- 523 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hallerimiz (2)
Düşünebilen beyin, ve atan nabzın içinde kaybolmuş insanlar vardır, hayatın her karesinde.
Daha çok yalnızlık hislerine güvenen,yalnız kaldıkça,insanlara daha faydalı olacağını düşünen,
kendi iç huzuruna bağlanarak, kendi dünyasının sınırlarını çizerler.
Hatta bu insanlar, yaşadıkları kalabalık topluluklarda bile kimi zaman farkedilmezler.
Gerek davranış biçimleri,yada olaylar karşısındaki radikal tavırları, onlara daha rahat düşünme
imkanı sağladığı için,beslenebildikleri kadar beslenirler kendi hallerinden.
Bir akıl yetmez bana diyen insanla,bilgin bir insan arasında, aslında büyük bir us farklılığı yoktur bence,
biri yaşayarak dokunarak,konuşarak ve paylaşarak kendi evrimini tamamlar,
biri de, bunlara gerek duymadan zor olanını yaparak insan bakışından kendine düşeni hissedebilmekte,ki yanılgı payınıda unutmamak gerek.
Beynin hiç bir durağı, insan ruhunun yolculuğunda uğramaması gereken duraklardan değildir aslında.
Her insan gizli bir kutu gibi taşımaya başlıyor beynini, kimi zaman kendi de bunun farkında değildir,taki yaşam alanı içerisinde sarsıldığını hissettiği an .
Satılabilen duygu değil, duygunun isteksiz işlenmesi, hayata sanat dalları içinde sunulması.
Bunun dışında acı ,aşk , ayrılık,pişmanlık gibi ve daha bir sürü insan duygusu asla bir başka bedende,ruhta ve kalpte hissedilemediği gibi değiştirelemezde, burda durulması gereken duygunun insan yaşamındaki yerinin kan kadar önemli olduğuna vurgu yapılmasını istememdir,
nasıl ki parmak izlerimiz farklıysa yaşamın içinde aynı duyguya yakalanan her insan o duyguyu farklı algılar.hiç bir duygu başka aynı bir duygudan beslenemez,ölçüt kabul edilemez.
Kendi içinde besleyebildiği kadar aşkı, aşıktır insan karşısındakine vurgulanması gereken tamamen duygudur, insanoğlunun sadık kalmakta zorlandığı duygular,kaybedilen ne bir toprak ne başka bir değer ,en büyük kayıp insanın kendi içinde kaybettiği duygu dünyası.
Her anlamı yaşatılamayan duygu ölü kelimeler doğurur yaşama,sıradan,etkisiz,alışagelmis hissi,ve en önemlisi güvenden inandırıcılıktan yoksun,tıpkı insan ismi ve sayısı gibi hızla çoğalır bu durum.
Olmayı istemediğimiz haller bizi olduğumuzdan başka hallere taşımaya başlar.
Zaman içinde kaybolan içsellik yeryüzünde insanın kendisiyle verebileceği en büyük savaşın başlamasına sebep olur.
silahı olmayan ama belkide asla galibininde olmayacağı bir savaş.
Kendisiyle savaşan insan , hemde kendini bulmak,kendini yıkmak,ve kendini kazanmak için savaşan insan.
Savaştığı ne toprak,ne başka bir ülke , ne başka bir düşünce,ne de başka bir şey,
hayal gibi geliyor oysa, ama hayal olmaktan çıkmasıda an meselesi,
hatta bu savaşı bireysel olarak veren çok insan var,ama öyle utanılası bir savaşki bu ,itiraf etmek bile bu utancın sarsıntısını gizleyemez.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.