- 1167 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Korkunun Sureti
Uykusuz bir geceydi. Yatağım, tıpkı demirleri fırlamış bir kanepeye dönüşmüş, bir bıçak gibi batıyordu tenime. Gerçekte oldukça geniş, rahat bir yatak olmasına rağmen, dikenli bir sarmaşığın üzerinde yattığım hissini veriyordu. Kızım tıpkı bir melek gibi masum, akıp giden bir su gibi mışıl mışıl uyuyordu yanımda. Birden annemin sesini duyup irkildim;
---Selma!
Ev İki katlıydı, ben kızımla üst katta yatıyordum. Ses merdivenlerden gelmişti. Annem yoktu evde, nasıl olmuştu da beni çağırmıştı? yatağımdan fırlayıp aşağı kata ineceğim anda durdum ve bunun bir tuzak olabileceğini düşünüp geri yattım . Uykum iyice kaçmıştı, korkudan tir tir titremeye başladım. bildiğim bütün duaları okudum ve bir nevi sızdım.
Ertesi gün uyandığımda, bitkin bir haldeydim. Annemin sesiyle beni çağıran neydi? Daha önce, bir takım görünmez şeylerin , sevdiğin insanların sesiyle çağırıp götürdüklerini, gidenlerin bir daha dönmediğini duymuştum.
Günler sonra olayı unutmuş eski yaşantıma dönmüştüm. Eşim 6 aylığına yurt dışına gitmişti, uzun zamandır çocuklarla evde yalnız kalıyordum. Yine bir gece derin uykudan eşimin sesiyle irkildim;
-Selma aç kapıyı!
Uykunun verdiği dalgınlıkla yataktan fırlayıp merdivenin başına kadar geldim ve bir adım geri gittim. Birden korkmaya başladım, ya gelen eşim değilse? Bir süre yatağın ucunda oturdum, aynı sesin yeniden gelmesini bekledim. Bir daha gelmemişti ses. Eşim olsa kapıyı bir kaç kez çalardı diye düşündüm. Korkudan yorganı boğazıma kadar çekmiş, hiç kıpırdamadan sabit kalmıştım öylece. En ufak bir ışık sızmıyordu yorganın içine, hafif aralasam gözleriyle karşılaşacak gibi bir his beliriyordu içimde. Ateşler içinde kalmış olmama rağmen yine de yatağın içinde heykel gibi kalmıştım . Ne zaman uyuduğumu bu kez hatırlamıyorum.
Bir gece kızımın uykudan uyanıp merdivene doğru gittiğini fark ettim, telaşla kalkıp kolundan tuttum.
-Nereye gidiyorsun?
-Babam çağırıyor beni. Dedi.
-Sen uyu ben açarım kapıyı. Dedim ve kızımı yatağına yatırıp sıkıca sarıldım.
Demek kızıma kadar musallat olmuştu? birden oğlumun da alt katta yattığı düşüncesiyle, hızla merdivenleri inip kapıyı kilitledim, anahtarı da cebime koydum.
Korkum gittikçe çoğalıyordu, artık neredeyse uyumamaya başlamıştım. Kendimi ve çocuklarımı korumak adına geceleri ışıkları açıp oturuyor, gündüz uyuyordum. Uykusuzluk beni bir süre sonra güçsüz bırakmıştı. Etrafımda herkes benim hasta olduğumu düşünüyor, doktora görünmem gerektiği konusunda uyarıyordu.
Bir gece bitkin bir halde kanepede sızmışım sanırım bir sesle irkilmiştim.Bu kardeşimin sesiydi;
-Selma gel korkma..
Korkudan çok öfke birikmişti içimde bu kez. Beni ve çocuklarımı rahatsız eden, günlerce uykusuz bırakan bu yaratık ne istiyorsa alsın benden diyerek kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açtığımda daha önce görmediğim, güzel yüzlü bir adamı gördüm kapı da,
-ışığı açma ve benimle gel, dedi.
Tek kelime etmeden peşinden gitmeye başladım. Beni terk edilmiş boş bir apartmanın merdivenlerine doğru götürdü. Etraf zifiri karanlıktı ve tek ışık adamın yüzüydü. Onu görebiliyordum. Merdivenlerden aşağı inmemi söyledi. Sadece 3 basamak inebildim, aşağıdan ağlama sesleri geliyordu. Öyle korktum ki birden hızla kaçmaya başladım. Ben uzaklaştıkça ağlama sesi yükseliyor, kulağımı deliyordu adeta. Belki de yardıma muhtaç biriydi.
Ertesi gün, gecenin ilerleyen saatlerinde aynı sesle uyanmıştım. Sanırım artık alışmaya da başlamıştım her gün yinelenen aynı kâbusa. Bir gece önce korkup kaçtığım ağlama sesinin nereden geldiğini merak etmiş, bu kez yardım etmeye karar vermiştim. Kapıyı açtığım da yine aynı güzel yüzlü adam kapıda bekliyor, sesimi çıkarmadan yürümem gerektiğini söylüyordu. Yine aynı apartmanın önüne geldik ve merdivenlere doğru yöneldik. Bu kez basamakları hızla indim, ağlama sesine doğru yürüdüm. Gördüklerim beni şaşkına uğratmıştı, ağlayan bendim. Bir duvarın dibinde çömelmiş, dizlerime başımı koymuş ağlıyordum. Saçlarım görünüyordu sadece ama emindim o bendim. Her yer karanlıktı, sadece ağlama sesinin olduğu yer görünecek kadar aydınlıktı. Ağır ağır yaklaştım ve saçlarına dokundum. Birden gözlerini bana doğru çevirdi ve baktı uzun uzun. Kendimle göz göze gelmiştim. Hüzün ve kederi, aynı anda öfkeyi içinde barındıran o gözler benim miydi?
Gözlerinden kalbi fırlayacakmış gibi baktı bana, hesap sorar gibi dikilmişti karşımda. Üstü başı dökülüyordu adeta, hallaç pamuğunu andıran kirli saçları az önce çamurlu bir sokakta top oynamış izlenimi uyandırıyor, elbisesi yamalı bir bohçaya benziyordu. Kendimi ne zaman unutmuştum burada?
En son haykırır gibi bir feryatla ne zaman ağlamış ve neden unutmuştum geçmişi. Günler haftalar aylarca kör bir kuyuda aç susuz günlerim mi getirmişti beni buraya?. Sadece üzerine toprak atılan canlı bir bedeni gömmüştüm yerin altına. Açıp bakmamıştım bir daha. Şimdi bütün korkularım ve geçmişte bıraktığımı sandığım çözümsüz dertlerimle yeniden karşılaşmıştım. Gözlerime bakan her insan görüyor muydu bu acınası halimi? Ben neden bakmamıştım bir kez olsun kendi gözlerime? Bir kenara attığım acılarımdı şimdi elinden tutup kendimle beraber götürebildiğim. Üzülmüştüm kendime. Elinden tutup benimle gelmesini söyledim. Adam kaybolmuştu ortalıktan, nereye gitmiş olabilir düşüncesiyle sağa sola baktığım bir anda annemle göz göze geldim. Annem, kendime iyi bakmamı söyledi ve gitti.
Gözümü açtığımda yatağımdaydım. İşin garibi hiçbir yere gitmemiş gibiydim. İçimde tuaf bir huzur belirmişti, o ses bir daha hiç gelmedi.
YORUMLAR
İnsanın kendiyle yapamadığı hesaplaşmalar, baskıladığı şeyler böyle ekstrem durumlar da yaratabiliyor demek ki... Çok güzel anlatmışsınız.
Saygılarımla
aysemujgan
bilinç altı aslında, korkunun yarattığı bir şey..hikayenin sonunda korkularıyla yüzleşiyor..merdiven korkularımızdır, basamaklar ise acılarımız..ağlayan yaşadığımız mutsuzluklar..önce yüzleşmeye korkuyor ama sonra korkunun üstüne gidiyor ve bir nevi ruhun iyileşme süreci ama ne kadar anlatabildim bilemiyorum..
aysemujgan tarafından 11/7/2014 12:34:38 PM zamanında düzenlenmiştir.
aysemujgan
aysemujgan
aysemujgan
bilinç altı aslında, korkunun yarattığı bir şey..hikayenin sonunda korkularıyla yüzleşiyor..merdiven korkularımızdır, basamaklar ise acılarımız..ağlayan yaşadığımız mutsuzluklar..önce yüzleşmeye korkuyor ama sonra korkunun üstüne gidiyor ve bir nevi ruhun iyileşme süreci ama ne kadar anlatabildim bilemiyorum..