- 563 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÇENGELKÖY ANILARI-3
ÇENGELKÖY ANILARI-3
Sevgili okur, eski Çengelköy adeta bir pınar gibi, anlatmakla bitmiyor. Bu yazımızda da
Çengelköy Halk Caddesinin, bir üst sokağı yani, eski zamanlar da Çengelköy’ün ana caddesi
olan, Çengeloğlu Sokakta ki esnaflardan söz edeceğiz.
Efendim, nalbur Mehmet ve Ahmet Pehlivanoğlu, kepekçi Muharrem amca, kundura tamircisi
Ahmet usta, karşıda eski muhtar Niyazi amca ve eşi, büyük oğlu Kadri, küçük oğlu Bülent,
Bahriyeli Mustafa ki, evinin altı saman ve yem yeriydi. Tenekeci Lütfü amcanın yeri, İlya
ustanın dükkânı,tenekeci Konyalı Nuri’nin dükkânı, kalaycı, kürt Hasan Özdemir’in dükkânı,
Can Nalbur Hasan Can’ın dükkânı, rahmetli balıkçı Orkut abinin, duvarında çıma olan evi,
Çengelköy karakolunun önünde ki Can Baba’nın balık tezgahı...
Allah gani gani rahmet eylesin, fukara babası Dr. Halim Erdemli ve eczacı eşi, Emine
Erdemli’nin Erdem Eczanesi, eczacı kalfası Şükrü abi, Çengelköy halkına hizmet verirdi.
Çengelköy - Üsküdar arası servis yapan dolmuş durağımız, kilisenin tam karşısındaki
çeşmenin önünde idi. Hatta, Üsküdar’a giden otobüs durağımız bile oradaydı. Dolmuşların
çoğu İsmail Çakmak ve kardeşlerinin idi, yedi, sekiz tane strapenteli
(sonradan uzatmalı 8 kişilik) arabaları vardı.
1948 model desetosu ile, rahmetli Sabri amca, Kamil abi, köse Kamil, 59 Chovrale
Hayrullah amca, Jilet Ertuğrul, Sarı Hasan, Stefo (namı değer takarof) şişman Ali gibi
şoförlerimiz, giyim, kuşam ve kibarlıklarıyla İstanbul’da ün salmışlardı.
Eski Çengelköy’ün çiçeklerinden söz edecek olursak, Manolya ki, bu çiçeğe eskiler
Çengelköy menşeyli derler. Rengarenk Güller, şakayık, gece sefası, şebboy, sarı ve beyaz
papatyalar, yaseminler, mor salkım ve leylaklar, krizantem, hemen her renk orkideler v.s.
Yiyecek ürünlerini sayarsak, Çengelköy (5-10 bahçe de hala ekiliyor) bademi, ayva, altın
ayvası, elma, armut, kiraz, kızılcık, muşmula, beyaz Sultan Selim inciri, ham yenen hurma,
üzüm, ceviz, fındık, çitlembik ki, çocukluğumuz da bu çitlembikleri mermi olarak
kullanırdık.
Efendim, biz yaşlandık ama ruh yaşlanmıyor, dolayısıyla geçen anıları bir film şeridi
gibi, bir bir hatırlamakta ve hatırladıkça, geçmişe özlemimiz giderek artmaktadır. Eee,
ne yapalım doğanın kanunu ve takdir-i İlâhi bu, bizlerinde bu gidişata isyan
edemeyeceğimize göre, her yaşın ayrı bir güzelliği vardır diyerek, bu işten sıyrılalım.
11. 12. 2014
Kadircan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.