- 719 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hangi Mustafa Kemal Atatürk
Hangi Mustafa Kemal Atatürk
Geçen senelerde elime ince bir kitap geçti, saman kağıdı idi, siyah mürekkep kalem ile yazılmıştı köşeleri hafif hafif yırtılmıştı, üzerinde tarih yazmıyordu, üzerinde kimin yazdığı da yazmıyordu , isim ve tarih yazan yer yırtılmış olmalıydı. Yazılma tarihini, içinde yazılanlara baktığımda -kelimeler şimdi kullandığımız kelimelerden farklı ama yinede anlayabiliyordum- tarih yaklaşık olarak ortaya çıkıyordu, Kitabın başında bu yıl Adolf Hitler öldü deniyordu, yani 1945 Mayısından sonraki bir tarih idi.
-İçeriği genel olarak "Tarihi yazanlar ve tarihi okuyanlar tarafından nasıl kendi inançlarına/görmek duymak istediklerine göre yazdıkları, tarihi şahsiyetlerin söylediklerini gerçekten anlamak yerine istedikleri tarafları nasıl aldıklarını, tarihi olayları nasıl kendi hayal dünyalarını/inçlarını/çıkarlarını gerçekleştirmek için kullandıklarını ortaya koymaya çalışmış"
-Kitabın bir kısmından alıntı yapayım -alıntı yaparken günümüz Türkçesine çevireceğim kelimeleri-
... Öyle ki insan doğru peşinde de değildir, bir şekilde bir yere ait olmak ister, kendini anlatmak ve anlaşılmak ister, insan yalnız kalmamak için çabalar çoğunlukla. Toplumun doğru dediği şeylere doğru demeye yatkındır insan. Değerleri de sabit değildir öyle pek. Değerlerini güçlünün değerleri ile yer değiştirmeye yatkındır, güçlü olmak ister insan, ünlü olmak ister, çok kişi tarafından bilinmek ister. Çok kişi tarafından bilinmek demek, çok anlaşılıyorum demek anlamına da geliyor. Öyle ki insan çok da tarafsız değildir, eşitlikçi değildir. İnsan bir yerde uyumsuzluk/terslik hissetse bile o topluma uyum sağlamak adına bazı şeyleri görmemezlikten, duymamazlıktan, aldırmamazlıktan gelerek akla uydurmaları yaparak uyum sağlar. Bunu yapar, çünkü yalnızlığın verdiği sıkıntıyla karşılaşmak istemez. Bulunduğu çevreye uyum sağladığında kendini güvende hisseder bir nevi, uyum sağlamadığında çevresindekiler onu tam kabul etmezler içlerine, ayrımcılığa maruz kalır. İnsan öyle bağımsızlık peşinde falanda değildir ...
-İnsanı böyle tanımlıyor kitap ve şöyle devam ediyor,
... Mesela Hz Muhammedin döneminde Kuran’a yazılanlar bir tane, ama bakın şimdi her okuyan neredeyse farklı algılıyor ve bir çok fırkalara ayrılmışlar, kaç tane Kuran var diyesi geliyor insanın, Kaç tane Muhammed var. Birde herkes ben haklıyım diyor, bir birlerine kendi doğrularını kabul ettirmek için savaşıyorlar. Şekilcilikte yarışıyorlar, adeta kim daha şekilci -kendilerince kutsal atfettikleri yerleri gezme görmede...) olursa o daha çok inançlı gibi bir şeye getiriyorlar. Herkes daha önce atalarından getirdikleri inançlara, örflere göre okuduğu bilgiyi yorumluyor ve önemli bir nokta ise yukarıda insanın özelliklerini ve davranışlarını göz önüne aldığımızda bu farklı görünüşlerin nedenini anlayabiliriz...
-Ve kitap sonunda bir konuyu, bir şahsiyeti bir olayı olduğu gibi/göründüğü gibi değerlendirmek istiyorsak neler yapmamız gerektiğini sıralıyor.
Ün ve makam peşinde olmayacaksın, üretken ve gerçekler sizi rahatsız etse bile gerçeğe saygılı olacaksınız.
Bencilliğiniz ve gururunuz yüzünden hep haklı çıkma peşinde olmayacaksınız. Doğrularınızın değişebilir olduğunu ve hata yapabilirliğinizi kabul edeceksiniz.
Katılaşmış bir şekilde bir fikre bağlanmayacaksınız. Başka fikirleri dinlemesini ve eleştirilen yaklaşmasını bileceksiniz.
Bir Mezhebe bağlı olmayacaksınız. Veya bir ideolojiye bağımlı olmayacaksınız, karşınızdaki insanlara açık ortamlarda varsa mezhebinizi ve ideolojinizin sorgulanmasına izin vereceksiniz.
Bilgi kaynaklarına birinci elden edinmemeleri -nakli veya rivayet şeklinde sözlü anlatımlardan beslenmeleri- Bilgiyi kaynağından almaya çalışın, bilgiyi vermek isteyenin kelimelere nasıl anlamlar yüklediğine bakılmalı. Yorum ve bilgi karıştırılmamalı.
Zaman kısıtlılığından dolayı eksik bilgi ile karar verilmemeli. Bu konu hakkında daha bilmediklerim neler diye kendine sormalı, hangi bilim dalları bu hakkında fikir yürütmüş diye düşünmeliyiz.
Arzularımıza ve beklentilerimize göre olaya yaklaşmamalıyız.
-Kitaptan alıntılarım bu kadar.
Bu yazıyı paylaşmama neden olan gelişme, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın 10 Kasımda Mustafa Kemal Atatürk hakkında söylemiş olduğu sözleri idi, kaç tane Mustafa Kemal Atatürk var demesi idi. Erdoğan’da Atatürkün bazı yönlerini alıyor bazılarını almıyor, Kendi inançları doğrultusunda, çıkarları doğrultusunda, daha önceki inançları doğrultusunda bilgileri alıyor. Benim yukarıda yaptığım alıntıda olaylar ve kişiler nasıl tarafsız bir şekilde değerlendirilir hakkında iyi bilgiler sunuyor. Kendi mezhebinide bu dedikleri çercevesinde düşünmesini tavsiye ederim.
Duran Aydoğmuş.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.