- 987 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GURBET DÜŞÜNCESİ
Yakın olamamanın verdiği acıyı yüreğimde hissettim. uzaklık adım adım tüketiyordu sanki benliğimdekileri. ailemden uzak olmak mı? yoksa beni ben yapan özelliklerimin terk etmesi mi beni bunca gurbete salan bilemedim. bu ayrıma varsam kapanır mıydı içimdeki bu kör bıçak yarası onu da bilemedim.
Kapkara İstanbul semaları gibi, karamsarlık bataklığı beni hızlıca içine çekmekteydi.keza bu bataklık pek fena bişeydi. alınan her karar kumar etkisi yaratıyor,kaybedilen her bahis kişiyi sonu gelmeyen bir labirente hapsediyordu. insan önce yolunu çaresizce arıyor sonra, her başarısız teşebbüste yeni bir inhirafla,bir kat daha aşağıya doğru iniş yapıyordu. Her iniş bir önceki kapıları da sürmeliyor,anahtarların her birini de binbir gece masallarındaki dipsiz kuyulara atıyordu.Bunca dibe inen insan, artık sadece çaresiz, cehennemini bekliyordu. Tam buydu işte yaşadıklarım,ama sonra kulağıma fısıldayan o umut dolu ses benim bataklığımı kuruttu önce nurdan ışığıyla...
Neydi ki bu bataklık,bu labirent?Şu anlatılan yerin yedi kat dibi vardı,asıl cehennem.Zebaniler vardı bide.Beni bu dünyadaki bataklığımın uçurumundan tekmeleyen dostlarıma denk,ama daha cevval daha acımasız... ’Atam’ diye adlandırdığım insanlar inanıyordu ya işte, ölüm sonrası hayata. Yoksa o kapkara mezara atılınca,tahtalar üzerime sımsıkı sıralanınca, bütün sevdiklerim hayatına geri dönünce-kimi ev,kimi araba,kimi çocuk,kimi makam, kimi ene,kimi aşk-her şey uyuyan bir insan modunda mı devam ediyordu.Uyku olsun istemezdim kesinlikle.Ya bitmeyen bir kabusa dalıverirsem uyanamayacağım bu uykuda.
Ya da organizma haline gelip midelere mi inicem,sonrada onikiparmak bağırsaklarına... Yook bunu da istemem. Her ne kadar mahşeri korkunç anlatsalar da,galiba,ayağına ayakkabısı bile olmayan seksenlik dedelere inat, gününü gün eden insanların cezalandırılıp ’Hakk’ın yerini bulacak olması daha rahatlatıcı... Hırsızların,yolsuzların,merhametsizlerin,katillerin gayya kuyularından yuvarlanacak olması.Zemheri soğuklarında kavrulacak olmaları,zakkumu yemek niyetine yiyip, içlerinin parçalanması azaplarının hiç bitmemecesine uzayıp gitmesi aslında oldukça iyi.Haram lokmaları yuvarlayıp, üstüne haram yemeyeni keriz görenler için. Yada çoluk çocuk demeden tecavüz edip içeride bir kaç sene yattıktan sonra,’iyi halden’tahliye olanlar için yatacak yer tam da orası.Faili meçhul gidenler,’ihmal’ kazalarında canını yitirenler,kör ve namert bir kurşunla sırtlarından vurulan yiğitler,sadece ve sadece haset temelli intikam için hapishanelere atılan, kapı önlerinde bekletilen,bekletilirken psikolojik travmalar yaşatılan, tüyü bitmeden ölen yavru için ’ohh! bir paralel daha eksildi dünyadan diyen omurgasızlar için o minik yavrunun bile hesap soracak olması muazzam.
Nasıl bir son bekliyor beni bilmek en azından daha iyi.Aldığım ve alacağım kararların bana ne hasat vereceğini şöyle böyle bilmekte fena sayılmaz.En iyisi de, bu gurbet bittiğinde kurulacak mahkemeye tanıklık etmek.Rahmeti adaleti tüm ruhumla hissetmek...Kendimden emin miyim?Asla! Yine de haklının,mazlumun cennete gideceği huzuru yeter.
Çok fazla dalmışım bekaya... Aslında şöyle bir arkama baktığımda sonlarını da göstermiş bize tarih her zalimin.Ders almamışız demek ki tekrar etmezdi değil mi yoka?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.