- 687 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Benim Bir Hikayem Var
” bir ekim sabahıydı diyebilirim ömrüme dokunacak anıya saatler kalmıştı..
o günü her günden özel kılan bir şey vardı o gün bir evde göğe dokunacaktım
öpecektim denizi gülen gözlerden..
hiç birşeyden haberi olmayanların hikayesi
rastlantıdır çoğu kez,çoğu kez rastlantı sabit bir kaledir sarsıcı olmaları onları daha da sıklaştırıp,kilitleyip bağlar.
saatler öğlene yaklaşmıştı,telefonum çaldı önce boğuk bir ses konuştu
sonra, o ses gitti daha net bir kadın sesi geldi.
şöyle başladı konuşmaya :
-bizim evde biraz tamir işleri var,
köpük ve boya işi.
siz yapıyormuşsunuz komşumuz numaranızı verdi şimdi gelip yapar mısınız ?
-evet yapıyoruz ama yol biraz uzak bir saate ancak gelirim deyip,adresi aldım yola çıktım
bir saat içinde verilen adrese vardım.
daha önce çalıştığım bir evin tam karşısıydı
o yüzden hiç zorlanmadan geldim
kapıda yaşlı bir çifti görünce hemen yanlarına gittim.
daha ben sormadan elimdeki boya malzemelerini görünce kadın;
“usta sen misin” diye sordu,
-evet benim dedim
“buyur gel dedi.”
önce
tamir olacak yeri gösterdi
sonra kadın benim işlerim var biraz,gelirim diyerek çıktı.
eşi hiç konuşmuyordu ama bir çocuk gibi gözlerinden gülüyordu.
sürekli gülen gözleri beni çok etkilemişti,sanki bir bahçe gülümsüyordu,sanki herkesin gülümsemesi vardı yüzünde
hemen konuşsun istiyordum hatta ben başlamak istedim ama alışkanlık var bazılarımızda,hele ki yazanlar,dili söz olanlar
bunu iyi bilir ikinci sırada kalır hep konuşma..
biraz çalıştıktan sonra bir elin omzuma dokunduğunu hissettim,
sıcaktı usulca baktım gülen gözlerine bende güldüm ama bu onun gülüşünde kaybolup gitti.
ellerini boğazına basıp tökezleye tökezleye konuştu
ses tellerinin olmadığını o an fark ettim
ama, anlayabiliyordum,ne dediklerini
çay içeceğimizi söyledi,indim merdivenden oturduk balkona çaylarımızı içmeye başladık ben gözlerimi sürekli onun yüzünden alamıyordum bundan hiç rahatsız değildi sanırım bu yüzünü anlatacak bir yüzü çok beklemişti.
o çayını içerken ben bardağımı usulca bıraktım ve ona daldım
birden gülmeye başladı her tarafın aynı sesle yankılandığı bir gülüşe döndü bir ev nasıl gülebilir sorusunun gülen cevabıydı o.
sonra bana bakıp konuşmaya başladı biraz zorlanıyordu ama bana öyle bakması saatlerce konuşmuş gibiydi öyle çok sıcak.
ellerini tekrar boğazına basıp başladı konuşmaya;
-bana adını söyler misin ?
-adım yüksel amca
-tamam ben sana yüksel değil,evladım diyebilir miyim?
-elbette.
bana evladım demesi çok hoşuma gitmişti aradaki masayı kaldırıp direk sarılmak istedim yine de biraz daha tuttum kendimi.
derin bir ah çekip konuşmaya başladı;
-bak evladım ben bu hayatta herşeyi gördüm herkeste dünyayı,dünyayı bir evde gördüm
bu ev hiçtir ama çocuklarım var eşim var bak artık sen varsın bu ev bu yüzden herşeydir.
– ne güzel senin gözlerinden dünyaya inanıp,bakmak amca.
-canım oğlum. bak benim ses tellerim alındı çok ciddi zorluklar çektim,çocuklarım eşim elde avuçta ne varsa satıp hastahane masrafına verdiler,ama sonuç ancak bu kadar kalabildim ama yine şükrediyorum.
-zaten görüyorum amca,yüzündeki gülüşün yeterli bunu anlatmaya.
-evladım asıl bu anlattıklarım birşey değil.
-nasıl yani amca ?
çayını iç oğlum bak kızarım.
-tamam içiyorum sen anlat
-ben hastahaneden çıktıktan sonra bana ses cihazı verdiler üç ayda bir değişmesi gerekliydi,ama durumumuz yoktu bende zaten sevmedim onu bir gün onu kırıp attım,çocuklar sana yenisini alacağız dediler yok dedim alırsanız ben gelmem eve.
ha ben o zaman çocuklar gibi küsüyordum bazen ama onlarla o kadar konuşmak istiyordum ki.
-eee şimdi konuşuyorsun ya ?
-canım oğlum.
ben bu sesi çıkarmak için neler yaptım biliyor musun ?
-ne yaptın amca ?
-birgün parkta geziyordum kendime kendime dedim ben bu sesi çıkarmazsam gitmeyecem eve.
sonra akşama kadar ne yaptımsa çıkaramadım eve öyle dönmek çok zoruma gitmişti
odama çekildim herkes beni bekliyormuş ama onlara belli etmemek için yanlarına gittim
ve ancak kağıda yazıp o şekil konusabiliyordum bir şey lazım olduğunda alkış yapıp çağırıyordum bu zaten beni kahrediyordu.
o gece hiç uyumadım sabaha kadar düşündüm ben bu sesi çıkaracam dedim inat ettim
-eee sonra amca ?
-sonra bir ay boyunca parkta zorladım kendimi
pes etmedim hiç bıkmadan. birgün bir harf çıktı ağzımdan inanmadım sonra yine bağırdım yine çıktı bu bana daha da güç verdi.
eve bir çocuk gibi geldim koşa koşa ama kendime söz vermiştim onların ismini getirmeyene kadar söylemiyecektim.
-sen ne güzel bir insansın amca.
-sende evladım sende.
sonra ben kaç gün içinde hepsini öğrendim bütün harfleri çıkarabiliyordum.
o gün eve erken geldim baktım hanım mutfakta bende
hanım diye seslendim,
sonra hemen gazete okumaya devam ettim hiç belli etmeden
hanım baktı etrafına tekrar işine baktı
tekrar çağırdım baktı yüzüme
sen konuşuyorsun dedi ?
evet dedim sarıldı bana bir saat boyunca sarılıp ağlaştık.
hemen çocukları çağırdı hepsi geldi o gece onları öptüm kokladım konuştum o kadar huzurluydum.
ben epey sustum o gülen evi sessizlik basmıştı bütün duvarlar terlemişti,iki damla gözyaşı içimden usulca yanağımdan aktı.
o susuşla beni uyandırdı hadi az bir işin var bitir gel diye.
hemen başladım hızlı hızlı bitirdim malzemeleri toplayıp geldim yanına.
baktım o sırada bir kız kapıyı açtı zihinsel engelli,bizim amca hemen muhteşem yüzünü giyindi,gülüşüyle
“benim prensesim uyandı mı gel bakayım babasının güzel kızı.
yeni uyandığı için
öpüp yemek yemesi için annesinin yanına gönderdi.
bana dönerek;
-bu benim kızım küçükken yanlış bir iğne sonucu yarı bedensel yarı zihinsel engelli kaldı ama benim gözümde dünyanin en güzel kızıdır.
artık sesim çıkmıyordu bıçak vursan kanamazdım öyle.
-tekrar söze girdi.
senin yolun uzak seni çok beklettim zaten al bu parayıda yol paran.
-yok amca ben bunu içimden geldiği için öyle yapıyorum.
konuşmakta güçlük çektiğimi anladı dokunsa bana ağlayacaktım
birden boynuma sarılıp ağladı
daha fazla tutamadım kendimi bende ağladım.
sonra toparlayıp kendini al bu parayı evde küçük çocuk varsa onlara ver dedi,ben onlara veriyorum sana vermiyorum zaten.
ha birde oğlum bak bu senin evin arada gel valla yoksa küserim,tekrar o gülen gözlerini karşıma bıraktı.
bu sefer ben duramadım bir çırpıda sarıldım ona
öptüm yanaklarını
söz veriyorum geleceğim mutlaka diye,
daha fazla dayanamadım
vedalaşıp çıktım.
yol boyu ağladım
diyebilirim.
inançsa,yaşamaksa hayata dair ne güzellik varsa o gözlerdeydi.
o evdi,dünya bana bir ekim günü bir evde böyle dokunmuştu..”
Not// Yaşadığım Gerçek Bir Hikaye
Yüksel Batu / Bursa/11/ 23/2014