sadece, arkadaşız
Temmuz sıcağında, terden vücudu sırılsıklam olmuştu. Biraz daha yürüyebilirim diyerek, ayak aralıklarını daha uzun tutuyordu. Ne zaman sevse hep böyle oluyordu. Kesinlikle, çıkılmaz sokakta sıkışmış gibi hissediyordu. Nasıl da ürkek bir ceylan gibi kalbi atıyordu.
Lokanta da gözlüklerini çıkarıp, masaya koymuş ve sıkça gözlerini ovußturan adam gözüne çarptı. İzin isteyip, karşısına oturdu. Siparişini verdikten sonra bir sigara yaktı. Adamın, gömleğinin yakasının kirini, insan on metreden bile farkedebilirdi. Ayrıca; öfkesi suratında patlamış gibiydi, yanakları al al olmuş ve alın bölgesi de kızarmıştı.
- Sen nasıl böyle bir kanıya vardın. Seni aldatmadığımı yüz bin kere söyledim, sadece arkadaşız, o kadar...
-Elbette arkadaşsınız, hemde sıkı fıkı, arasından hiç su sızmayanlardan.
Kadının, sırtı kaşındı ve yüzünü buruşturarak, kaşıdı. Garson, elinde iki kahveyle geldi. Gitmeden önce adamın yüzüne dikkatlice baktı. Kadın, buraya daha önce de geldin mi diye sordu.
-Senden başkasıylan mı?, Saçmalama, yok öyle birşey.
-Hafızanı yokla istersen, pek kıymetli arkadaşınla olmasın.
Adam, suskunluğuna bürünüp, ceketinin kollarını çekiştirmeye başladı. Kadın, tedirginliğinin kokusunu almıştı ve avının üzerine atlamak üzere olan bir avcı hırçınlığıylan, ne zamandır beni aldatıyrsun şerefsiz dedi.
- Yanılıyorsun, o gece bizden başka Ömer ile Ayşe de vardı. Hep birlikte, Ömer’in terfisini kutladık. Hem Ayşe’ye sorabilirsin.
İçinden "şaşkın, bana sizi ispiyonlayan Ayşe" dedi.
Peçeteyi katladı, buruşturdu, iyice topaklayıp, sigara dolu kül tablasına tıkıştırdı. Karşısında ouran adamı, şimdi daha iyi tanıdığını anladı. Bavulunu hazırladım ve diş fırçanı yıprandığı için çöpe attım. Kendine yeni bir diş fırçası alırsın.
-ikimizde diş fırçası gibi yıprandık değil mi?
- Şimdi özür dileyeceksen, boşuna çeneni yorma. O gecelik bir hata yüzünden, evliliğimiz bitmiyor. Daha önceden bitmişti,biz bunu söze dökecek kadar cesur değildik.
Adam, garsonun tekrar gelişiyle irkildi ve tüm sinirini ondan çıkartmak istercesine bir bakış attı. Garson, sanki hissetmiş gibi olacakları, bir iki adım geriledi.
Kadın, avukatımla görüşmem gerekiyor dedi ve kendinden emin bir edayla, sandalyesinden kalktı. Yürüyecek dermanının olmaması gerekirdi. Ancak; kendini esaretten kurtulmuş bir kölenin sevincini hisseder gibi buluyordu ve iyi ki çocuk yapmamışım dedi.Teefonunu, çantasından çıkartıp, avukatıyla konuştu, bir saate kadar oradayım diyerek telefonunu kapattı.