- 1420 Okunma
- 6 Yorum
- 5 Beğeni
ATATÜRK VE BABANNEM;
Rahmetli babannem ve dedem Selanik muhaciridir. Osmanlı bozulduğunda dedem çocukken cumhuriyetten önce gelmişler. Anne tarafım Bulgaristan Şumnu göçmeni. Cumhuriyet döneminde 50li yılllarda rahmetli annem genç kızmış geldiğinde. Aslında Bulgaristan’a Osmanlının son döneminde Osmaniye yöresinden gönderilen bir aşiretmişler ve orada 2 nesil kadar (yaklaşık 80 yıl) kalıp tekrar Anadolu’ya göç etmişler. Ben Bergama doğumluyum. Öğretmen lisesi okudum. Çok fakir bir ailenin öksüz kızı olarak tütün tarlalarında 7 yaşımdan itibaren hayatımı kazanarak büyüdüm, okudum ve elhamdülillah hiç birinden şikayet veya nadimliğim yok. Gaz lambasında en güzel ödevlerimi hazırladım
hiç bir zaman çalışma masam olmadı.Yere kapaklanarak elle yazdım yazılarımı. Bazen de bizim sofra dediğimiz tahta tabla üzerinde çalıştım.
Çocukluğumdan beri On Kasım’lar hep beni gerer. Okul bahçesinde yas şiiri okurken bayılan çocuk yaşta arkadaşlarımı hala unutamam. Hep korolarda yer aldım. Bir çok marş bilirim. Ve büyüdükçe o gözyaşları döktüğümüz Ata’mız için öyle şeyler duymaya
başladım ki zamanla.. Gerçekten bir milletin psikolojisiyle oynuyorlar. Oysa benim en çok sevdiğim marş ’Atam sen rahat uyu, bekçisiyiz cumhuruyetin!’ marşıydı. Halen öyle.
Neden Atatürk’ ü mezarında rahat uyumaya bırakmıyoruz anlamış değilim. O’nun adına zulüm, O’nu karalama...Her iki taraf ta lastiği gerip duruyor. Kimsenin eline bir şey geçtiği yok. Yazıma neden babannemi kattım. Babannecim bana 7 yaşımdan itibaren annelik yapmış tam Osmanlı bir kadındı. Kendisi siyah mantosunu hiç çıkarmayan dini bütün takva ehli muhterem bir kadındı. Neden bilmem, asla Atatürk’e laf söyletmezdi, gölge bile ettirmezdi. Bir gün sanırım lisedeyken duyduğum bir fikri ona söyledim. Atatürk dinimizi örtünmeyi yasaklamış dedim. Hayır dedi, o sadece peçeyi yasakladı. Çünkü O’na çarşaf giyip peçe takmış bir erkek suikast yapmak istemiş. Bu sebeple yasaklamış deyip O’nu savunurdu. Evimize alkolün a’sı bile girmezdi ama Atatürk’ün içmesine ses çıkarmaz yorum yapmazdı. Halk partili değildi,Atatürk’ü halk partisine ait görmezdi.Değişik bir kadındı vesselam.
Çünkü babannemin yaşadıkları vardı. Ve Atatürk O’nun gözünde gerçek bir kahramandı!
Bulgar zulmünden canlarını büyük bir serencam ile Edirne’den bu tarafa geçerek kurtarmışlardı. Çocukluğumda tütün dizerken Bulgar’ların babasını nasıl dövdüğünü, en iyi geçindikleri komşularının nasıl birden azılı bir düşmana döndüğünü ağlayarak masal gibi anlatırdı. Çok varlıklıyken sadece bir öküz arabasıyla günlerce dere içlerinden yol alıp, abisi ve annesi ve küçük kardeşleri ile sınıra varış hikayesini korkuyla dinlerdim. Hatta onun için düşman demek Bulgar demekti! Babacığı önce onları yollamış, kendisi sonradan yola çıkmış. Bir yandan babasının sağ salim onlara yetişme umudu diğer yandan sınırdan bir an önce geçme heyecanı. Derken annesi yemin etmiş.’Allah’ım sınırdan bir geçelim ilk gördüğüm Türk askerini öpecem demiş!’ Evet, adamış kadıncağız can acısıyla. Ve gerçekten geçmişler sınırı ve sanırım trene Anadolu’ya doğru bindirileceklermiş. Annesi kıvrım kıvrım kıvranmaya başlamış. Nasıl gidip bir askeri öpsün şimdi? Asker ne der en önemlisi şeriat ne der? Ama yemini de var. Delikanlı oğlunu yollayarak bir askerin şapkasını istetmiş! Ağlayarak o şapkayı öpüp-koklayıp yeminini yerine getirmiş!
Atıp-tutması kolay Atatürk hakkında. Çünkü siz hürriyetin şapkasına bilemuhtaçlığın ne demek olduğunu yaşamadınız, bilmezsiniz! Geçmişi yargılamak sorgulamakla meşgulüz! Sanki Osmanlı’nın hiç hatası olmadı. Sanki Osmanlı’yı Atatürk bitirmiş gibi triplere giriyorsunuz! Lisede bir tarih öğretmenim Atatürk’ün Samsun’ çıkış zeminini yine Osmanlı idaresinin sağladığını, biz yapamıyoruz sen git yap diye yolladığını bile söylemişti bir zamanlar. İnsan neredeyse doğrusunu Allah bilir demekten başka söz bulamıyor..
Gelelim şu açıklık meselesi ve Osmanlı Torunu olma meselesine! Geçen gün bir internet sayfasında Osmanlı hanedanının öyle modern Frenk hayranı kostümlerle pozlarına rastladım ki inanamadım. Yahu benim hayalimdeki Osmanlı hanedanı bildiğimiz otantik kostümlerle yer alır. Meğerse onlar Atatürk’ün kılık kıyafet devriminden çok evvel zaten yapmışlar bu devrimi!. Neye feryat ediyoruz biz? Araştırın bakın. O kadınların tesettürle alakası yok. Şapkalar tüller.. Devrine göre çok uç noktada giyimler! Biz de sanıyoruz ki Atatürk, onlar(hanedan) bu değişime izin vermediği için karşı gelip ordu kurdu vs...
Bu gün bir kez daha ’Atam sen rahat uyu’ marşını en içten duygularla söyleyesim var. O bir vatanperverdi; doğru yanlış ne yaptıysa vatanı- milleti için yaptı! Belki bazı şeyleri yapmaya mecbur edildi ki böyle iddialar da var telaffuz edilen. Ben bu meyanda ’Osmanlı Torunu! imajını benliğime katmadan önce iyi düşünmek istiyorum. Hangi Osmanlı’nın torunuyum ben? Haddimi aşıp büyük laflar etmek istemem. Geçmişe dönüp tarihin bir yerinden yeniden kök salıp başlamak gerekiyorsa ben Atatürk’ten 10-20 yıl öncesine sarılmayı reddediyorum! Bu sökük oradan başlanırsa yine dikiş tutmaz!
Ben ’ERTUĞRUL’UN OCAĞINDA YENİDEN UYANMAK’ istiyorum! Rahmetli dedemin
medresede okudukları milli marşmış bu: Ertuğrul’un ocağında uyandım,Şehitlerin kanlarıyla boyandım... Evet. yeniden başlayacağımız nokta Şeyh Edebali ve edepli kızı, Ertuğrul Gazi, Osman Gazi...ve onların misyonu, onların vizyonu..
Allahım ne mubarek insanmışlar. Şu Anadolu’ya irşad için gönderilen orta Asya erenlerine de öylesine hayranım ki.. şimdi onların yaptığı işi kapı kapı gezen ve Ahir zaman, barış, tek din, Hz. İsa Mehdi...diyerek Müslüman daha doğrusu iman çalmaya uğraşan Yahova şahitleri yapıyor! geçen gün ofisime kapıma bile geldiler! Biz yiyelim daha birbirimizi partiyle- fırkayla!..
Atatürk’e ve tüm şehitlerimize Allah rahmet eylesin. Dün dündür bu gün yeni şeyler söylemek lazım! demişler ya hani...Var mı içinizde uyuduğu uykudan ’Ertuğrul’un Ocağında Uyanmaya’ gelen dava arkadaşı? Gelin canlar bir olalım...
Sürç-ü lisan ettiysem affola. Selam ve sevgilerimi sunuyorum güzel gönüllerinize.
Dr.Ayşe İzci Coşkuner, Gazi Ün. emk. öğrt. üys. (Bulem hatun), Antalya, 10/11/2014
YORUMLAR
Yani yalan bir dünya da gerçekleri yaşıyoruz şekliyle biliyoruz ve inanıyoruz.
Yalan bir dünyada, gerçekler üzerinden Osmanlı -Türkiye ve 1923 M.D.Devrimi- Atatürk ile hesaplaşma...
Dünyevi ve Uhrevi konum-durum eksantrizmini görmüyor gibi...
İlerici müslümanlık ve ilerici millicilik gibi bir geniş bölüme ve polemiğe açılıyor.
Mübadilliik müminiyeti ve Türkofonluk sorunu da var.
Esenlikle...
Göktürkmen tarafından 11/29/2015 6:44:44 PM zamanında düzenlenmiştir.
Merhaba, Öncelikle yazınızı tebrik ediyorum. İnsanın düşünce ve duygularını aktarması, konuşması ve karşılıklı birbirini dinlemesi lazım. Bu konuda (Atatürk) olduğu gibi bir çok konuda önyargılar var. Yeniyi yerleştirmek için eskinin kötülendiği ve kavram ve kurumlarıyla alfabesi dahil herşeyi tarihin çöplüğüne atılmak istendiği de ortada. Bir de milleti yok sayarak sadece tek adamı adeta kutsamak dindar kesimde tepki toplamış. En çok da CHP'nin yanlışları Atatürk'e yükleniyor. Selam ve saygılarımla..