- 557 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
FİKRET BABA - FİNAL ERTESİ
Fikret öğretmen, sadece şahsî eşyalarını alarak terk ettiği eve bir daha dönmemiş ve eşyalarıyla birlikte, boşandığı eşi Gülay’a bırakmıştı. Uzun süre otel odalarında yaşamaya başladıktan sonra, Yusuf Can’ın dönmesi ve Esma hanımın oturduğu dairenin tapusunu da torununun üzerine yapması ve özellikle Yusuf Can’ın ısrarları sonucu, onların yanına taşınıp, birlikte yaşamaya başladılar. Oldukça da mutlu ve huzurlu günler geçiriyorlardı. Aynı okulda görev yaptıkları eski eşi Gülay’la eski arkadaşlık, dostluk günlerine geri dönmüşlerdi. İlk eşi Necla ise ne evlerine adım atıyor, ne oğlunu arayıp soruyor ne de onları rahatsız ediyordu.
Birlikte oturduğu adam, Necla’nın tüm ısrarlarına rağmen, nikâh kıymaya yanaşmıyor, oyalıyordu. Hamile kalan kadın bunun müjdesini verdiği adamdan, olumsuz bir tepki aldı.
’ Doğurmayacaksın o çocuğu ! ’ deyip kestirip attı adam. Necla ise, o çocuğun sayesinde adamın kendisine nikâh kıyacağını, bu şekilde hayatına yeni bir düzen, bir güvence gelmesini umuyordu. Günlerce, aylarca bunun tartışmaları sürdü evlerinde. Sonunda Necla, dünyaya getirdiği bebeğini de yanına alarak anne evinin yolunu tuttu. Sevmeseler de, kızsalar da, ne annesi ne de oğlu eve istememezlik edemediler. Fikret, yeniden otel odasına taşındı.
Necla, evin tapusunun oğlunun üzerine yapıldığına çok tepki gösterdi. Dava açma tehditleri savurmaya başladı.
’ Ne olmuş yani ! Yabancı birine mi verdim ? İstesem Fikret’e de verebilirdim. Bak, oğlun seni, her şeye rağmen aldı evine. Fikret, alır mıydı bakalım. ?
’ Ayyy ; o sümsük mü beni eve almayacaktı ? Şimdi çağırsam, koşa koşa gelir bana ! O benim saçımın teline kurban olur be. Yıllarca az koşmadı mıydı peşimde ? Yüz vermiyordum, kovuyordum, yine de vazgeçmiyordu. Sonunda ’ Evlenelim ! ’ dediğimde, feleğini şaşırıp eteklerime kapanmıştı. Karnımda bebeğimle ona geldiğimi anlamamış mıydı sanki sümsük ? Nasıl da kabullenmişti o halimle beni ? ’
’ Kız sen ne biçim insansın be ? Eğer evde değil de hastanede doğurmuş olsaydım seni, başkasının çocuğuyla karıştığından şüphe etmezdim ! Nasıl oldu da seni ben doğurdum, anlayamıyorum. ’
Fikret öğretmenin otel odasında geçmeye başlayan günlerinde Esma hanım, Yusuf Can ve öğretmen arkadaşları, hatta Gülay bile, Necla ile yeniden barışması için uğraştılar. Yusuf Can günlerce gidip geldi , yalvardı .
’ Yıllarca ailem bildiğim, kadınım sandığım insanların arasında, mutlu olmaya, güzel yaşamaya çalıştım. Kolu komşunun, hatta dostların, arkadaşların bile söylediklerine aldırmadan aileme sahip çıktım. İçinde bulunduğum onursuzluğun bile farkında olmadım, olsam bile sineye çektim. Fakat bu saatten sonra, eski günlerime geri dönemem. Yeniden kazanmaya çalıştığım onurumu, kendime güvenimi, saygımı, yeniden ayaklar altına alamam. ’ diyordu.
Onun bu sözlerine evlâdı olarak sahip çıktığı, bağrına bastığı Yusuf Can’ın cevabı ;
’ O zaman kusura bakma. Söz konusu olan insan, benim öz ve öz annem ! Her ne kadar beni senin kadar sevmese, senin gibi sahip çıkmasa da, hatalarıyla, günahlarıyla, benim öz annemdir o ! Şimdi benim ona sahip çıkma zamanımdır ; tıpkı senin bana sahip çıktığın gibi ! ’ oldu.
Yusuf Can’ın bu sözleri, öz annesi ile manevî babası arasında bir tercih yapmak zorunda olması ve tercihini öz annesinden yana kullandığı anlamına geliyordu.
Yusuf Can, Necla ve Esma hanım aynı evde, kendi hayatlarını yaşamaya devam ettiler. Hayattan yediği darbelerle iyice yolunu şaşıran Fikret öğretmen ise bir süre sonra kendini yeniden, bir zamanlar kendini atmak üzereyken Yusuf Can’ın dönüşüyle kurtulduğu uçurumun en uç köşesinde buldu. Aşağıya baktığında, sonucun ölüm olacağını çok net görebiliyordu artık. Üstelik kendini atabilmek için büyük bir cesarete de ihtiyacı kalmamıştı. O kadar uç noktadaydı ki ; hafif bir rüzgâr bile oradan aşağıya düşmesine yetecekti. Şimdi kendini sorguluyordu : Nerede hata yapmıştı ? Neden yolun sonu onu bu uçurumun başına getirmişti ? Hangi günahı işlemişti de, böylesi bir cezayı hak etmişti ?
Necla ile evlendiğine pişman mıydı ? : ’ Hayır ! ’
Yusuf Can’ı kabullendiğine pişman mıydı ? : ’ Hayır ! ’
Gülay’la evlendiğine pişman mıydı ? : ’ Hayır ! ’
Saatlerce sorguladı kendini, geçmişini, her şeyini. Hiç bir pişmanlığı olmadan, kendini o uçurumun dibine itecek o hafif rüzgârı beklemeye başladı....
SON
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.