- 620 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
S'ye Mektuplar 1
S’’YE MEKTUPLAR
---1---
Bugün gün boyu düşündüm. Seni sığdırmaya çalıştığım adın hiçbir yerinde çiçekler açmıyor. Öfkemi papatyalardan ya da benzer başka çiçeklerden çıkarabilirdim. Seviyor ya da sevmiyor oynayacak, yaprakları hislerimize alet edecek yaşı çoktan geçtik belki.
Ve belki ben seni sevmek için tam bugün, bu saat, bu saniye güneşin doğuşunu bekledim.
Gözlerim ağaran günde. Bütün yazı kızıla boyamış bir güneş var, o güneş henüz kendini tam olarak var edemedi. Kuşları gökyüzüne yakıştırmıyorum bugün, benimle birlikte bütün gece uyumadılar ve kanatlarının sesi beni m gökyüzüme, yüreğime duyulmalı diyorum. Öyle çok hayal kuruyorum ki, safça arzu edilen bir rüyayı anlatır gibi, anlatırsam kaybolacak biliyorum, korkuyorum.
İnsanları sevebileceğine dair inançları olmayan insanlar vardır. Öyle ki, insanları sevmedikleri gibi kendilerini de sevemezler. O insanlar aynalardan korkarlar, birer insan olduklarını çoktan unutmuşlardır çünkü. Unutmak istedikleri her şey gibi…
Eskimiş, eksiltilmiş, hor kullanılmış duyguları hiçe saymanın, o duyguların var olmadığına inanmanın daha onurlu olduğuna ikna olduktan sonra, yaşamayı terk etmişlerdir.
Bu tip insanlar için, birçok hikâyeyi, kendisini yolun doğrusuna sokacak bir sevda sonlandırır. O insanlar geçmişi unutmasalar da, kalplerini akıtabilecekleri tek bir insanı kendi dünyalarının merkezine yerleştirip severler. Çok severler.
Bir-az insan içinse geçerli değildir bu. Ne sevda onlara yaklaşır, ne onlar sevdaya kucak açarlar.
Bunları anlatıyorum çünkü ben hep o “bir-az” insan kalabalığının içinde olduğuma inanmışımdır. Hayatımı aşkın varlığından habersiz geçireceğimi düşünmüşümdür hep. Bugün böyle düşündüğüm günlerden değil elbette…
Günlerdir sabahın ilk ışıklarına kadar ayakta kalıyorum. O ilk ışıkları, karanlığın o kayboluşlarını izliyor, düşünüyor, dalıyor, uyanık halde rüya görüyorum.
Ama daha çok düşünüyorum.
İki göğsümün tam ortasında bir hareketlilik var. Buna inanmam zor.
Ben…
Donuk, soğuk, ısınamamış, hayata tutunmayı uyanık kalmakla bir tutan ben…
Ve sen!
Kendi varlığına sahip olamamış bir kalbi, hikâyesini umursamadan sevmeye hazır…
Sevilmeyi bekleyen!
Sen…
Nerden geldin sen!
ASENA GÜLSÜM GÜNEŞ