- 589 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
410- erkekler ağlıyor kulübü-ard.öyk. yeniyazım
Ağlayan ağlayana...
Yeke adamlar ağlıyor.
"Ruhsatı kim vermiştir?"
Ağlamaya... ağlaşmaya... işyerin açılışına?
Mekanı ağlamaya ayırmışlardı.
Duyan işiten yok mu?
Burada böyle yer, müsaade nereyecek!..
Müzevircilik’i tenzih ederim. Kulübe ağlamayan giremezdi.
Perde ve kepenkle körlenmiş camekân, yaylı giriş kapısı bakış hizasında:
" Üyelere mahsustur." yazmşlar.
Ağlaşanlar kulübü yani: Arabacı ağlıyor. İflas etmişi, nalbur’u ağlıyor.
Hanımıölen ağlıyor. Öleni ağlıyor. Ağlıyor oğlu ağlıyor!
Allahını seven ağlıyor; boş kalmasın kulübün kendisi, kendine ağlıyordu!..
"ÜYE OLMAYAN GİREMEZ!"
Kocaman adamlar mal gibi meleşiyordu. Ayıplığa...
Bölge okulun ordaydı. Gizlice millet gider ağlaşırdı.
Kulübün önünden yol geçti. Kara yolları müdürlüğü mıntıkasıyla yakınlaştı sonradan.
Eski devirlerden "ağaz" edegelen kulüp, bir: Ağlayış dergahıydı.
Banka borcundan iflas etmiş adamdı, gel... di, otur... du, ağladı!
Çayını içen, hortum hortum yudumlarken anileşir ağlar, ahesteleşir ağlar... dı.
ERKEKLER AĞLAMAZ
Hani ’ Erkekler ağlamaz’dı?
Lafın gelişine çaktı KÜÇÜK ŞAHO.
Ağzından kaçırmıştı: "ERKEKLER AĞLAMAZ."
Seydo Ağa: " -Şaho Efendi az tutarlık plizz! Ağlamayan itoğlitin işi ne burada!"
"Ağlarsa anam ağlar; gerisi yalan ağlar!"
"Bir kuş idim gece-gündüz sizlere,
Yazık, beni güldürmedin bir defa,
Bakıp şimdi alnımdakı çizgilere,
Sen ağlama, ben ağlayım güzelim."
"ETMEN!.. EYLEMEN!.."
"AĞLA GÖZLERİM AĞLA!"
" Yağma yağış yağer göz damcıları nakış... "
" Vergi numarasını almamıştı... Tembeldi almaz; alan oğul değildi."
Allahlık mekân, göze çatmazdı. Alemde günlük hayhuyun içinde kaynar giderdi. Kayıt etseler, silinirdi. Kütüğe yazan silerdi. Kulübün bir başı görünüyordusa; öbür başı görünmezdeydi.
Ağlamayan giremezdi. Yukarıda okudunuz, kapıda yazıyordu:
" ÜYELERE AİTTİR!"
Üye olmayanı kolundan çekeler, eşikten dışarı atardılar...
Kumarda iki çift öküzü "köz" gibi yutturmuştu.
Ölesice, köprübaşında "barbut"a vermişti. Ağzını silmiş gelmişti.
Sekinin ucuna üstünü çırptıktan sonra ilişti. Başka oturanlar; ağlaşmayı tatil ettiler:
"Paydos!"
italyan vardı, Mitalyan vardı, Orase’den ve ordan burdan...
Haşo’nun huyunu bilmez miydiler?
Abone olmuştu kaybetmeye... kaybederek kazanacağı takıntısı vardı.
Leceğini kıç cebinden çıkardı. Gözünden akıntıları sildi. Kadın leçeğini hayretle seyretti ötekiler... İki çift öküze hiç kim yanmadı! Dört tane öküz ederdi! Düveleriyle sekiz’i bulmaz mı?
Kadın leceğiyle; kadın leceğine sümüğü sümkürdü. Koluna burnunu sildi.
Kızı kocaya kaçmıştı: Fazla ağlayan oydu. Millet’te can mı koydu. Başka hal mı koydu? Haşo biraz da buna uydu. Zırıltı kalan yerden yine ağazlandı.
Zır ha zır; zır ha zır.
" Küçük görmeyin! İstiskal ediyorsun! Kim bilir ne derdi var? Ağlamak insani haslettir. Büyük insanlar ağlamıştır. Ağlayan portreler var. Şarkılar yazılmış: Ağlamaya. Şiirlerde ağlayışlar mısralarla doludur. Filimlerde ağlamalar istisnasız. ALYAZMALIM SELVİ BOYLUMDA: Kadir İnanır buğulu gözleriyle Asiye, hünkürmeden bıyık altı ağlaşmadı mı? "
Sınıfta kalmışı, İstanbula kaçacak, kerme kalağını satıp savanı, tarlanın parasını Bülbülanda yiyeni: Ağlaşma kulübün doğal üyeleriydi.
Kalp hastaları, felçliler, böbrek hastaları, şeker hastaları diğer ilaçla kür edilir hastalarda kütükte kayıt altına alınmıştı.
Başarısız olmuş hayatlar, yanılmış itikadlar, nevrozlular, psikozlular, asabiler, dikbaşlılar, gafiller, aldanmışlar, aldatılmışlar, ahmaklar, saflar, bunak ve bunamışlar demirbaştandı.
"Pişman" çok ağlıyordu. Allah kimsenin başına vermesin. Pişmanlar ağlaşınca insan etinden et dökülürdü. Yürek burkan ağlamaydı!.. onların ağlayışı.
"AĞLAMAKTAN GELDİM DAD’A!.."
Sevinçle ağlayanlara geldiğinde sıra:
Oğlu üniversite kazananlar,
Borcunu 17. taksite yetiren,
Çaldırdığı danayı bulan,
Sevdiğinden haber alamayan; haber almıştı.
Kefil olduğu bankadan kefaletine azil haberi gelmişti; o adam.
Ağladı... yaşlarını akıttılar.
" Burayı yaptıranın ölmüşlerine rahmet! İhtiyaca cevap veriyor. Ne ey!.."
" Lafı ağzımdan aldın. Ben söyleyecektim. Sen söyledin."
" Sen de söyle! Açılırsın!"
" Biraz ağlama almaz mıydın? "
" Laf mı... almaz mıyım!"
" Almak mı? Alırım o yanada geçerim!.. Anasını bile ağlatırım..."
" Müzik çalıp; ağlayanlar var! Onlar kim?"
Ağlamak için ağlayanlar. Mazeret icaz etmezden ağlardılar. Müptelalıkta sınırsızı Sefo Efendi, hırtleğini hağklayarak sümkürdü. Ağlaması çirkindi. Gürültüsünü, bodrumda olsan rahat vermezdi. Güzellik yasalarına bağlı ağlardı. "Dünya modasını takip ediyorum," diyordu.
Samarra’da yarışma varmış: "Ağlama birinciliği adıyla," andıydı. Evin danasını "öygüralan" iki düvesini malmeydana indirmeden sattı. Dağlardan Posof’un kelleden vurdu- gitti. İşin dışrığı sonradan çıktı: Bulaşıkçı kadın çalışıyordu aşağı lokantanın birinde. Rus karısıyla, hukukları aralarında kendilerince. Sefo Efendi bas... Marissa’nın yanına git.
Kadına Ardahan’da aşık olmamıştı. Nefse bakınız! Tahammüllü adam. Samarra’da misafirliğin üçüncü günüydü. Allah bilir doğrusunu.
Sabah kahvaltısında kadından elektirik aldı. Kendi şaşırdı evvelâ. Marissa inanamadı.
"Acaba?"
Kadın parfüm sıkmıştı. O etkilemiş olmasın. Sefo rahat durmamaya başlayınca, Maruşka:
"Sefoş sen bana konuş Ardahan’da BİZ KARDEŞ n’oldu? Şimdi ne gavatçuluk?"
" Marisse gız! O Adem babamızdan bu tarafa kardeşlik var ya, ben onu kastetmiştim. Sarf anlamışsın bişey!.."
Marissacık hüngürdedi ağladı. Mendil yetiştirdi Sefo. Ottu oda ağladı. Sarıştılar. Ağlaştılar.
Marissa daha akıllıydı Sefoştan:
" Dünya kurulalı ağlaşma ağlaşıyor. Haydi Sefo ağlayalım. Ne derse desinler
bizimkisi gavatçuluk değil ağlaşmadır. Haydi ağlaşalım!"
Kuğular gibi boyunboyna verdiler: AĞLAŞTILAR AĞHIRŞELE KADAR!..
"Ah n’ola bize bir imkân kılagörse felek!" dedilerdi son kez.
YALÇINER YILMAZ
16-02-2011- GEBZE
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.