YAKAMOZ ŞAŞKINLIĞI
Oğuz TÜMBAŞ
Soluk alıp vermek, zamanı değerlendirmek, dostluklar
arkadaşlıklar kurmak, sevgiyi paylaşmak, küçücük şeylerle mutlu olmasını bilmek, insan olmanın ve insanca davranmanın bilincine varmak, ne güzel. Yaşamın varsıl kaynaklarını tutkuyla, erinçle, gönençle tüketmek ne anlamlı...
Gün içinde yaşıyoruz; an’ların içinden geçiyoruz. Dün geçiyor, yarın belirsiz; ama umut denen o büyülü sözcük, kavram giriyor aramıza, bizi aşkınlaştırıyor.
Neler yaşıyoruz günlerde? Gün bizi alıyor içine, uğraştırıyor, kıvrandıryor, yoruyor.Kaygı, hüzün, keder, acı, sevinç, heyecan, coşku, kuşku… Tinsel tüm devinimler içindeyiz. Güneşin doğuşundan, gölgeden, rüzgârdan, esintiden, gün batımından, akşam karanlığından, gece oluşumlarından geçerek... Kuşkusuz tüm olumlu olumsuz, günün her kesitinden tat almak, günü yaşamak gerek. Yıldızlar, bulutlar, yağmurlar, karlar; güneşin, ayın, yıldızların halleriyle...Sonra yakamozları düşünün bir de...Gecenin o siyah örtüsünün arasından tostoparlak bir ay suya, denize şavkıyla görkemini yansıttığında ortaya çıkan görsel şöleni...Şiirin, şarkının, öykünün,duygu dünyasının görsel şenliği…
Nice oldu, zaman çok geçti; ama güncelliğini koruyor benim için. Şaşırtıcı… Gazetelerde bir haber: Dünyanın en güzel sözcüğü Türkçe “yakamoz” sözcüğü olmuş. Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen, 60 ülkeden yaklaşık 2 bin 500 sözcüğün göz önünde tutulduğu yarışmada, Türkçe ’Yakamoz’ sözcüğü, 3 kişilik seçici kurul tarafından dünyanın en güzel sözcüğü olarak belirlenmiş. Yarışmada ikinciliği, horlamak anlamına gelen Çince ’Hu lu’ sözcüğü kazanırken, üçüncülüğü de Afrika’daki Luganda dilinde ’düzensiz’ anlamına gelen ’Volongoto’ sözcüğü elde etmiş.
Buraya kadar her şey güzel de, bundan sonrası biraz şaşırtıyor insanı. Belki öyle şartlandığım için, öyle öğretildiği, yazıldığı için, biraz da tembellik, bilgi yoksunluğu içinde yakamozu eksik öğrenmişim! Yakamozu gökyüzünün pırıl pırıl olduğu zamanlarda koca ay ışıklarının suya, denize vuran yansıması olarak bilirdim. Meğer öyle değilmiş. Ya neymiş peki? Ansiklopedik bilgilerden alıntılayalım:
Türkçe okunuşu Biyoluminesans. Bugüne dek biz yanlış biliyormuşuz! "Yakamoz" ay ışığının suya, denize vuran yansıması değilmiş! Ya neymiş peki? Yakamoz bir canlıymış dostlar… Hem de Lâtince ismi Noctiluca Milliaris olan bu canlı, bir biçimde ateş böceğinin denizde yaşayan versiyonuymuş… Luminisens maddesini vücudunda barındıran bu canlıya dokunulduğunda bir ışık saçarmış… Bu canlı da milimetrik boyutlarda bir planktonmuş… Bunlardan milyonlarcası bir araya geldiğinde geceleri bir kayık suları şıpırdatarak geçerken ya da bir balık sürüsü denizi çırparken, bu canlılara çarparak ışık çıkartmalarına neden olurlarmış…
Hadi bakalım, ayıkla pirincin taşını. Ben şaştım bu işe. Ne kadar cahilmişim meğer! İzmir’de, Datça’da, Karaburun’da, Balıklıova’da, Mordoğan’da, Çeşme’de, Gümüldür’de, Foça’da,ayvalaık’ta, Altınoluk’ta, Van’da…yani onca su kıyısında, deniz kenarında ayın on dördünde gördüğüm; kördüğüm olduğum, coşkuyla kaleme sarıldığım, imgelemler çoğalttığım o yakamozlu gecelerim kahroldu gitti!
Oysa yakamoz sözcüğü nice şairimizin de imgesel kazanımlarından değil miydi?
Dalgayı haber veren yakamoz
kimin gözüne çarpar kıyıda?
Çiçeğe durduğunu kim ayırt eder
tepeden tırnağa giyinmeden ağaç?
Kimin dikkatini çeker küçücük bir bulut
güneşi kapatmadan önce?
diyen şair Kemal Özer kızmaz mı bu işe? Yakamozlu şiirler yazan, yakamozlu gecelerde dizeler devşiren şairler bu büyünün bozulmasını isterler mi hiç.
Benim Bellek Pazarı adlı şiir kitabımın 23. sayfasında da yer alan “Datça’da Ay Düğünü” adlı şiirim n’olacak şimdi?
“ bildik bir mayıs’tı
akşamı lirik…ay kızı yosma yakamoz..
kıvrak danslarını sunuyordu
lâcivert atlasında denizin
bahar balkonda şarkı söylüyordu.”
Ay bu gece yarım; ama bir kaç gün içinde gökyüzünün sozsuz boşluğunda yusyuvarlak bir biçimde alacak yerini. Yakamozlar İzmir körfezinin karanlık sularında kıvrak danslarını sunacak. O zaman içim kıpır kıpır olacak gene. Umuduın, coşkunun, kıvancın harfleri dokunacak defterime! Belki yeni şiirlere açacağım
Ben gene bildiğimi okuyorum. Kapattım ansiklopedinin o bölümünü. Döndüm gene kendi yakamozuma.
Sizin yakamozlarınız n’oldu sahi? Düşlerinize sahip çıkın. Aldırmayın. Her yakamozlu gecede duygularınızı alazlayın. Yeni bir evren kurun. Yaşama yakamoz renkleri, dokusuyla bakın böyle gecelerde. Olanaklarınız, zamanınız varsa iki tek patlatın. Mutluluğun tünelinden geçerek… Korkmayın. Yakamozlar çarpsın size!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.