Herkesleşmek
Söze nasıl başlayacağımı bilmiyorum.
Bilirsiniz, aslında hiçbir şeyin net bir anlamı yoktur. Sözcüklerin anlamı aslında yoktur, onları biz uydururuz. Matematik denilen şey aslında yalan, kendi egomuzun kurbanı olduğumuz için hastalıklı bir şekilde her şeyi düzenleyip, kategorize edip, mantıksız semboller vermeye başladık. Rakam denilen şeyleri uydurduk ve onları ufacık çocuklarımızın beyinlerine sokmaya çalıştık. Matematiği sevmediğimden değil, hayır kesinlikle değil. Zira sevdiğim beyden sonra şu hayatta en sevdiğim şeydir matematik. Lakin matematiğin koca bir yalan olduğu inkar edilemez. Tanrı’yı uydurduğumuz inkar edilemez. Egomuzun kurbanı olup dinleri uydurduğumuz inkar edilemez, tıpkı yaşam denilen şeyi uydurduğumuz gibi.
‘Deli’ damgasını vurup hapsettik insanları ‘iyileştirme’ adı altında, ‘iyileştirme’ dediğimiz şeyin aslında ‘herkesleştirme’ olduğunu farkına bile varamadık halbuki.
Delilere ne denir biliyor musunuz, “Kendi dünyasında yaşıyor, bu dünyadan kopuk” denir. Yaşadıkları dünyanın yalan olduğu iddia edilir sanki bizim yaşadığımız dünya çok gerçekmiş gibi. Halbuki hayat gerçek değil ki. Yaşamak diye bir şey yok. Benim bu mektubu size yazmamın sebebi ise ‘deli’ler değil, başka bir konuda bahsetmek istiyorum. Bu sadece ne kadar aptal olduğumuzu göstermek için bir öneriydi.
Bilirsiniz, bu bir kabus; uyanacaksınız ve her şey bitecek. Ne kadar acı çektiğiniz önemli değil çünkü uyanınca zaten hiçbir anlamı kalmayacak. Bu durumu sizlere başka bir şekilde anlatamam, olduğu gibi anlatamam çünkü biliyorum ki beni de ‘herkesleştirmeye çalışıp’, kendi dünyanıza hapsedeceksiniz. Halbuki o kadar sınırlı ki gördükleriniz. Saf gerçek tam karşınızda duruyor ve siz o aptal ansiklopedilerinizden o şeyin ne olduğunu araştırıp, matematiksel değerler vererek açıklamaya çalışıyorsunuz. Beyniniz o kadar aptal, o kadar sığ ve o kadar sistematik ki… Halbuki ansiklopedileri elinizden fırlatsanız ve yaklaşsanız; göreceksiniz ki karşınızdaki şey matematikle açıklanabilinecek kadar basit ya da sizin o aptal kitaplarınızda bulunabilecek kadar değersiz değil.
Lütfen, kızmayın bana. Gerçekleri inkar ettiğimi iddia etmeyin. Gerçekleriniz benim de gerçeklerim olmak zorunda değil. Evrenin olmadığını göremiyorsunuz değil mi, inandığınız, taptığınız her şeyin, paranın, hatta canınızın büyük bir ilizyon gösterisinden başka hiçbir şey olmadığını göremiyorsunuz. Suriyeli çocuğun, o çocuğun başına silah dayayan askerin gerçek olmadığını göremiyorsunuz. Silahın aslında bir hiç olduğunu asla göremiyorsunuz.
Diyeceğim şudur ki, masamın üzerinde duran tam iki kutu uyku hapı gerçek değil. Ne ben onları gerçekten yutacağım, ne de onlar gerçekten dakikalar için bedenimde olacak. Ne ben gerçeğim ne de bu elinizde tuttuğunuz mektup gerçek. Gerçekten ölmeyeceğim ve başımda ağlayan insanların gözyaşları gerçek olmayacak.
Gerçek ile sahte arasındaki farkı kavrayabilmiş tüm ‘herkesleştirilmemiş’ dostlarıma sevgilerimle..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.