7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1147
Okunma
Kendini sever gibi sevmeli insan.Dost’unu, arkadaşını, aileni, doğayı, sevgiliyi kısaca herşeyi. Kendini sever gibi severse insan;hiçbir canlı hatta nesne incinmez, kırılmaz ...
Ve..kendini sever gibi severse insan, ne vazo kırlır ne içindeki çiçekler solar ne de yere dökülenlerden çevre kirliliğine sebebiyet verir...
Sevgi korumak ve korunmaktır, çok hassastır aslında. Cümlelerin itinasıdır. Yüreğinin notalarından çıkan bir müziğin tını’sıdır belki de kulağa ya hoş gelir ya da tırmalar. Sonrasında yürek yaralanır, hani yamalar yapıyoruz dediğimiz anlarımız başlar...
Peki hiç düşündünüz mü ben merkezinizi ne denli kontrol ettiğinizi..? Kırıldığınız kadar kırdıklarımızda olmuştur belki de. <<OH! verdim dersini>> diyenlerdenmisiniz mesela..?
Oysa ki ders almak, ders vermek ticaret değildir çünki yaralar açarken, yaralanırız...
Hep kendimizi över dururuz ve hep birşeyleri eleştiririz. Peki Acaba eleleştirdiklerimizi kendimizin de yaptığı hiç olmuyormu acaba..? Örneğin bir erkeğin kız arkadaşına laf atılınca kavga çıkıyor ama aynı erkek az önce belkide bilmeden bir arkadaşının kız kardeşine laf atmış olamazmı...?
Ya da komşumuzun evine kahve içmeye gitmişizdir ama etraftaki tozları ev sahibi mutfaktayken bir anda görmeye hatta araştırmaya bile başlarız...Örnekler çok ...
İçimizdeki potansiyel patlamanın, hayat mücadelesinin ve maddiyata verilen önemlerden ödemelerle yükümlü olduğumuz ihtiyaçların ya da temel masaraflarının faturalarının hırsını sosyal yaşamda iletişim adına şiddetle içimizden atmaya çalışan bir toplum olduk velhasıl...
Cümlelerimiz hep ben diye başlıyor. Acaba yapamadıklarımızın,yaptıramadıklarımızın hırsını başkalarının canını yakan,üzen sözlerlemi hırs alıyoruz...?
Gençleri bile eleştirirken sanki onları sokaktan toplayıp evlerimize aldık...Oysa ki bizim çocuklarımız, bizler büyüttük ama tanıyamıyoruz deriz nedense...? Elimizi biraz da taşın altına sokmasını başarabilsek...? Kendi yaptığımız kötü örnekleri onlar yaptığında sinirleniyoruz...Hergün kitap, gazete okuyormuyuz..? yalan söylemiyormuyuz...? dedikodu yapmıyormuyuz ..? büyüklerimizi bizlerde üzmüyormuyuz...? televizyonun önüne mıh gibi çökmüyormuyuz...? bir soru sorduklarında< git başımdan> demiyormuyuz...? ya sen ne bilirsin diye susturmuyormuyuz...? illaki bazılarını yapıyoruzdur ne dersiniz...?
Yani önce kendimizi masaya yatıralım artılarımız, eksilerimizi gözden geçirelim, çok ama çok esnek düşünelim. Önyargısız ve hoşgörülü olallım. İnsanlarla uğraşmak yerine elimizi uzatalım hepimiz toplum olarak sevgiye öyle aç kaldık ki neredeyse yam yam olmak üzereyiz...