- 704 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
YATUK YÖRÜK NOTLAR-3
Prof.Dr.Yalçın Küçük Hoca; İsmail Beşikçi için, "Türkiye’de aydın vasfına haiz bir kaç bir bilim adamından biridir" derdi, yaklaşık buna çok yakın sözlerle...
Şimdi diyorum, söylediği bu övgü dolu sözler konusunda hani, acaba hala aynı şeyleri düşünüyor mudur !?
Bilindiği gibi Prof.Dr.İsmail Beşikçi, Doğu Anadolu’nun gizli sınıfsal ve açık etnik tasnifli yapısı üzerine yazdığı "Sömürge ve Kürdistan" temelli tezlerle Pkk’ın en önemli teorisyenlerinden birisi olmuştur.
Yine Yalçın hocanın, Abdullah Öcalan ve bölücü örgütünü "anti emperyalist-anti Amerikancı ve anti siyonist" karakterli bir "Kürt hareketi" olarak nitelediği, çok bilinen ve ısrarlı görüşleri de vardır.
Ayrılıkçı örgüt ve şefi Öcalan’ın son dönemlerde Abd, Ab, İsrail ve diğer emperyalistlerle, başta Ayn El Arab-"Kobani" bölgesi olmak üzere, pek çok yer ve konuda açık bir işbirliği söz konusu olmaktadır.
Herkesin ve her yerin; hatta sağır sultanın dahil malumudur...
"Kürtler" emperyalizmin desteği ile dört parçalı ve denize ayağı olan "Büyük Kürdistan" kurmaya soyunduruldular.
Emperyalizm, mazlum etni-halk "ulusal kuruluş savaşı" destekliyor.. o derece artık !
Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı, Wilson İlkeleri, İkiz Yasalar, Avrupa Yerel Yönetimler Şartı.. falan filan işte...
Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın Akp gibi ülkemizin gördüğü en müfrit-gerici siyasi odaklardan biriyle, uzun zamandır ortak olarak yürüttüğü "Açılım Süreci" ve bunun aleniyet arsızlığı karşısında, hocanın "Kemalizm" ve "Emperyalist Türkiye" konusu olmak üzere; daha evvel yazdığı epeyce bir görüşünü yeniden ele alıp, değerlendirmesi gerekecek gibi görünüyor..
Ayrıca hoca, rahmetli Uğur Mumcu’nun ilk kez "Kürt Dosyası" isimli kitabında dile getirilen "Barzani ailesi" ve "Kürt Yahudileri" konusundaki çelişkili konumunu da açıklığa kavuşturmalıdır.
Bilidiği gibi bu tez, daha sonra yine kendileri tarafından ilerletilerek, K.Irak ve İsrael’deki "Yahudi Kürtler"in varlığı, dilleri ve demografik yapıları üzerine yazılan ek katkılarla genişletiletilmiş, konuya tamamiyete yakın bir kesinlik kazandırılmıştır.
Yalçın hocanın bundan başka, Türkiyenin diğer bir emperyal tezgah baş belası Ermeniler ve Ermeni Yahudisi "Pakrudinler" konusu ile Davutyıldızlı "Türk" bayrakları hakkında da epeyce bir tam görememe hali yaşadığını söylemeliyiz.
Kendileri teorilendirdiler, doğruladılar ama yine de nasıl olduysa; çok büyük boyutta yanıldılar !...
Yani "Hristiyan ve Yahudi" savaşları, mübadele ve etnik arınım (Türkifikasyon) konularında Ermeni ve Kürtlerin "1915 tehciri" nedenli birbirlerine karşıt oldukları tezine yeniden dönüp, bir bakılması gerekmektedir.
World Jewish Party ve İsrail’in Ermenilerin/1915 "genosid" tezini destekleyen en son politikalarını da göz önünde alıp, reel politik koşullardaki son değişmelerle birlikte, tekrardan bir değerlendirilme yapılması gerekiyor.
Bunların mutlaka yeniden ele alınıp izah edilmesi, "Kürt" hareketlerinin tümünün birden emperalizm işbirlikçisi ve gerici karaktere bürünmesi nedeniyle elzem bir hale gelmıştır...
Yalçın hoca, gerici-işbirlikçi Akpkknın müzakere ve koalisyon ortaklarından teröristbaşı Öcalan konusunda da feci şekilde yanıldı.
Gelinen nokta bu merkezdedir.
Dr. Doğu Perinçek ve Prof. Küçük’ün "Kemalist Apo" hayali hamdı, duvara tosladı tam oldu; başka türlüsü olmazdı da zaten..
O kadar öyle ki; adam artık "emperyal modernist hakikat (demokratik modernite diye niteliyor) reel sosyalizmi hakkıyla yendi" filan şeklinde zırvalabiliyor.
Hocanın çok sevdikleri "ape" Musa Anter’in söylediğini tekrarlayalım; "sosyalizm kafiridir" artık Apo ve gerici ve işbirlikçi örgütü...
Burada da kalmayıp, kendisi ve örgütünün açık açık "taşeron ve argüman" olduğunu dahi de söyleyebiliyor.
Bu konu, sıkı bir Yalçın hoca okuru olarak bildik bileli ha bire başımıza kakınç olmuştur !
Hocanın son yazdığı yazılar ve kimi kitaplarında, bu duruma yönelik "nedamet" kırıntısı olan tümceler görüyoruz.
Ama yeterli değildir...
Oldukça uzun bir -emperyalizm işbirlikçisi "Öcalan" ve gerici/etnik ırkçı bir kalkışma hareketi olarak "Pkk " - konulu yanılgı çözümlemesi yazması gerekiyor.
Birikimi, gerçek bir aydın oluşu, devrimci milliciği ve kuvvacılığı, bunu gerektirmektedir.
Ahmet Kutlu AYYÜCE
10. Aralık.2014
YORUMLAR
Değerli "can maybull maybull",
Konuyla ilgili olmayan bir boyut kullanıyorsunuz.
Burada ana tema doğru ve gerçek farkı gibidir. İkisi arasındaki farkı derinlemesine düşündüğünüzü varsayıyorum.
Ama soru sorma biçiminiz, bunu nesnel-bilimsel değil, ait olunan toplumsalın çıkarına öznel yani etnititeye göre değerlendirdiğiniz algısını çıkarsatıyor.
Gerek Prof.Dr. Küçük, gerekse Doç.Dr. Perinçek ve gerekse Prof. Dr. İsmail Beşikçi kendilerince ideolojik doğrular peşinde idiler.
Sosyalizm farkı ve onun teorileştirmesi açısından.
Burada emeğine istinaden Prof.Küçük'ün daha kompleks olacak şekilde doğrudan, gerçeğe doğru evrilen bir entelektüel rota kulandığını söyleyebiliyorum.
Son zamanlarda Dr. Perinçek'in de kimi zaman zik zakları olsa da o yöne evrilen çözümelemelerini okuyorum.
Ben bu yazıda idol veya model öznelitesi kulanmadım.
Algı ve olgu nesnelitesi kulandım.
Sonuçta tüm veriler yargıyla sonuçlandırılır. Emik, etnik ve bilimsel bakış bütünlüğüyledir.
Orada bir sıkıntımız olmayacağını düşünüyorum. Yazının tematiği açısından yani...
Benim ırk ya da etnilere her hangi bir önyargım olduğunu da söylemiyorum. Önyargım teör örgütü ve işbirlikçi karakterli iktidaradır.
Yine ben, olaya bakış dizgemi ise şöyle anlatabilirim. Anti olmak üzere; emperyalizm, kapitalizm, sömürgecilik ve M.D.D ve Türk "ulusal sorunu" ile ilgilidir.
Türk milliyetçiliğini emperyal-kapital sömürgeleşmişlikten kurtulma ve " bilâkayd-ü şard istiklal-i tam" ülke ve devlet olup, olmaya endeksliyorum, ondan öte fazlaca hamasi beklentilerim de yok.
Yani, sorunsala hala ırksal değil, kültürel ve aidiyeti önemseyen iç-dış analiz çıkarımıyla bakıyorum.
Ulusacılığı/milliyetçiliği bu minvalden, zorunlu bir olmazsa olmazlık ve toplumbilimsel aşama sayıyorum, tercihim bilimseldir.
Fabrikasyon olup olmaması, büyük veya emperyal uluslarca kurgulanmış olup olmamasına göre konumlanan da diyebiliyorum...
Olgucu tarihselliği saflaşma ve izlediği doğal mecraı nedeniyle "gerçeğe" daha yönelik okuyorum.
Kurgucu tarihselliği ise yapay-kurgu- tasarımlı olduğu için hormonlu ve tampon buluyorum.
Öznel doğru, nesnel gerçek dengesiyle..
Önceki yazdığım cevap/ yorumu, içerdiği fazlaca yazım yanlışı nedeniyle ve okura ayıp olur kaygısı duyarak, anlaşılırlığını düzeltip ve düzenleyerek burada yeniden yazmayı uygun buldum.
Umarım daha az yazım yanlışı ve ifade düzeltmesiyle istediklerimi net anlatabilmişimdir; katkı için çok teşekkürler, esenlikle...
Göktürkmen tarafından 12/14/2014 1:28:23 PM zamanında düzenlenmiştir.
Unutmayınız ki her dönemin kendine has yazarlarının,kendine has okuyucuları vardır. Her okuyucu hayran olduğu şahsı ayrı bir merkeze alır ve onun üzerinden kendi düşüncelerini bağırır. Şimdi sizin tam tersinizi başka biri de aynen seslendirebilir. Bu durumda doğru.kime göre doğru ?
Irklar üzerinde hiç kimsenin söylediği sözler doğru olamaz....
saygılar
Göktürkmen
Ama soru sorma biçiminiz, bunu nesnel-bilimsel değil ait olduğunu toplumsal çıkarına öznel-etnike çıkarsatıyor.
Gerek Dr. Küçük ve gerekse Dr. Perinçek kendilerince ideolojik doğrular peşinde idiler. Sosyalizm farkı açısından. Burada emeğine istinaden, Prof.Küçük'ün daha kompleks olarak doğrudan, gerçeğe evrik entelektüel rota kulandığını söyleyebiliyorum.
Ben burda idol veya model öznelitesi kulanmadım. Yazı tematiği açısından yani. Benim Irklara ve etnilere de bir önyarrgım olduğunu da söylemiyorum. Benim olaya bakış dizgem. Anti olmak üzere; emperyalizm, kapitalizm, sömürgecilik ve M.D.D ve Türk "ulusal sorrunu" ile ilgilidir.
Türk milliyetçiliğini emperyal sömürgeden kurtulma ve "istiklal-i tam" ülke ve devlet olmaya olmazsa olmaz sayıyorum.
O nedenle, etnik hareketlere ve ulusal sorun ve devletleşme pratiklerine olgucu ve kurgucu tarihselik ayrıcıyla bakıyorum.
Fabrikasyon, büyük veya emperyal uluslarca kurgulanmış olup olmamasına göre yani...
Olgucu tarihselliği saflaşma ve izlediği doğal mecraı nedeniyle "gerçeğe" yönelik okuyorum. Kurgucu tarihselliği ise yapay-kurgu- tasarım olduğu için hormonlu ve tampon buluyorum.
Umarım anlatabilmişimdir; katkı için teşekkürler, esenlikle...