ABDÜLCANBAZ , AMCAM VE BEN
Çocukluk yıllarımda amcamların evinde geçirdiğim zamanlardan aklımda kalan özel şeyler, amcamın okuduğu renksiz gazete, yine renksiz , duvardaki saatli maarif takvimidir.
O renksiz gazetenin iç sayfalarında gözüme ilişen uzun bıyıkları, iri cüssesi, tuhaf giyinişi ve çizgi hikayede çokça yer alması ile önemli biri olduğunu sandığım çizgi karakterin merhum Turhan Selçuk’un meşhur Abdülcanbaz’ı olduğu bilgisine lise yıllarımda ulaştım. Turhan Selçuk’un , bilenler bilir, “Kayıp Eşya Dükkanı” adlı karikatürü hayata bugün olduğu hali ile gerçekçi ve bir o kadar sofistike bakışımda önemli rol oynamıştır.
Amcalar baba yarısıdır, baba nasıl sert ve diktatörse amcalar o kadar babacandır! Cüsseli, kerli ferli, tepesi karlı dağlar gibi ağır, heybetli, az konuşan, gölgesi korkutan ama –kendime ait olanı biliyorum- bana olabildiğince şefkatli, öğretici, sevecen yaklaşan bir insandı. İlk çevrecilik dersimi 1970 li yıllarda ondan aldığımı söyleyebilirim! Gazetenin tuvalette de okunabildiğini görmüştüm ondan. Aydın adamdı. Demiryolu meslek lisesinde, Eskişehir’de yatılı okumuş, sonra demiryolcu babanın aynı mesleğe adanan iki oğlundan ilki olmuş. Genç yaşında evlat acısı tatmanın ağırlığının üzerine abandığını hissederdik. Devlet işinde babasını bile tanımazmış. Babam anlatmıştı, dedemin amiri olarak görevli olduğu yıllarda babasına ceza takdir etmiş; öyle bir devlet memuru imiş! Zaten o olaydan sonra dedem de once tayinini sonra da emekliliğini isteyip memlekete göçmüş.
Saatli maarif takvimiyle tanıştığım amca evinde, çocukluk yıllarımda, farkındalığım artmış, yaşama dair özenim ve merakım şekillenmiştir. Her takvim yaprağında koca bir dünya keşfederdim. Bu gün de hala adeta kendinizi bir edebiyat seçkisi okur gibi hissedersiniz Saatli Maarif Takvimi yapraklarını okurken. Tarih, edebiyat, sanat, bilim, gastronomi her ne ararsanız bulabilirsiniz. Meraklısı da özlü sözlerden bir arşiv yapabilir.
Abdülcanbaz, 1957 yılında Turhan Selçuk tarafından Milliyet gazetesi için çizilmeye başlanan çizgi roman ve çizgi romanın turist rehberi, baş kahramanıymış. Bu çizgi roman bir süre edebiyatçı desteği almış ancak sonra Turhan Selçuk yalnız kalmış ve diziyi kendisi yazmaya başlamış. Bu, düzenbaz Abdülcanbaz tipinin değişmesine, yeniden yaratılmasına neden olmuş. Abdülcanbaz, düzenin düzensizliğine ve bu ortamdan doğan ahlaksız, namussuz, utanmaz, arlanmaz tiplere karşı savaşan bir sembol haline gelmiş. Abdülcanbaz, sonra yaratıldığı tarihsel dönemden de çıkarılmış. Artık hikâye, Osmanlı döneminde, Kurtuluş Savaşı’nda, uzayda,Eski Mısır’da geçebilir olmuş.
"Ben Abdülcanbaz’ı kahramanlık ötesi kaba kuvvetten güç alan, yozlaşmış bir çizgiroman türünden ayırıp arıtmak istedim. Bir roman ya da bir hikâye anlatımının sanat değerini katarak bunu grafik sanatın çizgi gücüyle de besleyerek kişiliğini bulması yolunda çalıştım." (Milliyet Sanat, Aralık 1972)
Diyor Turhan Selçuk.
Renksiz Abdülcanbaz ve Saatli Maarif Takvimi amcamın hatırası ile birleşince çocukluğumdan çok ama çok renkli, değerli bir hediye olarak elimde duruyor. Onurlu, adaletli, bilginin peşinde koşarak, ileriye çok ileriye bakarak yaşamanın sırrı yaşam trenimizin duraklarında ve yolculuktaki küçük ayrıntılarda gizli, renksiz de olsalar!
HARUN ÖZMEN
YORUMLAR
Değerli dost,
Okuyucu sayısı,daha çok sizin başka sayfalarda yorum yazmanızla ilgili biliyorsunuz. Sizin buna ayıracak vaktiniz olsaydı,inanın çok sayıda okur bu güzelim yazıyı okumuş ve yorum bırakmış olurdu. Ancak siz kendi işinizde hayat memat meseleleri ile o kadar çok meşgulsünüz ki,buna vaktiniz yok. Bir gün benim gibi emekli olduğunuzda,bu konulara ayıracak çok vaktiniz olacak.
Fakat siz şimdilik vakit buldukça yazmaya sakın ara vermeyin. Bir gün çok sayıda okura ulaşan kitaplara dönüşecek bu yazılar nasılsa.
Yazdıklarınızı okumak büyük kazanç bizler için.
Teşekkürler...
Saygılar...
hrnozmn
YAZDIKLARIMI DAHA DAHA ÇOK İNSANLA PAYLAŞMAYI ELBETTTE ÇOK İSTERİM.
SAYGILAR.
Büyük bir keyif ve sürekli bir takdir duygusu eşlik etti okurken bana.
"Onurlu,adaletli,bilginin peşinde koşarak" demişsiniz sonlarında yazının...
Bu şekilde yaşayan insanlar o kadar az ki,bunu hepimiz biliyoruz. Fakat buna rağmen sürüye katılmayan ve azınlıkta da olsa,doğru bildiği yolda giden insanların varlığı içimizi rahatlatıyor.
O müşfik amcalar, saatli maarif takvimleri, o renksiz görünüşlü ama hep gerçekleri yazan gazeteler var olsun. Tabii Abdülcanbaz da... Olsun ki, iyiler hep kazansın:))
Sayın Özmen ne çok şey düşündürdünüz yine,ne çok şey fark ettirdiniz.
Çok teşekkürler bu güzel yazınız için ve hayata kattığınız tüm güzel eserler için.
Saygılar...