ÖZEL ÇOCUKLAR İÇİN ÖZEL ÖĞRETMEN
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Keşke diyorum, bir makyaj kadar önemseseler sizi, çocuklar. Kırılan topuklarını kara kara düşündükleri kadar düşünseler. Gözlerdeki perdeyi kaldırmak keşke elimde olsa! Alınacak yeni takım elbiselerin, her yerini araştırdıkları gibi araştırabilseler dünyanızı. Çıkarlarını bir yere bırakabilseler işte.. Ömrünüzü " 540" saate indirgemeyi düşündüklerini öğrendikten sonra nasıl kulaklarını kapatabilir bir insan. Hangi dikiş tutabilir, söylenecek sözlerin ağızdan çıkmaması için dikilen dudakları? Hangi vicdan susabilir böyle bir haksızlığa?
...
Gebe bir insana sağlığından önce sorduğumuz ilk soru kız yada erkek oluşudur. Tahminler yapıldıktan, konuşulacak şeyler konuşulduktan, hayaller kurulduktan sonra ağzımızdan çıkan öylesine bir " aman sağlıklı olsun da, gerisi önemli değil." olur her zaman. Sağlıklıdan kastımızın şöyle durup bi düşününce, aslında akademik alandaki başarısı, sorumluluklarını yerine getirebilmesi, mutlu bir evlilik yapması, çocuklarının olması, güzel bir mesleğinin olması diye uzayıp giden bir liste çıkartabiliriz. Gerçekten oturup düşününce, sağlıklı ne demek? Yada şöyle sormalıyım bunu, " engelli" ne demek? Gözünün görmemesi, kulağının duymaması, kolları olmadığı için bizim yaptığımız kapı kolunu tutup açamaması, yürüyemediği için, yine bizim yaptığımız merdivenleri inip çıkamaması mı? Birini etiketlemek nasıl kolay.. onun adı yok, hisleri,duyguları yok o "engelli".. Engelli çünkü toplumun beklentilerini yerine getiremiyor. Engelli çünkü, bizler onların "engelli" kalıbına girebilmeleri için elimizden geleni ardımıza koymadık. Nasıl mı? Kolları gelişmediği için, "bedensel yetersizlikten etkilenen birey" lerin kullanabileceği kapılar icat etmedik. Bankamatikler hep, yürüyen vatandaşların boyuna göre yapıldı, tekerli sandalye kullananları düşünmedik. Çoğunluğa uyduk hep. Çoğunluk ne diyorsa o oldu. Yıllarca sürüp gelen gelişmeler, kamu spotları, bilinçlenen halk zincirin ilk halkası halbuki. Aslında daha yolun o kadar başındayız ki, sonu gözükmüyor. Her şeyden önce " engelli" algımızı değiştirmedikten sonra yapılan yolların, uygulanan programların ne önemi var ki? Onlar " engelli" değil. Onlar "yetersizlikten etkilenen bireyler". Normalleşme ilkesinin gereği, bir çok hakka sahip olan bireyler. Bizden daha özel ve bizden daha farklı olduklarını inkar etmemenin yanında, bu farklılıklarından dolayı sırf bizim haklarımıza da sahip olabilmek için "normalleştirme ilkesi" kapsamına girmeleri aslında üzücü. Bu dünyaya gelen her bireyin her hakka sahip olması gerektiğini düşünüyorum. Belki bizden biraz daha farklı öğreniyorlar, belki daha uzun bir sürede öğreniyorlar ama hepsi bu kadar. Çocuklarını sınıflarındaki "kaynaştırma öğrenciyle" oynamaması için tembihleyen anneler gördüm. Öğretmeniyle konuşup, yanına oturtmamasını rica eden anneler.. Oysa anne evrenseldir. Annelik, kutsaldır. Kendi çocuğu dışındaki çocukları kayırabilir mi bir anne? Hele ki bu "özel" bir çocuksa?
Topluma bazen gerçekten anlam veremiyorum. " Zihin Engelliler Öğretmenliği" okuyorum dediğimde, aldığım tepkiler garip geliyor bana. " Orada kafayı yersin, aman başka meslek mi kalmadı, nasıl cesaret ettin" bunlar sadece bir kaçı. Bunları söylerken her an "engelli" kalıbına girebilecek olduklarından habersizler. Bir trafik kazası, göze kaçan bir sinek, ayağı takılarak yere düşmesi sonucunda başını sertçe vurması.. Sayılamayacak kadar çok..
Doğuştan yetersiz olan bu bireylerin "özel" olduklarını hissedebilsek keşke. "Engelli" değil "ÖZEL". Tıpkı özel oluşları gibi almaları gereken eğitiminde özel olması gerektiğini kavrayabilseler. Son yıllarda artan özel eğitim alanında ki çalışmaların yararları göz ardı edilemez. Ama ne yazık ki, yetersiz.. Özel eğitimle alakalı bölümlerin açılıyor olması, bu kanayan yaranın kapatılmaya çalışılması son derece güzel gelişmeler. Ama kesinlikle alan dışı atamalar, bu "özel" çocukların eğitimlerinde hiç bir ilerleme gösteremeyip yerlerinde saymalarına neden olacaktır. Sınıf Öğretmenlerinin verilecek 540 saatlik bir eğitimle, özel eğitim öğretmeni olarak atanması, iyileştirme çalışmalarına sonuç vermemekle beraber "özel çocuklarımızın" gelişimini de olumsuz etkileyecektir. Özel eğitim, sadece okulda, rehabilitasyonda verilen bir eğitim değildir. Ailesi ve çevresiyle de bir bütündür. Sınıf öğretmenlerine, anne babasına hatta komşularına bile ihtiyaç duyulur. Ama herkes kendi alanında gösterdiği üstün başarıyla yardımcı olabilecektir. Alan dışı atamalar, çocukların lehine değil aleyhine yapılacak olan bir uygulamadan başka hiç bir şey değil. Farkında olmadığımız ve ne yazık ki bir sanatçının hayatının konuşulduğu kadar konuşulmayan bu sorun, "özel" çocuklarımız için oldukça üzücü bir durum. Ama yine ne yazık ki, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diye düşünen bireyler yüzünden, biliyorum, bununda üstüne atılacak toprak. Biliyorum bugün yaptığımız programın, konuşmanın bir önemi olmayacak. Sesimiz duyulmayacak.
Bugün 12.00 civarında yapılan " Özel çocuklar için özel öğretmen, alan dışı atamaya hayır" çığlıklarımızın sonuç vermesini gönülden istiyorum. Maltepe Üniversitesi, Marmara Üniversitesi,Biruni Üniversitesi, İstanbul Aydın Üniversitesi bugün tek bir yürek olup, "Alan Dışı Atamaya Hayır" dedi. Umarım sizlerde, en az bizim kadar duyarlı olup, çocuklarımızın "540" saate karşılık eğitilmelerine razı olmazsınız. Bizim aldığımız eğitim ve okuduğumuz bölümün böyle bir atamayla önemini kaybetmesine izin vermezsiniz. Her ince ayrıntısına kadar öğrendiğimiz, 4 yılımızı vererek hakkıyla mezun olmayı ve alanımızda en iyi öğretmenler olarak yetişmeyi hedeflerken, "540" saat engeline takılmak son derece üzdü bizi. 540 saatin hiç bir zaman 4 yıllık eğitime denk olmayacağını hepimiz çok iyi biliyoruz.
Yinelemek gerekirse eğer;
"Özel Çocuklara Özel Öğretmen Olmalıdır. Ve unutulmamalıdır ki Özel Çocuklarımız Sahipsiz Değil. Alan Dışı Atama İstemiyoruz. "
-Elif Ağaç.
YORUMLAR
Haklı bir konu emeğinizi çaldırtmayın,selamla.
Sırf özel bir konu ele alındı diye bir yazıya ''günün yazısı'' muamelesi yapmak bence defteri özel olmaktan çıkarıp alelade bir edebiyat sitesine dönmesine sebep olur. Kanaatimce, iki yazı seçmek yerine bazen tek yazı seçilmeli, gerekirse de hiç yazı konulmamalı daha doğru olacaktır.
Yazı konusu gereği, saygımızı celbetmiş, bazı parağraf ve cümleleriyle hoşumuza gitmiş ama yine de 'günün yazısı' olma becerisini yakalayamamıştır.
Keskinkalemzaman
keyfini çıkar,strese girme yazarlar çok alıngan olur:)))))
eserin yazarını kutluyorum ,tebriğimle
Timur KOHEN
Ben bu konu üzerine çok eleştiri yaptım zamanında, fakat admin arkadaşlar bunu güzel bir gözlem ve içten bir eleştiri saymak yerine site içi huzursuzluk verdiğime kanaat getirdiler. Sonuçta her şiire 5 puan her yazıya 10 puan, her şiire yüreğine sağlık.... Edebiyat bu değil. Edebiyat, eleştiridir, eksiği göstermektir. Sanatsal değeri olmayan nice şiir ve yazı burada günün yazısı,şiiri seçildi.
Eş, dost beğenisiyle seçilen şiir, yazı ne kadar verimli olabilir? Ve bu mantıkla giden bir edebiyat sitesi ne kadar daha insana ulaşıp başarılı olabilir?
Ayrıca 5 yıla yakın bir zamandır sırf bu sitede yazıyorum.
Saygılarımla...
Keskinkalemzaman
toplanmışsınız ucube bir eserin başına övgüler yağdırıyorsunuz d,edim,
hindistanda gari,gurup doğan özürlü bir varlığın etrafına toplanırlar
tanrı ilan ederler ya sizinki buna benziyor haralde bu sitenin destekleyicisi olabilir,sitede hesap askıya alındı,çokta umrumda o eserleri bile yeniden almadım kaynak bol bende zaten çok kıymetli eserleri kendime saklarım,sade hamları veririm çalınabilr kurgular
hehe ,yani.
selamla
Halen, rehberlik ve araştırma merkezleri yani özel eğitime gereksinim duyan bireylerin eğitsel tanılamalarının gerçekleştirildiği merkezlerde görev yapmakta bulunan özel eğitim öğretmenleri ile rehber öğretmen ki artık rehber öğretmen tanımı da kalktı, aralarında bir ders ücreti farkı bulunmaktadır. Aynı mesai saatlerine uyarak çalışan bu iki branşın öğretmenlerinden rehber öğretmenler haftalık 18, özel eğitim öğretmenleri ise 15 saat üzerinden almaktadırlar ücretlerini. Bu teknik bir konu ve lâfı uzattırır epeyce. Meramım şudur ki, özel eğitim alanı ile ilgili en temen algıların dahi değişmesi gerekmekte. Yazı, pek çok yönüyle konuya değinmişti. İşte bu platformda görmek okumak istediğim yazın yaklaşımı dedirtecek düzeyde de anlaşılır, açıktı. Tebrikle.
Özel bir konuya değinmişsiniz, Elif Hanım. Yazdıklarınıza yürekten hak verdim, zaten hak vermemek elde değil. Aslında çok iyi düzenlemeler var ve her geçen gün de özel vatandaşlarımıza verilen maddi- manevi destek artmakta. Bu, hem onlar, hem de aileleri için iyi bir gelişme. Tabii ki, gönlümüz daha da iyisini istiyor.
Sizin de belirttiğiniz üzere, bu alanda yetişmiş elemanla diğerleri elbette bir tutulamaz, ama...
Bu duyarlı yazı için tebrik ve teşekkür ediyor, her şeyin daha güzel olmasını temenni ediyorum.
Selâm ile.
gönülden tebrik ediyorum. eğitimi katlediyorlar. sadece engelliler değil hiçbir öğrenci gerçek anlamda önemsenmiyor. en alakasız bölümden kişileri başka alakasız bölüme atamasını yapıp eğitimde kalite isteniyor. birkaç sene sonra da branş değişikliği gibi şeyler çıkartıyorlar.