- 388 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
10 KASIMDA ALMAN PROFESÖR
Kasım kelimesi taksim kelimesinden türemiş bir kelime olup eski takvim anlayışında yılı ikiye ayıran ve hızır (hıdırillez) günlerine kadar devam eden 6 ay süren soğuk günlerin başlangıcıdır.
Kasım ayı oldum olası kasvetli bir aydır benim için. Atatürkümüzün kasım ayında ölmüş olmasıdır belki de benim için kasım ayını kasvetli yapan.
10 Kasım 1938 günü Türk Halkının boynu bükük yetim kalışının başlangıç günüdür. Her geçen gün bizim Kutupyıldızımız olan Atamızın yokluğunu hisseder hale geldik.
Hayatta bilimsel düşünceyi, insan aklını öne alan söylemiyle ve eylemiyle sonsuza akıp giden zamanda bizlere ufuk açan, yön gösteren aksiyoner ve son derece mümtaz bir şahsiyet olarak yeri doldurulamaz başbuğ idi.
Yabancıları dahi etkisi altına almayı başarabilmiş mıknatıs kişiliği ile insanlık adından daima olumlu mesajlar çıkartacaktır.
Öyle ki;
10 Kasım 1938 Perşembe günü Atamızın hakka yürüdüğü haberi İstanbul Hukuk Fakültesinde duyulduğu zaman bütün öğrencileri derin bir üzüntüye gark olmuş, ders dinleyemeyecek halde gören bir Alman Profesör dekana telefon ederek:
-Millet olarak sizin, insanlık olarak hepimizin başı sağolsun efendim. Gazi Hazretlerinin ölümü öğrencileri derinden yaraladı, öğrenciler ders yapacak durumda değil. Ne yapayım. Bir türlü karar veremedim der.
Telefonun öbür ucundaki dekan bitkin bir ses tonuyla:
-Sayın profesör ülkenizde büyük bir adam öldüğünde ne yaparsanız burada da onu yapın der.
Alman profesör derin bir iç geçirdikten sonra:
-İyi de sayın dekanım, Almanya tarihinde ne bu denli büyük bir adam oldu, ne de bu denli büyük bir adam öldü der.
O dünyada iken yetim bir çocuk olarak büyümesine rağmen her türlü olumsuz koşulları bertaraf ederek ülkesini kurtarmasını bildiği gibi, ruz-i mahşer’de de kendisini kurtarmış olarak GÜRÜHÜ NACİ içindeki yerini alarak, Peygamberin sevimli ümmeti, Allahın sevgili kulu sıfatıyla şefaate nail olanlar arasında Cemalullah ile müşerref olacaktır inşaAllah.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.