- 695 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ALIŞMIŞ OLMALIYDIM...
Zamanın ve anın önemini çoktan yitirdiği bir devriâlem süregeldiğine kani olduğum. Başı bilinmedik bir noktadan yapılan nokta atışıyla zikretmiş adımı. Sıcak bir kucakta geçmiş ömrün tamamı. O kucaktan inmek istemediğimden belki de bu çocuk yanım. Bir türlü büyümeye vakıf olamamışken haricimde kim varsa büyütmüşüm gözümde…
Yeri geldi mi arkadaşımı yeri geldi mi adını sanını dahi bilmediğim onca yabancıyı benim esintimin bir sinek vızıltısı kadar münafık ve ötelenmiş olduğunu gerçeğini kanıksamış olmamla birlikte.
Tuhaf mıyım? Farklı isem muhteva ettiğim tek bilinmez midir ayrışmış olmak? Aslında mizaç mıdır ayrı bir kalıba sokan yoksa biçimlenmiş karakterim midir taviz vermekten hep imtina etmiş?
Problem çözmek kadar beyin fırtınası mıdır haiz olduğum belki okul dönemindeki o katı sistemin sadık bir neferiyim ruhu seksenlerde kalmış…
Zabıtlar çoktan tutulmuş olsa da her gün yeni kayıt yapmakla mükellef zihnim belli ki oldukça hoşnut halinden bir o kadar yadsımaz bir tavırla küçük bir çocuğun rahatlığıyla saklambaç oynarken üstelik kendi başıma.’’ Nereye saklanmış olabilir o çılgın çocuk’’ diye biteviye bir telaşla ve canhıraş bir o kadar beklenmedik azimle iç içe geçmiş matruşkaları ortaya çıkarmakla meşgulüm. Daha nice sorumluluk omuzlarıma yüklenen her ne kadar otoritesi altında olmasam da üs bildiklerimin. Ne de olsa senaristi de başrol oyuncusu da benim bu tek kişilik gösterinin. Dâhil de etmiyorum kimseleri ve bilsem sebebini değiştireceğim oyun taslağını baştan sona hem de. Ve yeni oyuncular ile devam edeceğim yola.
Aç ruhumun gözü dönmüş o meşakkatli ve hüzünlü yansımasını gördükçe mazoşist öğelerle donatıyorum masayı. Belli ki bir efsun bu. Bir kaşık özlem bir kaşık öfke ve depreşirken acılar henüz kabuk tutmamış olsa da kaşınıyor basit bir semptom olma ihtimalini çoktan elemiş olsam da.
Tüm belirteçler tek tek kayıtlı fihristimde. Hem de el yazımla. Teknolojinin nimetlerinden faydalanmanın verdiği o rahatlık bile batarken elimde kalem kâğıt karalayıp duruyorum. Ara ara olsa da atıfta bulunuyorum tüm günümü masa başında geçirdiğimi sananlara.
Öyle olsa bile bilmiyorum hesap verme zorunluluğum olup olmadığını. ‘’Alışmış olmalıydım bunca zaman hükmedilmişken’’ diye iç geçirmem bile bir çekince değil mi çoğunun nazarında. Kim ola ki çoğu dediğim ya da var mı bir mesuliyetim sürekli kayıt altında tutulma ihtimalini yadsımazken.
Yadsısam ne olur kabul etsem neye yarar? Üstelik yadsınmanın verdiği o kaygı ve burukluk dağlarken benliğimi kabul görmenin hazzına bir gün nail olabilecek miyim?
Sorular makineli tüfekten savrulan mermi hızında ve yetiştiremediğim, bulamadığım tüm o cevaplar bulma ihtimalinin çok uzak olduğu. Uzak olan ne çok şey ne çok insan var. Sıfatlar unvanların önünde geçmiş ve çoklu haneler isimlerin yerini almış ve sayısız kartvizit ne bir ruhu ne de bir gölgesi olan. Tek gölgesi olan benim belki de standartlara uymayan ve geliştirdiği o kaygı ile cebelleşen.
İşgal altındaki ruhum o kadar bezgin ki sıkılgan kimliğimle yine dertte başım yoksa yoksa…
Sahi neydi sonrası?
Kolaysa çöz şu karışık yap-bozu ki kayıp parçalarını bulmaya çalışırken elimdekileri de yitirdim hele hele…
Söylesem neye yarar ki keza muhatabı olan her kim ise iletişime geçtiğim hepten yok saymışken.
Ya ben, ya ben de bir gün yok sayabilecek miyim nazarında ne derece önem taşıma ihtimalinin bulunduğunu bilmediğim o varlıkların? Muadilim kim varsa ama ne özdeş ne de prototip sadece iki ayağı ve iki bacağı olan haricinde hiçbir benzerlik teşkil etmeyen. Belki de cansız bir eşya kadar yok değerim. Öyle ya, ne leb-i derya bir apartman katıyım ne de bankada bir kasam var içinde milyon dolarların saklandığı. Borsada işlem gören hisse senetlerine bile değer biçilemezken duyduklarım olsun ya da kulağıma çalınan hicap ediyorum maliklerinden bu düşüngeçlerin adı zihniyet ya da varlık dahi olmayan. Sözüm ona eşref-i mahlûkat ve sürekli ahkâm kesen kendilerine verdikleri payelerle.
Kendime vereceğim payeyi ifşa etmek ne derece doğru ya da kabul edilebilir ki her ne kadar bir o kadar emin olsam da. Bu sefer başka sıfatlarla yargılanma ihtimaline karşı almalıyım tedbirimi. Belki de bir koruma tutmalıyım ama sadece ruhu olan. Zira ruhum çok yorgun her ne kadar çoğu zaman bir çocuk neşesinde tuttursam da kıvamını hayatın. Dolu dolu iken kova kova boşaltıyorum zihnimi kelimeler eşlik ederken her bir kovaya ve yeniden dolduruyorum bir yandan beslenirken eşlik edenlerin nezdinde. İşte yeni bir parça buldum ve yerleştiriyorum yap-bozuma. İşte kocaman bir ‘’g’’ harfi. Olsa olsa gülümsemenin verdiği o rahatlık yerleşirken yüzüme sırtımı sıvazlıyorum:’’Aferin, kızım.’’
YORUMLAR
şiirlerin kadar düz yazılarınıda okumak çok güzel oluyor.aslına bakarsan nesirin bu kadar az okunmasına üzülüyorum .
kutluyorum canım su gibiydi...
Gülüm Çamlısoy
Ben de o kadar çok şeye üzülüyorum ki...
:(
Sevgimle...
Gülüm Çamlısoy
Var olsun yüreğiniz.
Selamlarımla...
Her can can içinde gizlenmiş çocuğa arar lakin bulmak çok zordur bunun içn gerçek ruhun rehberlerine ihtiyac var Aşk eczaenesinin ilaçları onun metoduyla düzenli kullanılmaldır ki çocuğun doğum en kısa zamanda gerçeklessin.Yoksa ağlaması dinmez feryadı dinmez.Nefsinin esiri olanlar bunun arayışında olmazlar .Ne güzeldir çocuğun o annesine eylediği nazlar.Dayanamaz yardıma koşar.İçimizde ki çocukta nazlanmalı ki ruhun atası ona hemen fazla bekletmeden ödülünü versin.Verirde ondan sonra nefsine git ruhuna aferinlerle her gün taltif eder.Selam ve saygılar
Gülüm Çamlısoy
Teşekkür ederim eşlik ettiğiniz için.
Saygılar, hürmetler...
SİZİ KİMİN NASIL DEĞERLENDİRDİĞİNDEN ÇOK, SİZİ RAB'BİNİZİN NASIL GÖRDÜĞÜNÜN ÖZETİDİR YAŞAM GAYESİ.HERHANGİ BİR İNSAN OLMAK,BİLİNMEMEK MEVKİ VE MAKAMLA ANILMAMAK,PARANIZ OLMASA DA SİZE DEĞER VEREN SEVDİKLERİNİZİN OLMASI DEĞİL MİDİR ASLINDA İNSANI İNSAN YAPAN GÜZEL ÖZELLİKLER.NE ÖNEMİ VAR ADIMIZIN,YAŞIMIZIN YA DA KİLOMUZUN KAÇ OLDUĞU.BUNLARI ASLINDA İNSAN MERAKTAN SORAR BAZEN.ASIL OLAN İNSANIN YÜREĞİDİR.YÜREĞİNİZDE HALA YARAMAZ BİR ÇOCUK VARSA VE MATRUŞKALARI ARIYORSA BİLİN Kİ ;OKUYUCU DA ONUN ARKASINA TAKILMIŞTIR SATIR ARALARINDA SİZİ TAKİPTEDİR. HEM HÜZÜN HEP KAYBETME ,KADERE KÜSME OLMAZ BAZEN DE HİÇ UMMADIĞINIZ BİR ANDA BİR DOSTUN HİÇ AMA HİÇ TANIMADIĞINIZ BİRİNİN YÜREĞİNDE YERİNİZİ ÇOKTAN ALMIŞSINIZDIR BİLE.KUTLUYORUM BU HÜZÜNLÜ VE GÜZEL KALEMİN SAHİBİNİ.SEVGİ,SAYGI VE DUA İLE KALIN EFENDİM.
Semiray Sezgin
Gülüm Çamlısoy
Yaşam gayemiz aslında o kadar yalın ve masum ki...
Mütemadiyen birbirimizin nazarında ne gibi bir anlam ifade ettiğimiz ve sorgulayan zihniyetler. Maneviyat taşıdığı anlam ve kudreti itibariyle bazen yanlış telaffuz da edilebilmekte. Çoğu zaman görünen, sahip olunan olumlu özellikler yerine başka arayışlara yönelmekte insan oğlu. Kime neyi ne derece izah edebilirsiniz ki...Zaten sevdiklerimiz, öğretilerimiz ve değerlerimiz olmasa ve hala güzelliklerin arayışında olmasak hayatın hiç bir anlamı kalmaz. Ve sizin de vurguladığınız gibi beklenmedik bir anda bir dostun ki tanımasak bile, yer buluyorsak demek ki karşılığını buluyoruz iyi niyetimizin ve koruyup kolladıklarımızın.
Çok teşekkür ederim bu engin yorum için.
Sevgiler, saygılar sevgili hocam...
Gülüm Çamlısoy
Çok teşekkür ederim sevgili Zeynep Hanım. Bir yanım/ız hep çocuk kalmalı en azından elimizden geleni yapmalıyız. Hayatın ve acımasızlığın yükü nasıl taşınır aksi takdirde. Farklı addedilmek olsa da sonucu o çocukla yola devam...
Sevgi ve selamlarımı gönderiyorum değerli şahsınıza. Yüreğiniz dert görmesin.