- 629 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
HERKESE HELÂL MÜSLÜMANA HARAM
Osmanlı Devleti yeni kurulmuş emekleme çağında, yeşil Bursa ise çiçeği burnunda başkent.
Malûmunuzdur, Türkler de su hayratı başlı başına hasane-i cariye olup hayır yapan kişinin ölümünden sonra bile amel defterine sevap yazılmasına bir vesile kabul edilir.
Hayır ve hasanetin kıymetini bilen bir Bursa sakini kendince kentin önemli bir mekanına bir çeşme yaptırarak bir de güzel yazı yazdırır. Yazıda şöyle yazmaktadır: “ Herkese helâl müslümana haram”
Bursa, dalgalanmış durulmuş bir başkenttir. Yıldırım Beyazıt’ın Timur’a esaretinin arkasından başlayan Fetret Devri denilen On yıllık kargaşa dönemi yeni bitirilmiş.
Bu ibare, bu ifade görenleri şaşkına çevirir. Bu nasıl adabsızlık, bu nasıl edebsizlik, bu nasıl fitne ki müslümanı gayrı müslüm karşısında aşağılar.
Yemezler içmezler bu durumu padişaha ve kadıya gammazlarlar. Hayır sahabi kişi yaka paça huzura getirilir.
İthamın estirdiği rüzgâr ile adam töhmet altına alındığı için mahalle baskısı denilen sosyolojik olay idam ipini adamın boynuna geçirmiştir. Yargısız infaz an meselesi, adam savunma için söz ister biraz da zaman... Son istek olarak isteği yerine getirilir.
Biri Yahudi, biri Hristiyan bir diğeri de Müslüman olmak üzere üç dinin din görevlilerini bir haftalık ara ile tutuklanmasını gerçekleştirilecek halkın tepkisi ölçülerek bir sonuca varılacaktır. İslami anlayışa göre dünya bir imtihan alanıdır. Hayat ise başından sonuna bir imtihandır.
Birinci hafta, bir havradan apar topar bir haham karga tulumba tutuklanır. Bursadaki bütün yahudi ahali ayağa kalkar. İtiraz eder, haksızlığın giderilmesi için her türlü tepkiyi ortaya koyarak hahamı özgürlüğüne kavuşturur.
İkinci hafta bir kiliseden papaz tutuklanır hristiyanlar da aynı şekilde tepki ortaya koyarak papaza sahip çıkar.
Sıra Müslüman ahalinin imtihanına gelir. Bursa Ulu Cami imamı bir sabah, sabah namazını kıldırır kıldırmaz atar topar tutuklanır. Cami içinde bir uğultu kopar, imamı alıp götürür muhazıflar cemaatin gözü önünde. Hiç kimse tepki vermez. Öğle namazı için toplananlar, ha bire kendi aralarında söylenip dururlar:
-Ne suç işledi acaba, son günler de bir garip davranıyordu zaten. Şeriatın kestiği parmak acımaz. Durun bakalım altından ne çıkacak. Bir de yıllardır arkasında namaza durduk. Kıldığımız namazlar ya boşa gittiyse, geçmiş namazlarımıza kaza gerekir mi ki…
Yetkililer, görevliler kendi kanaatlerini de ekleyerek durumu padişaha arz ederler. Hayır sahibi de durumu padişaha arz etmek için huzura alınır.
Hayır sahibi:
-Ulu Hünkarım, üç ahalinin durumunu gördük. Siz bir çeşme yaptırsanız çeşmenin mimarı böyle bir yazı yazdırsa garip karşılar mısınız? Sizce bu islâm ahalisine su helâl midir der.
Padişah:
Siz kutlarım, beni üzüntüye gark eden hadiseler yaşandı. Ben müslüman tebaam adına kahroldum. Liderine, imamına sahip çıkmadığı için böyle bir ahaliye, bırakın suyu, hava bile haramdır diyerek hayır sahibi adama ceza yerine ödül bile verir.