- 686 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YÜN PRENSES VE KETEN PRENS
Bir zamanlar yün prenses ve keten prens varmış bunlar gecenin köründe herkescikler uyur iken yıldızların altında birbirini görmüşler.
O an aşkın ayak sesleriydi ve onlar bunun farkında değildi.. Derken tanışıp konuşmaya başlamışlar.. Öncesinde ikisi de AŞK’a inanmaz iken büyük aşkla karşılaşmamış iken birden bir kıvılcım belirmeye başlamış kalplerinde. Derken günler haftalar geçmeye başlamış konuştukça konuşmuşlar...
Konuşmuşlar...
Konuştukça her gün biraz daha vakit geçirmek istemişler beraber..
Zamanla öyle çok alışmışlar ki birbirlerine, kördüğüm olmuş ip misali kopamaz olmuşlar.. Derken bir gün ikisi de inanmadıkları aşkın başına geldiğini farketmişler.. Birbirinden uzaklaşmaya çalışmışlar ama nafile.. İp düğüm olmuş kalplerinde ayrılamıyorlar. Ayrılıp ayrılıp barışıyorlar.. Tekrar tekrar birbirinin kalbini kırıp sonra özür diliyorlarmış. Piskopat bir aşka dönüşmüş bu aşk.. Bir gün erkek kızdan yine ayrılmak istemiş.. Kız dayanamamış bu defa her zamankinden farklıymış, oğlan kızdan sonsuza kadar ayrılacak gibiymiş.. Aşktan korkuyor, kimseye güvenmiyor hep kaçıyor kaçıyormuş...
Kız aylarca süren aşkının kuvveti ve o cesaretle ölecek kadar sevdiğini anlatmak istemiş.
Oğlan kıza aşıkmış kız oğlana fakat oğlan bir ilişkiyi yürütebilecek cesareti kendinde görmez iken kız nasıl olurda kendini, ömrünü, sağlığını bile düşünmeden hiç uyumadan onu beklerdi.. Kız bu duruma kendisi bile şaşırırken, uykusuz kaldığı, uyuması gerektiği halde sevdiği adamla konuşmak için feda ettiği gözlerinden oğlanın haberi bile yoktu oysa ki...
Zaman geçmiş.. Kız ile oğlan ayrılıp barışa barışa 8 ay geçivermiş aradan.. Kızın zaman için de görme seviyesi azalmış.. Zaten bir gözü görmeyen kız diğer gözünü de kaybetmek üzeredir. Sevdiği adamın bir kere bile elini tutmamış bir kere olsun ona sarılmamışken her gece ağlar yalvarır Allah’a 1 dakikalıkta olsa sevdiği adama kavuşmak istermiş... Lakin oğlan koca bir 8 ay’dan sonra kızdan kesin olarak ayrılmaya karar vermiş. Kız kanser olmaya başlamıştır bu defa da, henüz yeni yeni.. Ve içinde ukte kalan bu duyguyu, bu kavuşmayı gerçekleştirmeden ölmek istememekte, her gece rüyasına giren onu son defa ve sonsuza kadar terk eden sevdiğine şiirler yazmaya devam etmektedir.
Kız terk edilen, oğlan terk eden. Ve elde kalan koca bir Ayrılık...
Ardından 105 gün geçmiş kız hala terk eden sevgilisinin geri dönmesini bekler. Dönse o kadar hazırmış ki affetmeye, oğlanın ayrılırken kızı kendinden soğutmak için ettiği gereksiz hakaretleri bile unutacak derecededir sevgisi. Bunu ne oğlan anlar ne geri döner. Zaman böyle geçer gider...
Gider gider.... Kızın bir an umudu kesilse de az da olsa biraz umutlanmıştır yine sevdiği adam rüyasına gire gire. Oğlan bir kapalı kutudur çoğu şeyini anlatmayan. Kız ise bir melek oğlan için ölümü bile göze alan. Kız yavaş yavaş erir, oğlan ise halen sessizdir. Artık ne sesini duyar ne selamını alır kızın. Ümitsiz, bazen yarı ümitli bekleyen yün prenses tedavi dahi olmamakta, inatla keten prensi beklemekte, resmen bir inatçı keçi gibi aşkının sevdasının üstüne gitmektedir.
Ve öyle bir gün gelir ki yün prenses daha da hastalanır, hayattan iyice ümidi kesilmiş, bir çare, masumane, keten prense hasta haliyle bile şiirler yazarken gözünden bir damla kanla karışık bir yaş gelir. Yün prenses anlar ki son durakta. Ölüm onu bekliyor, keten prens ise hala geri dönmüyordu. Dönmüyordu; Çünkü o da ölmek üzereydi. Yıkılası gururundan, kendine ettiği üzüntüden günde iki paket içtiği sigara onu akciğer kanseri yapmıştı. Ama gururundan bunu prensesine söylemiyordu. Bir erkek olarak zayıf görünmek istemiyordu. Ben hastayım demedi. Demedi prensesini de mahvetti.
Gurur yapmasa söylese belki iki aşık kavuştuğu zaman şifa bulacaktı ikisi de. Evlenip çoluk çocuğa karışacaklardı. Ve bir gururun kocaman bir Aşk’ı nasıl bitirdiği görünüyordu ufuktan.
Bir sabah güneşin doğmasına yakın yün prenses gülümser gökyüzüne, keten prensini görmüştür çünkü bulutların arasında. Ve henüz tam sabah olmamış, halen parıldayan yıldızların arasında. Elini uzatır yün prenses yukarı doğru, güneş doğar. Ve yün prenses son nefesini verir.
Öle öle seven yün prenses seve seve ölür. Keten prensi de onu severdi de aslında fakat cesaret edemezdi işte ne aşkını söylemeye ne yaşamaya ne de yaşatmaya gururundan ve bu gururunun, üzüntünün sebep olduğu hastalıktan. Artık kavuşmuştur fani Dünya’da kısmet olmayan keten prensine göklerde. Cennettedir keten prens ve yün prenses. İki sevdalı artık kavuşmuştur.
Ve kocaman bir Aşk sonsuz Dünya’da devam ederken bu Aşk hikayesi de böylece sona ermiştir. O yüzden bulutların maviliğinde gizlidir Aşk...
Yıldızların ışığında saklıdır aşk. Ve bu hikayeyi okuyan tüm aşıklar..
Hoşça kalın... AŞK’la kalın...
MUTLU SON!
Ayşe Erdoğan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.