- 1601 Okunma
- 5 Yorum
- 1 Beğeni
ALLAH DİLEMEDİKÇE SİZ DİLEYEMEZSİNİZ.
On yaşında ya vardı ya yoktu yaşadıkları ilçeye geldiklerinde.Karadeniz’in doğusundan orta Karadeniz’de bir ilçeye taşınmışlar,küçük bir eve yerleşmişlerdi.Artık burada yaşayacağını biliyor,alışmaya çalışıyordu.Ancak zorlanıyordu.Çünkü mahallenin kadınları bir bahane ile yanlarına çağırıp onu konuşturuyorlar ,celeyrum,ideyrum diye konuştuğu için onunla dalga geçiyorlardı.Onu konuşturdukça kahkahayı basıyorlar ,konuşmasından çok zevk alıyorlardı.Çünkü onlar geliyem ,gidiyem diye konuşuyorlardı.O yöresel dil farklarını da bilmediğinden yapılan harekete çok içerliyordu.Oysa niye garipsediklerini anlamamıştı bile. Zira neyi var ki konuşmasının diye de düşünüyordu. O küçüklüğünden beri zaten böyle konuşuyordu ve kimse onunla alay etmemiş, kimse konuşmasına gülmemişti. Zaten annesini çok küçük yaşta kaybettiği için o teyzelerle aslında sohbet etmeyi ve onlar tarafından sevilmeyi de ne çok isterdi. Ama bunları onlara söyleyemezdi, hem söylese ona itibar ederler miydi ki?Onlar işin eğlencesindeydiler. Onun için kırıldığının farkına bile varmamışlardı. Hoş öyle olduğunu bilseler acaba yaparlar mıydı? Hiç sanmam diyerek bir omuz silkti kendi kendine ve yarın okul var diye düşündü..Bütün bunlar şimdi geçmişte kaldı artık dedi.O zamandan beri de içinde bir hırs kalmış ve çok güzel Türkçe konuşur olmuştu.Zira o günden sonra buna o kadar dikkat ediyordu ki!Üstelik şimdi artık sınıf öğretmeni olmuş ve Türkiye’nin doğusunda küçük bir köyde öğretmenliğe başlamıştı bile.Buradaki halkta Türkçeyi bilen çok az kişi vardı ama o bunları hiç mesele yapmadan yıllarca öğretmenlik yapmaya hazırdı.Çünkü ülkesi ve kendisi adına idealleri vardı.
Bu arada sevdiği kızla evlenmiş onu da bu küçük köye gelin getirmişti.Geceleri elektirik olmadığı için gaz lambasında kitap okuyup bir tek odalı lojmanda mutlu olmuşlardı ama bir sorunları vardı.Eşi devamlı hastalanıyordu,buranın havasına alışamamıştı.Neden olduğunu biliyordu aslında.Kaçırarak aldığı eşi zengin bir ailenin küçük kızı idi ve çok nazlı yetişmişti.Zor ve çok soğuk ortamlar ona göre değildi.Narindi naifti yapısı. Bu ortamın şartlarını kaldıramıyordu ve bu onu geceler boyu düşündürüyordu ve üzüyordu..Ya hep böyle mi olacaktı derken hamile de kalmıştı eşi.Ne çok sevindiler.Fakat çok geçmeden bir ateşli hastalık onu kaybetmesine sebep oldu.Çocukları da olacakken onu da kaybettiler.Oysa karısına söylememişti ama öyle çok oğlu olsun istiyordu ki!Acaba bu bir imtihan mıydı diye geçirdi aklından.Sonra hemen unutmak istedi.”Ne sınavı yalnızca ben miyim erkek çocuk isteyen “dedi kendi kendine”.Yine olur “dedi,” ne var ki daha uzun yıllar var önümüzde” diye düşündü.Hızla hazırlanıp derse yetişti.
Yıllar ne çabuk geçiyordu Rabbim.İki yıldır burada öğretmenlik yapıyordu ve eşi yine hamile idi.”İnşallah bu sefer “dedi içinden “Bu sefer istiyorum “.Artık eşine de dillerdirmişti bu isteğini.Eşi de;” hayırlısını iste ,yine bakarsın kızımız olur eli ayağı düzgün olsun da ,“demişti.Ona belli etmese de ne çok erkek çocuk istiyordu .Bu dayanılmaz bir duygu ,bir istek olmuştu onun için.Belki bir saplantıydı ama o bunu garip bulmuyordu açıkcası.
Bu sefer de eli boş döndüler hastaneden. Gece eşi sancılanınca sabah doktora zor yetiştirdiler ve çocuk yedi aylık doğduğu için yaşatamadılar. Üstelik yine kız olmuştu.Eşi sürekli ağlıyor,teselli etmekte ona düşüyordu.Eşinin bir de dillendirdiği bir şey vardı durmadan .Sancılandığı gece rüyasında onu uçurumdan aşağı itmişler oda korkmuş onun için bebeğimi kaybettim deyip duruyordu.”Saçmalama” dedi eşine.”Saçma sapan şeylere kafanı takma sen”.”Ne alaka”.”Mutlaka tıbbi bir açıklaması vardır.””Belki bünyen kaldıramamıştır üst üste iki doğumu “diye de azarlamıştı onu.Sonra da üzüldü azarladığına ama oğlan olmaması ve yedi aylık doğmasının dışında çok da diğer sebebe takılmamıştı aslında”.Tıbbi bir açıklaması vardı bu olayın mutlaka “dedi içinden.
Köye ne çok da alışmışlardı.Eşi komşunun kızı ile arkadaş olmuştu. O kıza dikiş dikmesini öğretiyor o da ona Kürtçe öğretiyordu.Çünkü eşi Kürtçe hiç bilmiyordu kızcağızda dikiş dikmesini.Ne çok kaynaşmışlardı komşularla.Hocam diyordu köyün muhtarı biraz yer verelim kalın köyümüzde.Aslında ne de güzel olurdu ama eşi devamlı olmasa da sık sık hastaydı burada.O yüzden tayin istecekti geldiği ile…
Tren hızla ilerliyor ve zaman zaman belli istasyonlar da duruyordu.Artık tayinleri çıkmış çok az olan eşyalarını da balyalayıp geldikleri şehre geri dönüyorlardı.Köyden ayrılması zor olmuştu ama mecburdu.Oysa onun için yurdun doğusu da batısı da birdi.Öğretmenliği çok seviyor,Türkçe öğrenen ve okuyan çocuklarını gördükçe işine daha da çok sarılıyordu.Köy muhtarı çok yalvarmış,”Hoca gitme kız çocuklarını da sen buradayken göndeririz okula gitme “demişti ama çaresizdi.Eşi yine hamile idi ve artık bu sefer oğlu olsun istiyordu.3.hamilelik biraz sarsmıştı karısını . O yüzden ailesinin yakınında olmasında fayda vardı.
Doktoru ameliyat hanenin kapısında bekliyordu heyecanla.Kalbi duracak gibiydi.Yarım yamalak bildiği duaları bir bir sıralıyordu içinden.Çok dindar olasa da inkarcı da değildi elbet.Var olan Allah’a inanıyordu.O da sesini duyurdu elbet .Bu sefer dedi “olacak.inanıyorum “:O ara kapı açıldı.Doktor elindeki bezle alnını siliyordu ve yüzü asıktı ,olamaz yoksa demeye kalmadan “Dua et eşini kaybediyorduk ,çocuk ters geldi,Çok zor bir doğum oldu,anneyi kaybetmedik.
Peki çocuk çocuğumuz yaşıyor mu doktor söyle..?
Doktor gözlerine bakamadı ,”maalesef “.dedi yavaşca,bebeği kaybettik,bebek yaşamıyor ..
“Peki kız mı oğlan mıydı doktor “dedi .Sanki o anda canı çıkacaktı ağzından,ayakları titriyordu ,ter bastı bayılacaktı nerdeyse
Doktor ,"Erkekti ,"dedi ,"erkekti ama yaşatamadık.Ömrü bu kadarmış.Ne yapalım Allah dilemedikçe biz dileyemiyoruz.Nasibi yokmuş bu dünyada."!.
Sesler kulaklarında yankılanmaya başladı ve etraf karardı artık duymuyor,görmüyor ve nefes alamıyordu.Yığılıp kaldı,bayılmıştı.Ayıldığında eşi ve doktor başucundaydı.
Ertesi gün doktor onunla konuşmak istediğini söyledi telefonda.”Hastanede bekliyorum en kısa zamanda ,“dedi.
Kendini toplamaya çalıştığını ve geleceğini söyledi, hiç gücü yoktu gitmeye ama yine de merak etti .Belli ki önemli şeyler söyleyecekti .Bir kaç gün sonra doktorun karşısında sönük gözlerle doktoru dinliyordu.
-Sizin çocuğunuzun olmaması için tıbben bir sebep yok dedi,
-Nasıl efendim.Ama biz bu güne kadar üç çocuğu söyle ya da böyle sebeplerle kaybettik.
-Bakın iyi bir hoca bulun :Eşinize dua etsin.Ve eşiniz son üç ayı burada sırtüstü yatarak burada geçirsin.İnşallah bebek sahibi olacaksınız diyorum.
_Şimdi anlamadım siz bir tıp adamı olarak beni hocaya mı yönlendiriyorsunuz.Şizi anlamak mümkün değil,olmaz böyle bir şey.!?
_Bakın hemen sinirlenip köpürmeyin,ben sizi bir tıp adamı olarak hocaya yönlendiriyorum.Siz önce Yaratıcıya ve sonra bize güvenin.Tıpben sizin herhangi bir şekilde çocuğunuz olmaması için bir sebep yok,bir de bu yolu deneyelim.Ne kaybederiz?Kulaklarına inanamadı ama bir oğlu olsun istiyordu.Evet ne kaybederdi.Bir oğul için denemeye değmez miydi?Sonuçta inkar ehli değildi ya.Bu düşüncelerle eve koşar adım gitti ve eşine olup biteni anlattı.Eşi de kabul edince hemen araştırmaya başladılar.
Aradan aylar geçmişti artık.Ağzı dualı hoca bulunmuş ,adaklar adanmış,ilk kurban da kesilmişti.Eşi yedinci aya gelince özel odaya alındı ve iki ay hastanede sırt üstü yattı.O gün geldi işte o an. Artık bir evlat bir oğul alacaktı kucağına. Kalbi tık tık diye öyle hızlı atıyordu ki birden bir an bayılacağım sandı.Kendi kendini azarladı sonra dik durmaya çalıştı.İşte kapı açılmış hemşire bebekle dışarı çıkmıştı.Allahım….
-"Hayırlı olsun Efendim bir kızınız oldu nur gibi .Allah bağışlasın,"dedi hemşire
Doktorun sözleri geldi aklına birden “ALLAH DİLEMEDİKÇE BİZ DİLEYEMEYİZ “Sonunda beklenen bebek kız da olsa gelmişti.Ne fark eder diyebildi içinden.Kucağındaki bebek öyle güzeldi ki “o da evlat, dedi “ o da evlat ne fark eder.” Şükürler olsun Rabbim "dedi ve "hoş geldin yavrum" diyebildi.Olduğu yere çöküverdi.Artık gücü kalmamıştı.Bu mutluluğu yüreği ve vücudu taşımakta zorlanmıştı.
YORUMLAR
ALLAH DİLEMEDİKÇE BİZ DİLEYEMEYİZ...
Hayatın anlamı ve yaşama sebebimiz kısaca varlığımızın özü, dualarımızın yankısı. Ve gönülden dilemek sevgili dostum, yüreğimizi bozmadan ve tüm iyi niyetimizle istemek ve sığınmak İlahi Güce. Razı olmak ve razı gelmek...
Çok naif ve bir o kadar içten, sıcacık bir anlatımla kaleme almışsınız. Bilgisayarı açtığımda ilk okuduğum yazı. Allah sevgisi, maneviyat ve ne güzellikler gizli satır aralarında. Yüreğinize sağlık sevgili hocam. Okudum ve bir yandan düşündüm. Zira o kadar çok yaşanmışlığım var ki benim de herkes gibi.
Can-ı gönülden kutlarım değerli şahsınızı ve çok teşekkür ederim böylesi bir çalışmayı bizlerle paylaştığınız için. Güzelliklerle buluşmak ne güzel bir duygu.
En içten sevgimle, en derin saygılarımla sevgili gönül dostum...
Güzel yüreğinize dert, tasa uğramasın.
En iyi, en iyi dileklerimle...
Semiray Sezgin
BİRBİRİNİ YUTAN RENKLERİ GÖRÜNCE GÖZÜMÜ ÇOK YORDUKLARI İÇİN OKUMADAN GEÇTİM. FAeyi, ne kadar dilerseniz dileyin, Allah KAT SİZİ TANIMAK ADINA BİR BAŞKA YAZINIZI OKUMAK İSTEDİM. ÇOK SAYIDA OKURU OLDUĞUNU GÖRÜNCE DE "MERAL"İ TERCİH ETTİM. BEĞENDİM.SAYGILAR
BAŞLIK, Siz neyi, ne kadar dilerseniz dileyin Allah istemezse olmaz, demek için herhalde.Anlamsız geldi bana. Biz zaten dilediğimizi Allah'tan dilemiyor muyuz? Öznenin de öyle yaptığı düşünülebilir. Yok eğer, Allah'ı karıştırmadan, örneğin karısına oğlan doğur baskısı filan yaparsa o zaman anlarız ki, dileği yanlış adresten...İşe hocanın karıştırılması öyküyü geriletmiş. Hoca dua etmiş, çocuk doğmuş havası verilmiş.Eh, o da sizin görüşünüz. Bizler akıl ve bilim dışındaki verilere pek inanmayız da... Kurgu bu nedenlerle bana az zayıf gözüktü. Öykünün yazılışında da gayret edilmiş ama gözden kaçmış yazım hataları var. Cümleleri takip eden diğer cümle arasına nokta ve büyük harf uygulanmalı.Cümleler net ve kısa olmalı, merMI anlatan en iyi cümle seçilmeli ve tekrardan kaçınmalı. İnanıyorum ki, öykü yazarLığını seviyorsunuz ve bu konularda kendinizi çok geliştireceksiniz. LÜTFEN OKUMAKTAN ÜŞENMEYİN. SAYGILAR
kemnur tarafından 12/1/2014 5:51:20 PM zamanında düzenlenmiştir.
Semiray Sezgin
Kemnur
Semiray Sezgin
Kemnur
ayetin SEN NE YAPARSAN YAP ALLAH DİLEMEZSE GERÇEKLEŞMEZ anlamını da ortaya çıkartabilirdiniz...lütfen ukelalığımı hoş görün.SAYGIYLA