idi. Bir kez daha arayacaktı ki gelen çağrı ile irkildi sırtı ürperirken. Anlam veremedi bu tepkisine.
‘’Alo, Jale. Müsait değildin sanırım. Nerdesin sen?’’
‘’Buyurun. Jale Hanımın telefonu. Yakını mısınız?’’
‘’Siz de kimsiniz? Neden telefonu siz açtınız? Bir sorun mu var?’’ demesiyle telefondaki tok erkek sesi derin bir iç geçirdi.
‘’Beyefendi, ben polis memuru Ziya C. Çok üzgünüm ama Jale Hanım telefona gelemez.’’
‘’Söyler misiniz, neler oluyor?’’ demesine kalmadı ki önünde duran ve telefon ile konuşan polis memuru başını çevirip ona yöneldi. Ve iki adam göz göze geldi.
‘’Üzgünüm, çok üzgünüm.’’
YORUMLAR
Üzücü bir hikaye.
Sabahın köründe,
balkonumun serin havasında,
oturmuş bir bukle kalem dostlarının güzelliklerine yelken açmayı düşlerken,
içimi acıttı bu hikaye sözün doğrusu.
Ama,
hayatımızın da realitesi bu.
İnsan,
bu gün var,
yarın yok.
hayatın kıymetini bilmek gerek.
Çok anlamlı ve harika kaleme alınmış bir hikaye.
Güne taşınarak,
hat ettiği değere ulaşmış zaten.
Gülüm Çamlısoy
Sonunu böyle hayal etmemiştim ama konu bu şekilde sonlandı.
Çok teşekkür ederim eşlik ettiğiniz için.
Var olun.
Sonsuz selamlarımla...
hikaye can alıcı, yaşanmış olabilir bu tür olaylar, siz de filim gibi izlettiniz bize, sonu acı bitti, kavuşamadılar eski sevgililer, yazık oldu!
Gülüm Çamlısoy
Eşlik ettiğiniz için çok teşekkür ederim.
Ne yazık ki hayatın sunumu mutsuz da nihayete erebiliyor. :(
Selamlar, saygılar...
Ecel bu...
Nerede, ne zaman geleceği belli mi olur?
Özellikle yorumlarda suçludan söz edenler gördüğüm için görüşümü yazmak isterim.
Jale Hanım'ın nasıl bir kazaya gittiğini bilmiyorum ama kimse ucunda ölüm olan bir kazayı bilerek yapmaz. Tabi ki intihar eğilimde değilse...
Onların yazgısı buymuş diyelim ve Allah'tan rahmet dileyelim...
Ama bu Jale Hanım'ların başına gelmese daha iyi olurdu...
Rabbim ismi Jale olanları her türlü kaza ve belalardan korusun...
Jale Tozlu'nun eşi Kadir...
Gülüm Çamlısoy
Yazgımız yeter ki iyi yazılmış olsun.
Acılar da hüzün de yazılarda kalsın ve tümümüzün hayatı güzel seyretsin.
Teşekkür ederim sevgili Kadir Babam. Sonuçta hayali bir kahramandı. Allah iyilikler ve güzellikler nasip etsin hem size hem sevgili eşinize ve herkese...
En içten sevgimle, sonsuz saygılarımla babam...
superbaba
Suçlu kim ? Kimi suçlamak lazım ?
Araçları icat edeni mi ?
Aracı kullananı mı ?
Diğer araç şoförünü mü ?
Randevu vereni mi ?
Kaderi mi ?
Bütün ölümlerin nedenleri ,her ne olursa olsun kötüdür. Lakin doğmak gibi ölmek gerçeği ve ''bütün canlılar ölümü tadacak'' gerçeği ,içimizdeki acının dinmesine neden.
Fakat bu gerçek karşısında, başta trafik olmak üzere her alanda ve her konuda önlem önlem önlem...Gerisi Allah'a kalmış.
Bütün insanların yaşamaya hakkı var... Ve bütün herkes her canlının yaşama hakkına saygı duymak zorundadır.
Tebrikler
saygılar,sevgiler
Gülüm Çamlısoy
KESİNLİKLE SEVGİLİ DOSTUM KESİNLİKLE BİRBİRİMİZİN YAŞAMA HAKKINA SAYGI DUYMALIYIZ VE BİRBİRİMİZİN DEĞERLERİNE DE...
Ölüm...Kader...
Çok teşekkür ederim. Sağ ol, var ol sevgili Maybull.
Sevgiler, saygılar arkadaşım...
İnsanı ne zaman neyin beklediğinin belli olmaması hayatın en büyük gücü galiba.
Öylesine sürprizler hazırlıyor ki, insanın aklı hiç almıyor.
Kaleminize sağlık
Gülüm Çamlısoy
Yol ayrımları, hayaller, beklentiler ve akla dahi gelmeyen sayısız mefhum.
Teşekkür ederim eşlik ettiğiniz için.
Saygılar, selamlar...
Altı şey güzeldir, altı insanda olsa daha güzeldir.
1. Adalet güzeldir, amirde olursa daha güzeldir.
2. Cömertlik güzeldir, zenginde olursa daha güzeldir.
3. Vera (İleri takva) güzeldir, alimde olursa daha güzeldir.
4. Sabır güzeldir, fakirde olursa daha güzeldir.
5.Tövbe güzeldir, gençte olursa daha güzeldir.
Haya güzeldir, kadında olursa daha güzeldir.
yüreğinize sağlık.SAYGILARIMLA
Gülüm Çamlısoy
Bu da varlığımıza, özümüze sahip çıkmakla doğru orantılı. Ne sunarsa sunsun yaşam ve ne derece zorluklar yaşasak da. Bir o kadar içimizde saklı bir o kadar ailemizin bize öğrettikleri. Pek tabii ki hiç bir şekilde ödün vermeden.
Güzel bir yorum ve bir o kadar düşündürücü. Teşekkür ederim. Bununla ilgili bir yazı da kaleme alınabilir ayrıca...:))
Saygılarımla...
Gülüm Çamlısoy
Çok teşekkür ederim varlığınızı ve yorumunuzu esirgemediğiniz için.
Sevgiyle kalın...
OF ...YİNE DE OF...NE DİYEYİM SANKİ ORADAYDIM.İÇİNE ÖYLE ÇEKTİ Kİ BİLEMEZSİNİZ.HAYAT BÖYLE ...BİR ŞEKİLDE AYRILMAYI NASİP ETMİŞSE OLMUYOR....ÇOK GÜZEL VE YALIN BİR ANLATIMLA YAZAN KALEMİN SAHİBİNİ KUTLARIM EFENDİM.SAYGILARIMLA
Semiray Sezgin
Gülüm Çamlısoy
Çok teşekkür ederim eşlik ettiğiniz için. Var olun sevgili dostum.
Sevgiler, saygılar...
Gülüm Çamlısoy
Sevgilerimle...
:)