YOL AYRIMI..
Bir yol ayrımına gelir bazen insan..
İki yol ağzı olan bir yoldur bu, ya sağa dönecek yürüyecektir o yolu,
Yada sola dönecek kucaklayacaktır bir şeyleri.. Ama genelde yol ayrımları korkutur insanı.. Rutinliğe alışmıştır çünkü, Alışkanlıklara alışmıştır..
Korktuğu şeyler kocaman kocaman duvarlar örer önüne, aşmak ister geçmek o duvarları, yada o kadar sportmen hissetmez kendini.. Kalır duvarın dibinde..
Karar vermek beklide insanın en zor kararıdır..
İkilemlerde kalmak ve gerçekten kendi için doğru olanı seçmek en zor karardır.. Çünkü bilir ki o yol ayrımında hangi tarafa dönerse kendi geleceğini etkileceyecek ve kararlarının getirdiği şeylerle mücadele edecektir…Peki bunu yapabilecek kadar cesareti yüklenebilirmi yüreği insanın..
Gözünü karartabilirmi mücadele için.. İşte bu önemlidir yol ayrımlarında..!
Mücadeleyi çok fazla bilmeyen biri için.. Başkalaşıma uğramak zordur.. Başka bir giysi gibidir mücadele o insan için.. Hele ki hayatı boyunca bir şeyler için çok fazla çabalamadıysa, mücadeleyi sadece okuduklarında yada sözlük veya kelime anlamını bilerek tanıyorsa…
Yada kendince tanıştıysa mücadeleyle ve eğer böyle bir yol ayrımında.. Bu gibi bir kelimenin içinde barındırdıkları hiçte sandığı gibi ufak tefek gelmiyorsa kendine… Zordur kaldığı ikilemlerden sıyrılması insanın…
Bu mücadeleye girdiği veya yol ayrımına geldiği yerin değip değmediği ile ilgili değildir aslında.. Bu insanın kendisiyle ilgilidir… Bunu başarıp, başaramayacağı ile bunu hak edip hak etmediği ile, buna kendini değer görüp görmediği ile ilgilidir… Kendini küçümsemek yada aşağı görmekten gelmez bu, yol ayrımının zor olduğunu bilmesinden ileri gelir..
Oysa bilir ki sola dönse bir sürü şeyi kucaklayacaktır.. Bir sürü şeyi omuzlanacaktır, ki beklide yüklendiklerinden mutlulukta duyacaktır..
Ama mutluluğu bilmeyen insan için adım atmak hep zordur.. İnsan sürekli bir yalnızlık, hüzün, bitmişlik, yokluk taşıdıkça göğsünde bunların ağırlığına çokça alışır.. Başka duygu bilmez..Hoş başka bir güneş ışını değerse gönlüne.. Karanlıkta ışıklara yakalanmış tıpkı bir tavşan gibi şaşa kalır büyük bir afallamayla..
İşte bu sebeple mutluluğuda bilmez tüm bu saydıklarımı yüklenmiş olan insan.. Mutluluğun adını bilmesine rağmen getirisinden korkar, yüklerinden korkar, kendini bırakmaktan, denize bırakılan sandallar gibi içine kayıp gitmekten korkar…
Kafasında sözler biriktirir.. Emin olduğu sözler.. Ama yüreği izin vermez buna, çünkü yürek denilen şey insanoğlunun en kırılgan en zayıf organıdır.. Hele ki türlü kalp krizleri yaşamış ve çokça acının ağırlığını biliyorsa yürek.. Asla akılla birlikte hareket etmez..
İşte insan bir şekilde yol ayrımına gelir.. Şaşaladığı, bocaladığı bir ayrımdır bu, neyin doğru neyin yanlış olduğunu idrak edemediği bir yol ayrımıdır bu…
Anlayacağınız arafta kalmak gibidir insanın yol ayrımı.. Yada seçimleriyle küçük bir çamura şekil vermek gibidir.. Önünüze konmuş bir çamura ne şekli vermesem diye düşünür durursunuz mutlaka.. Yada boş bir kağıda, hangi rengi kullanıpta ne resmi yapsam gibidir ayrımlar..
İnsan olmanın zarureti, insanca kalmanın zorluğu, ki buna kendiniz dışında incitilmeyecek değerler olduğunuda bilmek daha da zorlaştırır insanlığınızı…
Bazen su gibi yağmur gibi olmayı ister insan, kendi tarafından olmasın seçimler ister.. Tıpkı su gibi yolu çizilmiş bir yolda akıp gitmeyi ister.. Ona sorulmasın, ona söylenmesin ve o kendini bıraksın ister.. Çünkü seçenekler hep zordur.. Okulda girdiğimiz test sınavları gibi şık işaretleyip ilk şıkmı son şıkmı gibi bir bocalama zorlar insanı… Emin olamadığı cevaplar atmasyon cevaplarla dolar test anahtarları insanın..
A şıkkı, B şıkkı,C şıkkı, D şıkkı hangi şık sizi hangi yola götürür bilinmez.. Ama hayat zor olduğu kadar komiktirde deneme yanılma yöntemiyle yaşanır durur.. Her işaretini koyduğunuz bir cevap karalamasıyla değişir… Bu insan için iyide olabilir ki sınavı geçer iyi not alabilir..
Yada yanlış olanı işaretleyip.. O dersten kalabilir…!
Her ikisinde de karar insanın kendisinindir.. İşte bu karara varmakta zorlanır insanın içindeki ikilem..
Sağ omzunda olan iyi meleğimi dinlemeli, yoksa sol omuzdaki kötü meleği mi dinlemeli gibi bir durum bu.. Ama bilir ki insan ikiside melektir…
Öyle ya melekler ne derece kötü kararlar verdirebilir ki kendisine..
İşin özü öyle değildir maalesef…
Yol ayrımları..
Bu ayrımlarda öyle kişilere denk gelebilir ki insan.. Öyle hayatlara rastlar ki bilmeden, Öyle canlar sokabilir ki yaşamına kendisi bazen farkında olup, bazen farkında dahi olmadan..
Kimi rast gelinen kişiler inançlarını, güvenini güzel ve cana yakın ne kadar hissi varsa sömürür istila ederek ele geçirir ve sonrada tüketir bırakır bir kenarda insanın..
Kimi de öyle renkler getirir ki yanında, daha önce görmediği, iyi hissettiren.. Güneş gibi ışıltan renkler, yeşil baktıran, deniz maviliği taşıtan, huzur veren, memnun hissettiren bir sürü duyguyu adını bilsin bilmesin his olarak kendine yeni şeyler ekleyendir bu kişiler…
Ama dedim ya..
İnsan rutinlik ve bildimliklere öyle alışmıştır ki, bilmediklerinden korkar, çekinir..
Ve bir yol ayrımına gelince iç güdüsel durur o ayrımın başında.. Bocalar kalır tavşan şaşkınlığıyla…
Biz insanlar için asıl önemli olan verilen nice savaşlardan, zaferlere çıkan yol ayrımlarına denk gelebilmektir ve doğru yolda ilerlemektir …Hayat sürprizler doludur oysa.. Yaşamda neler olacağını bilemeden ilerlenir hayatta.. Attığı adımlarda sadece emin olduğunu sanır ama doğruluğunu bilemez kişi..
Yani kısacası yol ayrımına gelince doğru sanıp yöneldiği o yolda, aslında kaç yön var onu bilemez insan…
Yol ayrımına gelindiğinde.. Doğru yolları seçmek dileği ile…
10/11/2014
YORUMLAR
Evet bir yol seçeriz, beden seçtiğimiz yolda gider ama bir şeyler seçmediğimiz, seçemediğimiz diğer yolda kalır:-))
Bilinmezlik nasıl da korkutur gözünü insanın.
Ya yol ayrımı...Bazen mücadele vermek kafi olamamakta. Teslimiyet işin içine girdi mi ardından kabullenme ve derin bir sızı baki kalan.
Farklı mecralara sürüklendim okurken yazınızı. Hoş bir anlatımla insana dair gerçekler bir bir dile gelmiş. Kutlarım can-ı gönülden.
Derim ki: Yine de yine de bildiğinden vazgeçmemeli en azından kendimize olan inancımızı kaybetmemek adına...
Sevgiler, saygılar...