- 733 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MEDYA MARKET GEZİNTİSİ
Bakalım yarın nasıl olacak dedik ve noktayı koymuştuk. Dün sabahtan beri devam eden, sağanak olarak yağan yağmur hala devam ediyor. Takvim yapraklarının 09 Temmuz 2014 tarihini gösterdiği bu günde. İsviçre yerel saatine göre, saatler 10.05’şi gösteriyor. Hala evdeyiz. Birazdan çıkacağız ama bu günde sadece St. Gallen de olacağız. Bu günkü gideceğimiz yer, Medya Market olacak. Oğlum Âlinin istediği iki adet çizim program CD olan Matrix 6,0 - 7,0 – 7,5 ve Rhinokeros 5,0’ın fiyatı hakkında bilgi almak için gideceğiz.
Dayımın evinde sessizlik çöküp ortalık sakinleştiğinde insan kendini dinlemek için, gözlerini kapatıp düşünmeye başladığında, düşünceye yoğunlaşmak mümkün değil. Nedeni. Evdeki saatler. Size ilginç gelebilir. Bu evde salon, yatak odası ve mutfak dâhil değişik tiplerde tam tamına 34 adet saat mevcut, hepsi değişik markalarda, değişik tip ve ebatlarda. Ve hepside çalışır vaziyette. Düşünsenize, gündüzün pek bir şey fark etmiyor, gündüzleri insanın dikkatini dağıtacak birçok şeyle meşgul olduğu için. Ama geçe olduğunda rahatsızlıkların başladığı zaman dilimlerine doğru ilerlemeye başlıyoruz. Bunların varlığına alışmak biraz zor oldu. Salonda dijital olan üç adet saat var ki geceleri hak getire. Diğer tüm saatler ise, İsviçre geçmişinde yaşayan kuşakların yaşayan çocuklarının yaşayan mutlu çocuklarıydılar. Anlatılan hikâyelerdeki gibi, posta arabalarının atlarının, Alplere gidiş ve Alplerden geliş nal seslerini anımsatıyorlar. Geceleyin saat yirmi üçten sonra onların sesleriyle uykuya dalıyorum. Salon içerisindeki dijital saatler, öyle bir anda çalmaya başlıyorlar ki tam bir saat. Biri bitiyor diğeri başlıyor. O günü o şekilde geçirdim. Ertesi sabah dayıma dedim ki; dayı bu üç saat seni rahatsız etmiyor mu? Çok uzun ve sürekli ötüyorlar.
Dayım o ne biliyor musun? Dedi.
Nerden bileyim, tek bildiğim şey ben dün geçe çok ama çok rahatsız oldum.
Dayım gülerek bak ziya bu saatler bana neleri hatırlatıyorlar sana anlatayım. Birincisi benim ilaç saatimi hatırlatıyor. İkincisi ise, ben yalnız yaşayan biriyim. Aşırı derecede uykusuzluk problemi çekiyorum. Geçenin geç saatlerine kadar kitap, dergi ve gazeteleri okuyorum ve hayatımla ilgili bir şeyler yazıyorum. İşte bu saatler bana yeter artık kalk yatma zamanı geldi, balkon kapısını kapat, ocağı kontrol et, lambayı söndür ve kapını kilitle yat deyip hatırlatma yapıyorlar.
Tamam, doğrudur ama böyle uzun çalmaları insanın beynini kemiriyorlar.
Doğrudur ama ben kalkamıyorum. Ben alıştım onlara ben inat ettikçe, onlarda ısrarla kalk yat diye beni uyarıyorlar… Sende alışırsın demez mi?
Ama ben alışmasına alıştım. Nasıl mı? Çalmaya başladığında kalkıp her üçünü de kapatıyorum. Kapatma işlemi bittikten sonra kendi mi diğer saatlerin seslerine bırakarak, atların kamçılanarak, Alplerdeki köy ve kasabalara dörtnala giden posta arabalarını, kafamın içerisinde canlandırıp huzurlu bir şekilde hayal dünyası içerisinde uyuya kalıyorum. Gerçi bu gün onlar yok, bugün kaybolan nesillerin yaşayan çocukları, kaybolan nesillerin posta arabalarıyla gittikleri yerlere bugün onların yaşayan çocukları demiryolu ağlarıyla ve posta otobüsleriyle gidiyorlar. Dağların yükseklikleri enginliği onlar için hiçbir şekilde problem olmamış. Bazı yerlerde dağlar delinmiş, bazı yerlerde de trenler tırmandırılarak zirvelere taşınmış, burada yaşayan herkes, halinden memnun, herkes hür ve herkes özgür.
Şu anda saat 10.30 gösteriyor. Dayım hazır, Suzi hazır çıkma zamanı geldi. Evden çıkış doğruca medya market. Medya markete geldiğimizde öyle bir yere girdik ki kendimi elektronik cihazların içerisinde kaybettim ve boğuldum. Üç katlı bir bina içerisinde yok, ne ararsan var. Ben Almanca bilmediğim için istediğim program Cd’lerini bir kâğıda yazarak dayımın eline verdim. Dayım oradaki bir görevliyle görüştü. O görevli bizi ilgili kısma göndererek oradaki görevliyle görüşünüz dedi. CD kısmına geldiğimizde akla hayale gelmeyecek program Cd’leri karşımızda duruyordu. Görevliye isteklerimizi ilettik oda bize Cd’ler çıkararak, aradığınız Cd’ler bunlar dedi. Fiyatlarını sorduğumuzda Matrix 6,0 - 7,0 – 7,5 Cd’nin fiyatı 2500 İsviçre Frangı, Rhinokeros 5,0’ın ki ise 3500 Frank olduğunu öğrendik.(bizdeki fiyatları Matrix 3500 dolar, Rhinokeros ise 7500 dolar) Telefonuma sarılarak oğlum Âliyi aradım fiyatları kendisine ilettim. Hesapla bana bildir dedim. Ali bana döndüğünde inanamadım. Buradaki fiyatla Türkiye’deki fiyat arasında uçurum vardı. Buradaki fiyatı Türkiye dekinin yarı fiyatıydı. Ama şu bir gerçek param olmadığı için o Cd’leri alamadım. Sadece medya marketi gezmiş olduk. Medya marketten çıkıp otobüs durağına kadar bir yürüyüş yaptık, yağmur sağanak yağan hızını kaybetmişti ama hala yağmaya devam ediyordu. Durağa gelişimizle otobüsün durağa gelmesi aynı anda oldu hiç beklemeden otobüse binerek önce St Gallen otobüs duraklarının olduğu yer daha sonrada 5 numara ve ev. Öğle yemeği faslından sonra dayım ve Suzi gidip yattılar ev sakinleşti, bende biraz kitap okuduktan sonra ağırlaşan gözlerimi dinlendirmek için bende uzandım, kendimi salondaki saatlerin sesine ve dışarıdaki yağan yağmurun sesine bıraktım. Uyandığımda akşam olmuş hava kararmıştı. Şimdi TV de haber saati ve ondan sonrada müzik kanallarından biri açılacak. Yarın sabaha konum ne olur bilemiyorum. Ama büyük bir ihtimalle evde olacağız, çünkü yarın eve temizlikçi kadın gelecek.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.