- 510 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Alkışın Gücü
Sanatçı sanatını icra ettikten sonra alkışlanır. Bu bakımdan önceden atılan alkışın bir anlamı yoktur. Nasıl ki bir kitabın kapağına, kitabın adına, yazarına, kitabı okumadan "çok güzel bir kitap" diyemeyeceksek, bir siyasetçiyi, bir oturumu, bir konferansı, dinlemeden de "ne kadar faydalı, yerinde" olduğunu söyleyemeyiz...
Eğitim seviyesi düşük toplumlarda alkış iyi bir güdüleme aracıdır. Meydanlarda kendini en çok alkışlatabilen hedefine kolay ulaşacağını bilir. O nedenle yönetenlerin en büyük arzusu, kendisini alkışlayıp, sloganlarla sözünü sürekli kesecek derecede sevgi gösterisinde bulunacak yığınlardır... Neyi, ne zaman alkışlayacağını bilmeyenleri, alkışı başlatıp, ortak slogan attıracak olan bazı "alkışlatma ustaları" güdüler. Bunlar tıpkı futbol maçlarındaki amigolar gibi çalışırlar. Alkışı başlatmasıyla diğerleri peşinden gelir. Ve ortalık birden büyük bir uğultuya bürünür. Derken buna ıslıklar ve "bravo" gibi nidalar eşlik eder.
Kimin neyi niye alkışladığına bir anlam veremediğiniz gibi, alkışlayana kendisini bu kadar coşturan gerçeğin ne olduğunu sorduğunuzda da yine mantıklı bir cevap alamazsınız. Ya da verdiği cevap o coşku karşısında o kadar zavallı bir insan siluetini resmeder ki ona nasıl acıyacağınızı şaşırırsınız.. O nedenle ben de alkışları susarak protesto ediyorum. Lütfen bir müddet alkış tutmayınız. Ta ki kimi, neyi, neden, ne için, neyin uğruna alkışladığınızı anlayana kadar...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.