- 578 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
sevgili gelecek,
sevgili gelecek,
biliyorum, elbet geleceksin... biliyorum, bir ucun burada, burnumun dibinde, yıllar-yüzyıllar ötesinde öte ucun!
örneğin geldin işte, bir saniye ötede idin, ben bitirene kadar cümlemi, geldin ve yaşandın işte!
*
önce bir saniyen daha gelecek, sonra bir dakika öten, sonra saattlerin... derken yıllar!
aslında biz birşeyler için ’gelecekte...’ düşleri kurarken, sen geliyorsun, biz görmüyoruz! çünkü neyini, hangi bölümünü, hangi dönemini beklediğimizden çok emin değiliz sanki! algılayamıyoruz, tutturmuşuz bir ’birgün...’ hayalini tespih gibi elimize, çevirip-duruyoruz ve gelip gelip geçiyor o birgünler elimizden, farketmiyoruz!
biz ise hep daha öteyi, gelmeyeni bekliyoruz ’bir gün...’ diyerek, ’elbet...’ diyerek!’
*
sevgili gelecek, biliyorum bir gün geleceksin ve biz el-mecbur bekleyeceğiz seni, ’neler getireceğini’ merakla!
*
az baksana bana bi gelecek, beklerken biz, bize oralardan biraz haber versen olmaz mı?
örneğin, ’YORGUNdemokrat’ olmadan önceki yıllarda sorardık hep; ’ne olacak bu memleketin hali?’ diye, somut bir yanıtı bulundu mu bu sorunun, yoksa insanlar halen sorar-dururlar mı oralarda?
*
ya da örneğin; cem karaca dan dinlerdik hep o türküyü, yüreğimize dokunan içli içli sesiyle; ’biz görmedik sen görürsün mutlaka, yalansız-dolansız bir dünyayı...’ derdi bize, biz de göremedik ama, çocuklarımız için öyle bir dünya kuruluyor mu oralarda biryerde, söylesene gelecek?
*
ya da ne bileyim; bozkurt tan haber ver bize, düşlediğimiz gibi ’yaşanabilir’ oluyor mu oralarda bir yerlerde? ya da hep böyle bir ’dilek cümlesi’ olarak mı kalıyor sanal alemde?
*
yaşanabilir bir bozkurt, daha özgür bir türkiye, yalansız-dolansız bir dünya için öğüt verenler örneğin, önce kendileri el atacaklar mı bu işlere, sonra diyecekler mi diğerlerine ’hadi düşün peşime’ diye?
yoksa, hep oralarda bi yerlerde mi göreceğiz o tatlı su aydınlarını... ya bir meyhane masasında vatanı kurtarırken, ya da bir kaave köşesinde fayansları döşerken?
*
sonra gelecek, önce hangimiz düşecek örneğin kara toprağa? düşünürün biri demiş, bilirsin; ’barışta oğullar babalarını gömerler, savaşta babalar oğullarını’... söylesene gelecek; barışta mı düşeceğiz kara toprağa, yoksa oğullarımızdan sonra mı? ilk hangi dostumuzu gömeceğiz, hangi dostlar bizi sonra? (bunları söylemesen de olur, boşver!)
*
sevgili gelecek, çocuklarımdan haber ver bana desem vermezsin, memleketten haber ver desem vermezsin, herşeyi bilir, hiçbirşeyi söylemezsin, sen ne ukala, ne kendini beğenmiş bişeysin, hani türk filmlerinin klasik bir repliğidir ya; ’güzel olduğunuz kadar, küstahsınız da!’
*
neyse sevgili gelecek, sen tıkırdamana bak!, biz burdayız, bekliyoruz seni, getireceklerine de razıyız, götüreceklerine de!
hoşçakal, görüşmek üzere!
***(yaşarken not ettiklerim, bozkurt, nisan’14)***
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.