Şehrin sabahları ve Rüzgar esmeri çingeneler
Sabahları yüzü gülmez insanların, hepsi bana benziyor ya da bende onlardan biriyim…
Hepsinde kendi yüzümü görüyorum, uykudan kalan şişme gözler, asık suratlar, bakmaya korktuğun sert bakışlar, herkes mutsuz, herkeste bir telaş, neyi kovalıyoruz nereye yetişmeye çalışıyoruz tuhafıma gidiyor…
Böyle sabahlarda en çok sevdiğim çingeneler, onlar hepimizden farklı, mesela onların bindiği minibüse kimse binmez, çünkü çok sesli konuşurlar, kokuları vardır kendilerine özgün, bebekleri vardır kucaklarında ayakları çıplak, çekinmeden çıkarır memesini emzirir çocuğunu…
Güzel yüzleri var. Bir tabloyu seyreder gibi yüz hatlarından dolaşıyorum…
Seviyorum onlarla sabah yolculuklarını…Kederin, mutsuzluğun, açlığın, günlük koşuşturmanın izi yok onların sesinde…
Hayat onlar için çöplük…
Yağmur mu yağıyor, ıslanmaktan çekinmezler,
Rüzgardan korunmazlar, esmerliği oradan gelir onların, rüzgar esmeri çingeneler…
Elleri ojeli, yüzleri boyalı değil...
Baş döndürücü parfüm kokuları yayılmıyor onlardan…
Onca olumsuz yaşam şartlarına rağmen gülmek yakışıyor onlara, onlarla bakıp gülümsemeyi seviyorum…
Bazen, insan bulunduğu yeri sevmeli onlar gibi…
Yüzleri esmer çingeneler gibi duyarsız olmalı…
Kentin yoğunluğuna atılan ilk adımla güneşi kucaklamalı, her doğan gün yeni bir gündür…
…
GüNe_Eş