- 2110 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
YA BENİMSİN YA TOPRAĞIN!
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Onu görmek benim için bir tutku haline gelmişti. Onu düşünmediğim an yoktu neredeyse. Yolda, evde, iş yerinde hatta tuvalette bile onu düşünüyordum. Aşk bu olmalıydı. Onun dikkatini çekmek için her şeyi yapmıştım.Bana çok soğuktu.Dikkatini çekemiyordum.
Onun yüzünden işlerimi bile aksatmaya başlamıştım. Ona daha yakın olmalıydım. Sonunda çözümü bulmuştum. Bizim aramıza giren ayrılıktı. Yakın olmanın aşkı alevlendirdiğini okumuştum yıllar önce okuduğum kitapta. Zaten başka kitap da okumamıştım. Bu özelliğim hayatımın her safhasında karşıma çıkıyordu. Benim tercihim hep tekler üzerineydi. Ben de başkalarının yanında tek ve vazgeçilmez olmalıydım. O yüzdendir ki tehlikeliydim aslında. Kimse bu durumun farkında değildi tabi. Mesela, kardeşimin ölümü. Onun doğumundan sonra bana ilgi göstermemişlerdi. Onu çok kıskanıyordum. Sonradan geldiği halde beni unutturmuştu bizimkilere. Ben, sanki figüran gibi dolaşıyordum ortalıkta. Ha vardım, ha yoktum. Sonunda, dualarım kabul olmuş, kardeşim ölüvermişti aniden. Gerçi, biraz benim de yardımım da olmuştu ama… Sonuçta kurtulmuştum ondan.
Gelelim bizimkiyle tanışma hikâyemize. İlk gördüğüm gün, görür görmez çivilenmiştim kaldırımda. Üzerinde su yeşili kısa kaban vardı. Ona uyumlu bir kaşkol, altında vücudunun hatlarını, bedeninin zarifliğini ortaya çıkaran kahverengi bir elbise ile çok uyumluydu. Hele bacaklarının güzelliği. Gözleri ışıl ışıldı. Bakışlarına yansımıştı güzelliği. Gözleri, sanki okyanustu. Ve ben o okyanusa dalıp, bir daha çıkmamayı arzuluyordum. Hep gülümsüyordu. Her geçişimde ona bakıyor, saçma sapan hareketlerle kendimi fark ettirmeye çalışıyordum. Yapmadığım şaklabanlık kalmamıştı. Yanımdan geçenler bana bazen ters ters bakıyor, bazen de gülüyorlardı. Umurumda bile değildi. Benim için sadece o vardı. Gerisi teferruattı.
Başaracaktım. Bir gün o da bana âşık olacaktı. Onunla el ele, göz göze dolaşacaktık. Aşkta sabır gerekti öncelikle. Sabretmem ve bu aşktan vaz geçmemem gerekiyordu. Aylar geçtikçe onu hep görmeye devam ediyordum. Haftada bir değiştiriyordu kıyafetlerini. Gülümsemesi hep aynıydı. Hep aynı yöne bakıyor fakat beni bir türlü görmüyordu. Görmesi için değişik bir şeyler yapmam gerekiyordu. İşlerim de aksamıştı son zamanlarda. Çünkü onu görmeden duramadığım için patron beni işten atmıştı. Dolayısıyla amacıma ulaşmıştım. Artık akşama kadar onu görebilirdim. Sabahın erken saatinden, gecenin geç saatlerine kadar onu doyasıya seyrediyordum. Bu çabam karşısında duyarsız kalmayacaktı. Eninde sonunda beni yüreğine kabul edecekti.
Yine o sabah, erkenden gelmiştim onun yanına. Gördüklerime inanamıyordum. O, beni aldatıyordu. Nasıl yapabilirdi? Aklım, mantığım kabul etmiyordu. Yanında yakışıklı bir erkek vardı. Uzun boyluydu, çok güzel giyinmişti. Fakat beni rahatlatan, adamın saçlarına kır düşmüştü. Kendimle kıyasladığımda içim rahatlamıştı. Ben, o adamdan daha genç ve yakışıklıydım. En önemlisi de ben daha çok seviyordum onu. O adam daha yeni girmişti hayatına. Tedirgin eden ise onun yanında olmasıydı. Uzun süre seyrettim ikisini. O güne kadar fark etmediğim gerçek şimdi karşımdaydı. Âşık olduğum kadının adama bakarken yüzündeki anlamlı bakışıydı. Ellerine baktığımda gerçeği anladım. El ele tutuşmuşlardı. Sanki uçuyorlardı. İşte buna dayanamazdım. Kardeşini yastıkla öldüren ben, buna asla katlanamazdım.
Ya benim olacaktı, ya da toprağın. Elimdeki balyozu kaldırdığım gibi yürüdüm üzerlerine. Şaşırıp kalmalarına bile zamanları olmamıştı. Vitrinin camı tuzla buz olmuştu. Elimdeki balyozu her ikisine birden vuruyordum. Hatta üzerlerine çıkıp tepiniyordum. O sırada polis arabasının sireniyle kendime geldim. İşim bitmişti artık. Bana ihanet eden bir kadın benim için yok sayılırdı zaten. Ayrılırken son kez yüzüne baktım. Parçalanmış olduğu halde, yüz ifadesi yine değişmemişti.” Elveda sevgilim “ dedim ayrılırken. Yine duymadı. O hala yanında parçalanmış manken adama bakıyordu.
Nermin Kaçar - BOLU
YORUMLAR
Daha bir kaç gün önce İskandinav ülkelerinde bile her 20 dakikada bir kadına en azından sözlü şiddet uygulandığını okumuştum. Erkeğin aşkı ya da aşka bağlı kıskançlığı, olmadı, illa bir şey buluşturup şiddet uygulaması ne ayıp. Aslında tedavi edilmesi gereken bir hastalık.
Güzel vermişsiniz bunu, elinize sağlık.
Nermin Kaçar
Saplantılı insanları vitrin mankenini konu ederek çok güzel anlatmışsın Nermin. Konu mankeni caanlı ya da cansız olsun bu saplantılı insanlar için hiç fark etmiyor. Onlarınki sadece saplantı...
Allah hepimizi bu tür insanlardan korusun
amin
Tebrik ederim, sevgimle
Nermin Kaçar
Bir solukta okunan bir yazıydı.
Tebrikler Nermin Hanım. Nice başarılara imza atman dileklerimle.
Saygılar.
Nermin Kaçar
Soyut bir büst dilimle dövdüğüm...
İçinde Masumiyet”, “Kader”, “İtiraf” (…)'a karşı ‘’ihtiras, ihanet, kötülük ‘’….Kıskançlık ,insani bu temalardan ne kadar uzak ki ? Aşk kötülüklerin efendisi,aşk efendilerin melekleri,aşk her çağın tek hükümdarı,yenildiği an küllerini insanın göz yaşlarına bıraktığı an'dır ...
Ve insan ! Aklına kör,bedenine köle,kalbinin yüreğindeki ikizine feda feda !...Her son bir veda olarak, ya benim ya da kara toprak misali !
Ölen bütün bedenlerin üzerinde yürüyen aşk,ne öldü, ne de ölmek için var oldu !
Aşk her an kapınızda....tak tak !
saygılar,sevgiler
Nermin Kaçar
Aşk dozunu aşınca bazen onulmayacak yaralar bırakıyor.
Dozundan az alınca da eksik bırakıyor.
En iyisi yarım almak.
Ne çok bağlanmak, ne de kopsa bile dayanacak kadar.
Çok beğendim.
Sonu da güzel bağlanmış.
Kaleminize, yüreğinize sağlık,
sevgimle.
Nermin Kaçar
Tebessümlerle bitirdim hikayeyi.
Önce merak, sonra heyecan, daha sonra da tebessümler taşıdınız bu güzel anımıza.
Gerçekten harika bir hikaye olmuş.
Yan,
bin bir türlü öldürme aleti varken, balyoz nereden çıktı diye düşünürken,
kırılan vitrin camının sesi ile kendimize geldik.
Güzel bir aşk hikayesi idi.