6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1462
Okunma
’’..Kendi acımız,bize başkalarınınkini bölüşmeyi öğretir.’’ FOUQUET
Elinize diken batmışsa ; İğneyi alır çıkarırsınız,ama yüreğinize batan dikeni çerrah bile çıkarmakta zorlanır; acısıda başkadır dinmek bilmez durur durur sancır ,yürekteki bu tür yaralar yanlız sizi değil,tüm dost ve tanıdıklarınıza da taşınır,Dünyanın çirkin yüzünü oluşturan bu acılardan yanlız acıyı çeken değil duyan işiten herkesi utandırır. Herkes empati kurup o acıyı anlıkta olsa çeker...
1976 Yılında Haydarın oğlu Musanın fort motoru peşinde patosla körpaha doğru yol alırken; uzun ve yorgun bir Ağustos gününün ikindi vaktiydi .Çeki dağı tarafından esen yel : Kanadı kırık kuş misali durup durup arada bir cansız cansız esiyordu :Hergimatı atıp....motordan inince göz göze geldik Hosrofla: İnce çeneli kısa boylu çekingen yamalı şalvarı ve güneşin yakıp bomboz ettiği köşelerindeki yırtık yerlerinden içindeki pamuklar görülen altı köşe şapkası ve ağzında ha bitti ha bitecek sarma tütün sigara bulunan ve konuşmak istemeyen arabın oğlu Hosrof buydu işte : Yüreğindeki dikeni yüreğindeki sancıyı hissetmemek elde değildi sessiz mahsun bakışı ; yüzündeki ve anlındaki derin çizgi çizgi izler çok şey anlatıyordu .
Hacasanın oğlu rahmetlik Niyazinin : Haydarın oğlu Musaya’’alırsın fort olursun lort..’’ şakalaşmasına Musa emminin taşı alıp motora savurarak bu Göt.... koyduğum mu? Beni lort yapacak : Anamı ağlattı kırk yıldır borcunu ödeyemedim diye sitem etmesine gülmekten kırılmıştık. Musa emmi Hiç yüzü gülmeyen hosrofuda güldürmüştü, Hosrof :Hasan ağanın kapısında Körpahta marabaydı: Boğaz tokluğuna çoluk çocuk gece gündüz çalışıyorlardı iki yakaları bir araya gelmiyordu ,zor bela bu günlere gelmiş sessiz sedasız yaşamak istiyorlardı.......
Sivas kangal ermenilerindendi. Akrabaları Arapkire yerleşmişler kendileride bir süre Arapkirde kalmış kalaycılık yapan babasının konağı ve üzüm bağları varmış ermeni katliamında 2 yaşındaymış hatırlamıyor anası anlatmış mürfezeler geldiği zaman ahırda sepetin altına sokmuş gurk tavuk var diye kandırmış mürfezeleri. Sonra çeki dağına gelmişler : Şatır uşağından Hasan ağanın babasına sığınmışlar. Yıllarca dağdan odun sökmüşler mal altı harman ne iş vermişlerse boğaz tokluğuna yapmışlar. Yoksulluk ve acılı günler ,yetim ve öksüz günler su gibi akıp giderken 1936 Yılında Şatır uşağı körpaha yerleşmişler suyun başında ağaların 3 tane evine bekçilik yapmış buğda ambarlarını beklemişler. Marabalıkla günlerini gün etmişler o yürekteki sancı var ya hiç dinmemiş hele dolunayın ışıkları odaya düşünce körpahın sesizliği bir nebzecik olsun soluk aldırmış. Kartalın elinden kurtulan kuş misali soluk soluğa.....
Bir seferinde Hosrof at sırtında Yukarı sülmenliden geçip giderken,:Duvar gölgesinde uzanmış,Beböğ,Bikköğ ,Nesimi,Hüsük ile sohbet eden Tüvsiz İsmail’e o giden kim di ? diye sorduklarında ,bacağını kaldırıp yellenip aha oydu dediğini işiten Hosrof ,boynunu büküp işitmezden gelmişti...Bunlar beni heç insan yerine koymuyorlar deyip boynunu büküp atını sürüp gitmiş..Sohbet edenlerden Beböğ sık sık şatır uşağına gelir giderdi, hızmat eden Hosrofu hiç sevmez ula Osorof diye aşağılar laf vururdu.
Arguvanda tek baba dostu ise demirci Vartanla saatlerce sohbet eder akrabalarının izini sürer ,kimin nerde olduğunu sorarmış.Vartan Arguvanda aranan esnaf olduğu için gelenden gedenden eyi haber alır her taraftan haberi olurmuş,Arguvana gelince doğru vartanın yanına varır onu görünce rahatlar,onun öğütlerini dinler eskileri yad ederlermiş.
Yörede hiç kimse konuşmak istemezmiş resmi makamlara üç sefer işi düşmüş Arguvan cendermesi 1968 Yılında Nüfus kayıdı için Ağustos sıcağında bahçede tam 6 saat bekletmiş sonra komutan Arapkirden kayıdın gelmedi diye aylarca oyaladıktan sonra alaylı bir şekilde seslenip : Osurukmu ,hosrofmu diye gülmüş hosrof olmaz Husuruf olarak yazayım demiş. Çok zoruna gitmiş şapkası elinde boynunu bükmüş sessizce heç belli etmemiş: Onca aşağılanmayı hor görülmeyi sinesine çekmiş
Hayatın çarkları hep zalimce dönmüş yüreğindeki dikene hiç aldırmamış ha bire üstüne gelinmiş..
Oğlu Ecevit ve Demirel çütlüklü çocuklarla arıtta kar yağdı tepesinde şakalaşırken siz ermeni dölüsünüz..! diye bağrılınca zorlarına gitmiş çocukların taş yağmuruna tutmuşlar .Gecekondulu güccük Cüme uzaktan eşeğin üstünden bağırmış ula kavga etmeyin ayıptır diye: Böyükleriğiz bir birine düşer kavga ederler diye seslenmiş ha bire taş küfür ;Hosrofun oğlu Demirel’in attığı taş : Çütlüklü Battalın oğlunun kafasını yarmış eve dönüp anlatınca çocuklar Hosrof paniklemiş çütlüklüler öc alır çok kindarlardır yakamızı bırakmaz demiş.Şalvarının peyiğinde tabakasından bir tütün sarıp içerken düşünüp taşınmış ;Varıp gedem Çütlüklü Battal ağaya yalvarıp yakaram bu işi belayı başımızdan savam diye karar kılmış..
Atına binip varmış Battal ağanın kapısına .,Battal ağa köyün üst tarafındaki evinin önünde akşam gölgesinde oturuyormuş adamlarıyla. Battal ağa Hosrofu görünce ilenmeye başlamış..Hosrof Battal ağanın çok öfkeli olduğunu anlamış..içinden geri dönmek bile gelmiş ama ne olursa olsun bu belayı başımızdan savmalıyım diye atıyla Baddal ağanın kapısına yaklaşmış. Biz ettik sen etme ağam demiş ;Aha geldim :Bende çok üzüldüm,çocuk aklı çocuhlar işte demiş ve eklemiş :Sende beni döv istersen kafama taşla vur demiş, Çok öfkelenen battal ağa evin yanındaki taş yığınından kaptığı kocaman bir çakmak taşını at üzerindeki hosrofun kafasına olanca gücüyle savurmuş ağza alınmayacak küfürler etmiş..kendisini tutan adamların yapma etme demesine de aldırmadan küfür edip bırakın beni demiş. attan sıçan dikenlerinin arasına düşen Hosrofun benzini sap sarı olmuş Kafasından ve.burnundan akan kanla sıçan dikenlerinin arasına yuvarlanmış bayılmış. Nice sonra geldiği atın üzerine sarmışlar baygın bedenini Hosrofun. Bir ara at giderken ayılır gibi olmuş.Bir kartalın kovaladığı can derdindeki kerten kele ile göz göze gelmiş o da can derdinde. Gece geçmiş çoluk çocuk korkmuşlar ki gidip soralar şafak vakti at sırtından atmış Hosrofu at hosrofsuz gelince oğlu şüpelenmiş,birde bakmış atın eğeri hep kan,babasını az ileride su gözesinin yakınında...sıçan dikenlerinin arasında bulmuş ağzı gözü kan içinde göz çukurlarında kanlar kurumuş.burnundan halen kan geliyor ölmüş Hosrof .Oğlu avazının çıktığı kadar anlaşılmaz bir çığlık atmış,anası diğer gardaşları goşup gelmişler,Analarının dizinde babalarının başı,kafasında derin bir yara ve burnundan halen kan geliyor,benzi ise sap sarı...Uzaktan davarların cıngırak sesi geliyordu,Gecekondu köyünün davar çobanı çığlığı işitince koşup geldi,durumu anlamıştı..elindeki değneği atıp iki elini gök yüzüne kaldırarak’’..,ey allahım bu çocukların ve masum adamın ahını yerde goyma..’’ deyip ve dönüp ;:Hosrofa baktı,bunu beyle yapanlar insan olamaz dedi,allah Baddal ağanın ve adamlarının belasını vesin inşallah belasını bulur dedi,gözleri yaşardı.
Hosrofun ölümü körpah arıtında bir hikaye olarak yazılıdır. İnce uzun cılgaları vardır kepirdir toprağı insanlar gurtlar guşlar acından ölürkeen körpahın odaları sile gunduru sarı bursa buğda doludur , Hosrofun teri vardır bahçesinde bağında. Sile buğda dolu damların arkasında :Göze başında gurumuş ekmek ve ayrık otu yemiştir Hosrof acıktığı zamanlar ...
Battal ağa hiç hapise girmedi : At üzerinde sırtında çarpaz asılı bekçilere verilen muhtar olduğu için kendisininde taşıdığı devletin beşli silahı ile Arguvana gidip gelirdi,ölüm olayı kapatıldı Arguvan cendrmesi Hosrufun ölüsüyle dalga geçti basit bir ölüm tutanağı ürken atın sırtında sürüklendi şeklinde bir raporla Battal ağa hapis bile yatmadı. Sonra: Hosurofun çoluk çocuk Körpahı terk ettilr Arapkire gittiler başlarına gelecekleri anladıkları için :Halbuki bu dünya hepimize yetecek kadar büyük ve güzel dini milliyeti ırkı ne olursa olsun esas alınması gereken insan gibi insan olmaktır. susmak insanlık suçudur suça ortak olmaktır erdemli insanların yüreklerin yükü ağır olur dostum.......
Yöremizin en dramlı öykülerinden birini hüzünlenerek ve acı duyarak kaleme aldığım için mutlu değilim Bazı dostlarım...bugün anlamazlarsa yarın anlarlar....
Merhamet duygusu insana verilmiş en çekirdek duygudur. Bütün yaşam onun etrafında şekil bulur bir dantel inceliğinde
Tüm okuyanlara sevgi ve saygımı sunuyorum,Öykümün eksik yanları ve yapacağınız eleştiriler ,Başımın üstünde,Böyle acıların bir daha yaşanmaması
en büyük dileğimdir :saygılarımla....