- 1155 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
SEÇMELİ Mİ SEÇMEMELİ Mİ? -1-
19. Milli Eğitim Şurasında aslında olan şu:
"Osmanlı Türkçesi" dersinin zorunlu bir ders olarak bütün liselerin öğretim programlarında yer alması önerisi görüşülürken, "Osmanlı Türkçesi" dersinin, bütün liseler yerine Anadolu imam hatip liselerinde zorunlu ders olması yönünde önerge verildi. Yapılan oylama sonucu değişiklik önergesi görüşmeye açıldı.
Söz alan bir üye, "Osmanlıca’nın saraylarda konuşulan dil" olması nedeniyle zorunlu bir ders olmaması gerektiği yönünde görüş bildirdi. Komisyonda önergeyi veren üye ise Osmanlıca’nın tüm liselerde zorunlu ders olmasının, gençlerin yüksek yararına bir adım olacağını ifade etti. Müzakerelerin ardından, "Osmanlı Türkçesi dersinin, bütün liseler yerine Anadolu imam hatip liselerinde zorunlu ders olması" şeklinde değiştirilen öneri kabul edildi.
Yani özetle şûrada her ne kadar bir ya da birden fazla üye Osmanlıca Dersinin tüm liselerde zorunlu ders olarak okutulması yönünde fikir beyan edip bu fikirlerini savunmuş iseler de sonuçta sadece Anadolu İmam Hatip Liselerinde zorunlu ders olarak okutulmasına karar verilmiştir. ( Osmanlıca Dersinin tüm liselerde seçmeli dersler arasında olduğunu da aslında belirtmekte yarar var)
Daha da özetleyelim:
Çocuklarımız, bazılarının korktuğu gibi ‘’Sabah-ı şerifleriniz hayırlara vesile olsun muhterem muaallimim’’ diye selamlamayacaklar öğretmenlerini. Yine aynı şekilde bazılarının sevinç gözyaşları dökmelerine de sebep yok ‘’Maşallah süphanallah evlatlarımız artık dedelerinin mezar taşını okuyabilecekler’’ diye.
Devlet eğer isterse bu Osmanlıca dersini tüm liselerde zorunlu ders yapmadan da zorunlu hale getirebilir. Bunun için öyle şuraya, şıraya ihtiyacı yok. Bu meseleyi öyle herkesin diline düşürmeden, davulla zurnayla gazete ve televizyonlara aksettirmeden de tere yağından kıl çeker gibi halleder.
Evet..Osmanlıca ya da bir başka ders nasıl seçmeli ama zorunlu ders olur buyurun onu anlatayım size ki sizler de kafanızı karıştıran bu şura olayının aslında turistik ilimiz Antalya’da güzel bir tatilden ibaret olduğunu anlayın.
Tatil dedim de…Bir anı canlandı.
1990 yılında Antalya’da bir Hizmet içi eğitim kursuna katıldık. Kurs on beş günlüktü ve her gün sabah 9 da başlayıp akşam 17.00 de bitmesi gerekiyordu. Peki öyle mi oldu? Güldürmeyin beni? İlk üç gün sabah 9 da başlayıp 12.00 de bitti, sonraki günler hiç başlamadı. 15 gün boyunca Antalya, Manavgat,Side, Alanya’da kızgın kumlardan serin sulara atladık durduk…İşte 19. Milli Eğtim Şurası da aslında böyle bir şey. Daha öncekiler de böyle şeylerdi zaten. Neyse…Ana konuya dönelim.
Bir ders nasıl seçmeli ama zorunlu olur? Bunu anlayabilmek için Liselerde okutulan seçmeli ve zorunlu derslere, bunların ders saatlerine bakalım. (Parantez içi rakamlar haftalık ders saatlerini gösteriyor.)
Bir Anadolu Lisesinin 9. Sınıfında Okutulan Zorunlu Dersler: Türk Edebiyatı(3), Dil Anlatım(2), Tarih(2), Coğrafya(2), Matematik(6), Fizik(2), Kimya(2), Biyoloji(3), Görsel sanatlar =Müzik(2) ( Veya resim ), Beden Eğitimi(2), Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi(1),Sağlık Bilgisi(1), Birinci Yabancı Dil(6), İkinci Yabancı Dil(2)
Toplam 35 saat zorunlu ders var 9. Sınıfta. Ancak Anadolu Liselerinin tüm sınıflarında haftalık ders saati sayısı 40 tır. Yani 9. Sınıflar için 5 saat seçmeli derse ihtiyacımız var. Yine Tüm okullarda 1 saat rehberlik ve Psikolojik danışma saati olduğundan demek ki 9. Sınıflarda 4 saatlik seçmeli ders koymamız lazım programa.
Peki 9. Sınıfların seçebilecekleri seçmeli dersler nelerdir? ( Anadolu Liselerine göre konuşuyoruz ki öteki liselerde de üç aşağı beş yukarı benzerdir seçmeli dersler. )
Evet…9. Sınıfların seçebilecekleri seçmeli dersler şunlar:
Diksiyon ve hitabet (1 saat ), Osmanlı Türkçesi (2), Astronomi ve uzay bilimleri ( 1 veya 2 saat ) , Bilgi Kuramı ( 1 veya 2 saat), Demokrasi ve İnsan Hakları (1), İşletme (2), Ekonomi (1),Girişimcilik (1), Yönetim Bilimi (2), Uluslararası İlişkiler (2), Kur’an-ı Kerim (2), Hz. Muhammed’in Hayatı (2),Temel Dini bilgiler ( 1 veya 2 ), Alman Edebiyatı ( 1 veya 2 saat), Fransız Edebiyatı ( 1 veya 2 Saat ), İngiliz Edebiyatı ( 1 veya 2 Saat), Seçmeli Beden Eğitimi (2), Sosyal Etkinlik ( 1 Veya 2 ), Seçmeli Görsel Sanatlar (2),Seçmeli Müzik (2), Sanat Tarihi (2), Drama (1), Bilgi ve İletişim Teknolojisi (1), Proje Hazırlama( 1)
Yani toplam 4 saatlik seçmeli ders için önünüzde yirmi dört adet seçenek var. Seç beğen al…
Peki seçip beğenip alabiliyor musunuz? Alamazsınız efendim.
Farz edelim çocuğunuzla oturdunuz kafa kafaya verdiniz, Astronomi ve uzay bilimleri dersi ile Fransız Edebiyatını seçtiniz, dilekçenizi de o yönde verdiniz okul idaresine. Çocuğunuzun bu dersleri okumasını istiyorsunuz. İyi de okulda bu dersi verecek öğretmen yok. Geldik zurnanın zort dediği yere.
Bu durumda Okul müdürü olarak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne müracaat ederek ‘’ Bana acil bir Fransızca, bir de Astronomi öğretmeni gönderin ‘’ Diyeceksiniz de, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü o yazınızı bir ay sonra görüp ‘’ Sayın müdürüm bizde yok, olsa dükkan senin’’ Diye cevap verecek de,Siz ‘’ Bana ne yaa..bak ağlarım sonra… N’ooolur ölümü öp bana bu hocalardan yolla, bul buluştur ‘’ Diyeceksiniz de, İlçe Milli Eğitim Müdürü ‘’ Sayın müdürüm sen bul atamasını bize bırak hallederiz’’ diyecek de, Siz içinizden her türlü küfrü ettikten sonra ilçedeki tüm okulların müdürlerine telefon ederek ‘’Allah rızası için bana bir Fransızca, Bir de Astronomi öğretmeni… Sende fazlalık varsa bana yolla’’ Diyeceksiniz de, Telefon ettiğiniz müdür dostlardan biri ‘’ Aaa yahu dur, bak hatırıma geldi. Çatalca’da Matmazel Brigitte Hanım ile İrfan Bey var Sen Çatalca’yı bir ara’’ diyecek de, Siz Ümraniye’den Çatalcayı arayıp oranın Okul müdürüne yalvaracaksınız da. Çatalca’daki okul müdürü ‘’ Ağlama lan tamam zaten İrfan Beyle Brigitte hanıma benim de gıcığım var, Ümraniye’ye bi git gel yapsınlar da görsünler ebelerinin hörekesini’’ diyecek de, sonra bu iki biçarenin arkasından kuyu kazıp Çatalca İlçe Milli Eğitim Müdürüne yalvar yakar ederek o öğretmenlerin sizin okula gönderilmeleri için onay isteyeceksiniz de, Çatalca İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ‘’ Hadi lan yapayım sana bir kıyak ‘’ Diyerekten onay verecek de, ama bu onayı İl Milli Eğitim Müdürlüğü de onaylayacak da, İl Milli Eğitim onayladıktan sonra bir de Bakanlık onayı alınacak da…
Başınız mı döndü? Daha durun yahu bitmedi ki.
Siz İstanbul Anadolu Yakasındasınız. Bulunan öğretmenler Avrupa Yakasından… Çatalca’dan))))))))))…Öğretmenlere göre program düzenleyeceksiniz ki muhteremler vaktinde gelip gitsinler okulunuza..
Tabi o garibanlar onca yoldan sizin okulunuza gelmekten muzdarip ‘’ Anasını danasını böyle öğretmenliğin ‘’ sızlanmaları içinde on günde bir, bir aylık rapor alıyorlar…
Gördüğünüz gibi uzun hikaye… ( Başıma geldiği için çok iyi biliyorum. Çatalca Milli Eğtim Müdürlüğü ile böyle bir muhabbet olmadı ama yine Avrupa yakasında bir başka ilçe ile aynen yaşadık benzeri bir muhabbeti. )
İşin kolayı varken ne diye bu kadar uğraşacaksınız ki?
İşin kolayı ne peki?
Anlatayım:
-Abdul Halim Bey…Sen Din Kültürü derslerine girip ancak haftada 15 saati dolduruyorsun ( Maaş karşılığı ders saati sayısı) Sana seçmeli Din Kültürü dersi versem? Haa Osmanlıca da bilirsin sen. İki saat de Osmanlıca versem ne dersin?
-Ne diycem sayın müdürüm Allah derim. Ek dersim olur hiç olmazsa. Allah razı olsun da…Öğrenci velisi? Onlara ne diyeceğiz?
-Kolay Abdulhalim Bey…’’ Vallahi de billahi de elimizde yok Fransızca ve Astronomi öğretmeni, olsa ne demek, köpeğiniz olsun ama yok işte gözü kör olsun, o bakımdan kusura bakmayın size bir adet seçmeli Din Kültürü ile bir adet de Osmanlıca verebiliyoruz ancak’’ deriz hallederiz mevzuyu.
-İyi de Müdürüm ya veli caz yapar da başka seçmeli derslerden istiyorum derse?
-Amaaan be Abdulhalim dert ettiğin şeye bak. Alev hanıma dayarız iki saat müzik, Ragıp Beye de iki saat seçmeli beden eğitimi dayadık mı olur biter.
-Eeee ben?
-Böyle bir durumda sen mi? Taksimden aşşağı Kasım Paşa Abdulhalim’ciğim. Şansına küs. Dua et de veli caz yapmasın. Ben yeter ki seçmeli ders saatlerimi doldurayım. Gerisi fasa fiso. Ama bu arada belirteyim senin için elimden geleni yapacağım.
-Teşekkür ederim müdürüm.
-Çay?
-Allah razı olsun müdürüm. Tek şekerli olsun.
Anladık sanırım bir seçmeli dersin nasıl zorunlu ders olduğunu. O bakımdan diyorum ki öyle şura kararına, bunu dillendirip en okumuşundan en cahil cühela vatandaşına varıncaya kadar herkesin ağzına sakız yapmaya, günlerce tartışmaya, televizyonlarda bir spiker tarafından alay konusu yapılmasına hiiiiç ihtiyacı yok bakanlığın. Her okula yolla bir Osmanlıca Öğretmeni, ister istemez Osmanlıcayı seçecek okul müdürü seçmeli ders olarak… Vel mi? O da seke seke okul idaresinin bu kararına uyacak. Başka şansı yok.
Şimdi denilebilir ki bütün kıyamet bu dört saatlik seçmeli dersi doldurma yüzünden mi? Değil efendim. Seçmeli ders saati sayısı 9. Sınıflarda dört saattir ama diğer sınıflarda böyle değil. Mesela 10. Sınıfta seçmeli ders saati 8 dir ( Rehberliği çıkarsak 7 ),
Dananın kuyruğu 11. Sınıfta kopmaya başlar çünkü bu sınıfta seçmeli ders saati sayısı 21 e yükselir.( 1 Saat Rehberlik dahil ) Artık Fizik, Kimya, Biyoloji, Matematik, Sağlık Bilgisi, Tarih, Coğrafya dersleri zorunlu ders değildir bu sınıftan itibaren. Yani okul müdürü olarak seçmeli dersler içinden 20 saat seçmeli ders seçmek zorundasınız.. İster matematiği seçersiniz ister Osmanlıcayı, İster Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi dersini seçersiniz ister Müziği. Ya da daha doğrusu hepsini…20 Saat seçmeli dersi nasıl dolduracaksınız başka?
12. sınıfa ise ne dana kalır ne kuyruğu çünkü seçmeli ders saati bu sınıfta Rehberlik dahil 24 saate çıkar. Neyle dolduracaksınız bu 24 saati? Elbetteki okulunuzdaki öğretmenlerinizle… Hangisinin dersi azsa onun dersinin seçmelisini seçeceksiniz.
Şöyle bir örnek vereyim: Okulunuz 10 derslikli bir okul olsun Bunun dört dersliği 9. Sınıflar, 2 dersliği 10, 2 dersliği 11, İki dersliği de 12. Sınıf olsun. Okulunuzda Bir matematik öğretmeni var 4x6=24 saat 9. Sınıflara derse giriyor onuncu sınıflarda ancak bir sınıfa girebilir 6 saate…Ne oldu? Toplamda 30 saat. Yani maaş karşılığını da ücretli saati de doldurdu. Bu vatandaşa artık rehberlik de ( Sınıf öğretmenliği ) veremezsiniz ve 10 sınıflar için bir başka kurumdan 6 saat matematik dersiniz için bir başka matematik öğretmeni alırsınız. Hal böyle olunca artık o okulda 11. Ve 12. Sınıf öğrencileri için Seçmeli Matematik diye bir ders söz konusu olamaz. Dersaneler kapalı, çocuğunuz okulun öğretmeninden de faydalanamıyor çünkü adam/ ya da kadın full dolu. Artık yavrucağınız 9. Ve 10 sınıfta ne kadar matematikle doldurmuşsa kendini onunla yetinecek . Ya geleceğin uçak mühendisi olma hayallerinden vazgeçecek ya da velisi parayı bastırıp özel öğretmen tutacak. Başka çaresi yok.
Aynı okulda Tarih ve Din Kültürü öğretmeninin durumuna bakalım bir de.
Tarih Öğretmeni 4x2=8 saat, 9. Sınıflarda, 2x2= 4 saat 10. Sınıflarda ve 4 saat de 11.Sınıf İnkılap tarihi olmak üzere toplam 16 saat derse giriyor. Yani maaş karşılığı olan ders saatini ancak dolduruyor. İşte ona dayarsınız Seçmeli Tarihi, Osmanlı Tarihini, Genel Türk Tarihini, Çağdaş Türk ve Dünya Tarihini, İslam Tarihini ve Osmanlıcayı…( Hangisi denk gelirse artık ) Sonra din Kültürü öğretmeninize bakarsınız. Onun kaç saat dersi var? Her sınıfta mecburi ve 1 saat olduğuna göre Din kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi öğretmeni olan vatandaş da 10x1= 10 saat derse giriyor demektir. Yani ona da 20 saat seçmeli ders dayayabilirsiniz. Neleri mesela? Diksiyon ve hitabet, Temel dini Bilgiler, Kur’an, Osmanlıca…
Fizik Öğretmenine? O garibim de sadece 10 saat derse girebiliyor. O halde ona da daya… Neyi? Bilgi Kuramı, Girişimcilik, Yönetim Bilimi,Bilgi ve İlteşim Teknolojisi, Proje Hazırlama, Uluslararası ilişkiler, hatta Astronomi bile…Kimya, Biyoloji, Coğrafya öğretmenlerinize de öyle…Bu derslerin seçmeli olanlarıyla birlikte diğer seçmeli derslerden ‘’ Merak etme müdürüm evelallah hallederiz’’ dediklerini…Tabii herşeyden önemlisi Talim ve Terbiye Kurulunun MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞINA BAĞLI EĞİTİM KURUMLARINA ÖĞRETMEN OLARAK ATANACAKLARIN ATAMALARINA ESAS OLAN ALANLAR İLE MEZUN OLDUKLARI YÜKSEK ÖĞRETİM PROGRAMLARI VE AYLIK KARŞILIĞI OKUTACAKLARI DERSLERE İLİŞKİN ÇİZELGE ye aykırı olmamak kaydıyla.
Umarım izah edebilmişimdir okullarımızdaki seçmeli derslerin nasıl zorunlu hale geldiğini.
Okulda hangi branştan öğretmen varsa ve o öğretmenin boş saati kalıyorsa seçmeli dersler ona göre seçilir. Velinin dilekçesiymiş, öğrencinin isteğiymiş, çevre şartlarıymış hava civa. Haftalık ders saati 30 olan ve düz lise statüsünde olan bir okulda 12. Sınıf haftalık ders programına seçmelisi zorunlusu dahil toplam 11 saat Türk Edebiyatı+Dil Anlatım dersi koyduğumuzu bilirim. Öğrenci bir haftada göreceği toplam 30 saatin dersin, haftada tam 11 saatinde aynı öğretmeni görüyor yani.
Yani neymiş efendim? Devlet babanın öyle şura kararı almasına filan ihtiyacı yok okullarda Osmanlıcayı mecburi ders yapmak için. Hatta bence Anadolu İmam-Hatip Liselerinde mecburi olacak kararı bile gereksiz bir karar.
Velhasılı kelam seçmeli mi seçmemeli mi derken aklıma Bülent Ortaçgil’in eski bir şarkısı geldi Ona takılalım şimdilik.
Olmalı mı olmamalı mı
Yoksa hiç değişmemeli mi
Ama ben değişmezsem, ben olamam ki
Görmeli mi görmemeli mi
Yoksa hiç bakınmamalı mı
Ama ben bakınmazsam, hiç göremem ki
Sevmeli mi sevmemeli mi
Yoksa hiç beğenmemeli mi
Ama ben beğenmezsem, hiç konuşmam ki
Bilmeli mi bilmemeli mi
Yoksa hiç öğrenmemeli mi
Ama ben öğrenmezsem, hiç olamam ki
SEÇMELİ Mİ SEÇMEMELİ Mİ?
BU KÖPRÜDEN GEÇMEMELİ Mİ
AMA BEN GEÇMEZSEM DİPLOMA ALAMAM Kİ…
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
RESİM: Bir vakfın geçmiş yıllara ait bastırdığı el ilanı…
NOT: Yarın yine aynı başlık altında Osmanlıca dersi vereceğim biraz. İsteyen katılabilir. Tamamen ücretsizdir.
YORUMLAR
Yıl 2004. Tarihi yarımadada bir grup Osmanlı tarihi üzerine çalışan yüksek lisans ve doktora öğrencisiyle dolaşıyoruz. Biz, Bizans tarihi çalışanlar, sayıca azınlıktayız: üç kişiye karşı on küsur Osmanlı öğrencisi. ''Bizans'ın kaderinde azınlıkta olmak'' var deyip, ses çıkarmıyoruz.
Bir mezar taşının önünde duruluyor. Başlıyorlar okumaya; daha doğrusu okuma çalışmasına. Aradan on beş dakika geçiyor, güruh kendi içinde çekişiyor: Şöyleydi, böyleydi. Az bilenleri iki senedir Osmanlıca çalışıyor. ''İkinci satıra geçtiniz ama daha ilkini tam çözmedik'' diyenler var. Biz Bizansçılar kahpece gülüyoruz.
Yıl 2005. Halep Ulusal Müzesindeyiz. Bu sefer herkes Bizans tarihçisi. Hellenistik dönemden bir mezar stelinin önünde duruyorum. ''Alexandra'' yazıyor, ''Annesiyle babasının bir tanesi. Elveda!''
Saygılarımla.
sami biberoğulları
O sene Doçentliğe terfi eden hocam tek konularını dağıtıyor öğrencilerine ki biri de benim o öğrencilerin. Parlak bir öğrenci olduğum için bana bir araştırma konusu verdi: ''!7. ve 18. Yüzyıllarda Akdeniz ve Ege sahillerinde yapılan Kaçakçılık '' Araştıma yerim Başbakanlık arşivi marş marş.
Abartısız en az iki bin civarında sayfa okudum ( Genellikle mühimme defterleri ) Okudum dediğime bakmayın okumaya çalıştım daha doğrusu. Bazı belgeler buldum ama okuyamadığım kelimeler var. Hocama götürdüm o da okuyamadı. okuyamadığımız yerleri ..... bıraktık ve tez öylece kabul edildi..
Doçent bile okuyamamışsa varın siz anlayın artık.
Kahpe Bizansın yazısı öyle mi? En el yazması bile matbaadan çıkmış gibi ))))))))))))))
Selam ve sevgilerimlle
ÖNEMLİ BİR KONU ÜZERİNDA YOĞUNLAŞMIŞSINIZ.DİLİMİZİN GÜZEL ŞEKİLDE ÖĞRENİLDİĞİ KANAATİNDE DEĞİLİM.İNŞALLAH BU KONUDA BAŞARILI OLURLAR.
sami biberoğulları
1. si zorunluluk meselesi elbette. Zorunlu olmadığı müddetçe ben gibi Osmanlıca eğitimi görmüş birinin Osmanlıca'ya karşı olması elbette düşünülemez bile 2. si Bu eğitimin -hakkını vererek- yerine getirebileceğine inanmıyorum. Okullardaki zorunlu yabancı dil dersleri gibi olacak diye endişe ediyorum.
Dediğiniz gibi inşallah başarılı olunur.
Selam ve sevgilerimle.
Osmanlı Türkçesi konusunda ben de bir katkıda bulunmak isterim.Osmanlı dönemi Türkçesini bilmek ve anlamak için hem Arapça hem Farsça hem Türkçe dil bilgisinİ bilmeye ihtiyaç vardır.Osmanlıca Türkçenin Arapça ve Farsça sözcüklerin Türkçede çok yoğun olduğu bir dönemdir.Sadece sözcük bilmek de yeterli değildir.Söz konusu iki dilin de dil kurallarının öğrenilmesi gerekir ki bir belgeyi okuyup anlayabilesiniz.
''Ey pay-bend-i damgeh-i kayd ü nam ü neng
Ta key heva-yi meşgale-i dehr-i bi-direng''
BAKİ'den..
Türkçenin doğru kullanımını örnekleyecek ne yazılı ne de görsel medyada bir cümle bulmak olanağı bile kalmamışken....
n.kaygısız tarafından 12/9/2014 9:11:50 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Yazımın 2. Bölümünde konu ile ilgili oldukça fazla örneklerim olacak zaten.
Dediğiniz gibi Osmanlıca sadece okunacak bir dil değildir. Okuduğunu anlamak da lazım ki yukarıda verdiğiniz örneği anlayabilmek için ayrıca arapça ve farsça da bilmek gerekir ve dediğiniz gibi arapça ve farsça bilmek de tek başına yeterli değildir.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Hocam, siz öğretmenlerin nasıl sağlanmaya çalışıldığını açıklarken eğitimimizin niteliğini ve çıkmazını bir güzel ortaya koymuşsunuz zaten...
Demek ki, bu meselenin özü de 'öğretmenliğin saygınlığı'...
Selam ve saygılarımla...
sami biberoğulları
Bu yazıda aynı zamanda okul idarecilerinin ne gibi sorunlarla uğraşmak, bir okulu çekip çevirmek için nasıl bir didinme içinde olduklarını da anlatmaya çalıştım.
Selam ve sevgilerimle.
Bizim zamanınızda kimyacı mı yok bir mühendis derse girer hallolurdu sen canını sıkma.
tebrik ederim hocam saygılarımla.
sami biberoğulları
Az buçuk, yarım yamalak fülüğt çalabildiğim için müzik dersine girdiğimi mi anlatayım yoksa bu sakat ayakla beden eğitimi dersine girdiğimi mi. Ya da İngilizce dersine giren İlkokul öğretmeni arkadaşımın İngilizcedeki Why = Niçin sözcüğünü öğrencilere vıy olarak öğrettiğini mi )))))))))
Selam ve sevgilerimle.
Tebessüm.
Buradan ne anlıyoruz?
Başka bir sebebi var demek bu tantananın.
Nedir?
Bilmem valla.
Gündem değiştirmek mi?
Başkalarının kuyruğuna basmaktan zevk almak mı?
Her şey bir yana,
Osmanlıcayı öğrenmek güzel aslında.
Ama,
ne kadar faydası olacak, orası şüpheli.
Kaçımız gidip kütüphanedeki Osmanlıca yazılmış kitapları okuyacağız?
Bu günkü dille yazılanları okuma zahmetine katlanmadığımız halde...
sami biberoğulları
Çok güzel sorular sormuşsun
II. Bölümde ben de aynı noktalara temas edeceğim inşallah.
Selam ve sevgilerimle.
abi senın başka işin yokmu.........işin şakası.....dedelerinin mezar taşalrını okuyamayan bir nesil...acaba diyoprum osmanlı mecburi ders olursa bunaların geçmiştekı 3 alilerin şapka giymedi diye insanalrı idam edildikleri.ve nice geçmişte yapılan yanlışlılar orataya çıkacak diyemı ürküyorlar....ve türkçe zaten türk dili değil latın alfabesidir....bu neslin kendi ana dilini öğrenmesi gerekıt tarihini bilmek için...........emeğine yüreğine sağlık
sami biberoğulları
O bahsettiğin konuların hepsinin günümüz Türkçesi ile yazılmış metinleri var. Var olmasına var da okuyan, araştıran yok.
Neyse..Gelecek bölümde zaten meseleyi daha derinlemesine masaya yatıracağım. Okursan sevinirim.
Selam ve sevgilerimle.
konu çok derin ve çok düşünülmesi gereken konu osmanlıca dersi sadece imam hatip liseleri ama normal liseler farkındaysanız imam hatip lisesi olarak değiştiriliyor kaldı ki kendi öz türkçemizi tam olarak öğrenemeyen ne çok insanımız var önce türkçemiz diyorum ben önce TÜRKÇE her zaman aydınlatıcı değerli bilgiler verdiğin için çok teşekkürler moral hocam sevgiler saygılar
GÜLDESTE tarafından 12/9/2014 12:21:59 AM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
İkinci bölümü de okumanı şiddetle tavsiye ederim. Çünkü orada bu işin neden olmazını ve nasıl olması gerektiğini anlattım. İlginç bulabilirsin.
Selam ve sevgilerimle.
GÜLDESTE
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.