- 469 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Sıkma Börek
SIKMA BÖREK
Güz geldi. Kışlık ekmek yapılıyor. Oğulcuklu hanımlarda bir telaş,bir koşturmaca. Bir an önce kışlık ekmek kaygısından kurtulmaktır maksat. Üç yufka açıcı, bir evirici(pişirici) günde iki torba unu ekmeğe dönüştürüyor. Ekmek ki her biri kağıt inceliğinde. Kar beyazı. Birinci undan yapılanı bir hayli sert. Diş kesmiyor. Ağızda sakız gibi çiğne babam çiğne. Bu un baklavalık,böreklik... Ha, bir de mantılık. Bu un ekmeğe gelmez birader. Sonra demedi demeyin.
Ekmeği ille ikinci undan yapacaksın. Asıl ekmeklik un ikinci un. Bu una biraz da kepek katarsan değme keyfine. Hele bir de peynir suyuyla yoğurmuşsan gel keyfim gel. Ekmek pamuklar gibi olur. Lezzeti tadı damaklarda kalır. Cana şifadır.
Üç yufka açıcı, bir evirici dedik. Bir de yoğurucu. Hamur yoğuranı ve bezi alan beziciyi unuttuk. Bu durumda en az beş kişiden oluşuyor ekmekçi ekibi. Hamurcu daha güneş doğmadan hamuru yoğurup beziliyor. Bu arada gün öncesinden kuruluktu,saçmaydı tedariklenmiştir. Tandır tava temizlenmiştir. Gün doğumuyla ekip işe başlar. Yufkacılar ekmek tahtasını ve oklavasını beraberinde getirir. Hummalı bir çalışma kuşluk vaktine dek sürer. Kuşlukta börek,kahvaltı molası verilir.
Yımırta (yumurta) böreği en başta. Kumpür (patates) böreği, ot böreği, peynir böreği...Börek ki her biri bir karın doyurur. Şeker böreği,yağlama isteğe bağlıdır. Şükür var. Konu komşu gelir. Börekler yapılır ikramlık. Geçmişler hayırla yad edilir. Hane sahibinin ocaktan geçenlerine rahmet dilenir.
Öğleyin mükellef bir sofra. Etlisi,sütlüsü. Sarma dolma...Akşam son fasıl yine böreğe ayrılmıştır.
E...Olacak o kadar. Kar yağdığı gün tozar. Her gün kışlık ekmeği yapılmıyor ya. Kimseler alnını kırıştırmaz. Ev sahibi o gün her gönülü almaya çalışır.
Eskiden böyle miydi? Ne gezer be canım...Yokluk,yoksulluk yılları. Yımırta böreği, peynir böreği herkese kısmet olmazdı. Bol bol yağlama yapılırdı. Yağlama dediğim ufak beziden yapılmış el ayası genişliğinde bir minik bazlama. Bu bazlamanın üstüne sana yağı sürülür. Al sana yağlama. Yağlama... Bulamazsan ağlama.
Anamla Hikmet yenge kışlık ekmeği yapacak. Kepenek Anşe (Ayşe)’yi evirici aldılar. Gün öncesi Kepenek Anşe’yle konuştu anam:
“Anşe bacı. Yarin biz ekmek idecaak. Evirin mi?”
“Olur Hacca, eviriyim.”
Ekip erkenden işe başladı. Kepenek Anşe yaşlı. Anamla Hikmet yenge ekmek açıyor. Hikmet yenge daha gelin. Anam pek acele edip eviriciyi sıkıştırmıyor. Ama Hikmet yenge ha ha da ekmeği açıp oklavayı uzatıyor Kepenek Anşe’ye. Kepenek Anşe’nin ağzında diş yok. Kuşluk vakti yağlama yapıyorlar. Yufkaya dürüyor yağlamayı Anşe bacı. Ağzında geveleyip duruyor. Kısa bir molanın ardından başlıyorlar ekmeğe. Bir anam,bir Hikmet abla. Kepenek Anşe’nin gözleri sulanmış. Bir yandan peş peşe gelen yufkaları pişirmeye çalışıyor. Bir yandan ağzında büyüyen lokmasını yutmaya...
Ağzını açıp da bir şey söylemiyor Kepenek Anşe. Bir yağlamayı yiyemiyor ağız tadıyla. Hikmet yenge anlatır,anlatır gülerdi:
“Kepenek Anşe bi yağlamsını yiyemedi. Nöorek o da oyalanmasaydı.”derdi.
YORUMLAR
Mustafa Topaloğlu
Ne güzel anlatmışsınız, Mustafa Bey. Bizim köyümüzde de (otuz-kırk yıldır kasabadır aslında kendisi ya, bakmayın, o hâlâ bizim "köy"ümüzdür) aşağı yukarı aynı şekilde yapılır kış ekmekleri. Rahmetli annem de geleni- geçeni ağırlamadan göndermezdi. Hoş, evimiz köyün işlek bir yoluna bakardı ve tandır damı, kısa duvarının biri komple açık bir yapıydı. Ne zaman yufka, börek- çörek yapsa geleni geçeni buyur ederdi.
Bizde de yumurtalı, peynirli börekler yapılır, turşu, pekmez ve ille de çemen olurdu kış ekmeklerinde. Bazıları ise önce birlikte dökerler, teştlere yerleştirip un serperlerdi aralarına. Bir de ara hizmetine bakan olurdu; su verir, çay demler, yapılan yufkaları serinletip "direk" olarak yerine dizerdi.
"Geçmiş zaman olur ki, hayâli cihan değer" diyen şaire bir kez daha hak vererek, elinize sağlık diyorum. Güzel anlatımınızla geçmişe götürdünüz. Teşekkürler.
Selâm ile.