KISA PANTOLONLU ÇOCUK-3
‘’İyi ama ben seni kurtarmadım ki! Sen beni kurtardın Rojda,’’ dedim burnumu kaşırken. Burnumda adamı çileden çıkartacak kötü bir kaşıntı başlamıştı. Burun deliklerimin arasına işaret parmağımı vurup burnumu çektim. ‘’Bu kadarı da saçmalık, beni aşağıladın!’’
‘’Boktan boktan konuşma, sen beni kurtardın! Yoksa o serseriler peşimi bırakmazdı,’’ dedi Rojda bozulmuş şekilde. Çok hoş teni olan bir genç kız gibi sol elini boynun sağ tarafında gezdirdi, saçlarını okşadı. Kırık saçlarını inceliyormuş gibi yaptı. Bu hareketlerin neyin işareti olduğunu düşünürken ikindi ezanı okunmaya başladı. Rojda’nın tatlı ve küçük ayaklarına, ince ayak bileklerine yoğunlaştığım sıradan belime gelen darbe ile sıçradım. Nereye bakıyordum ben? Ben onun sadece çok hoş olan ayaklarına bakıyordum, başka bir yerine veya nefes alışverişinde inip kalkan göğüslerine hiç bakmamıştım.
‘’Bok herif hepiniz aynısınız!’’ Ekşi bir suratla pantolonuma yoğunlaştı. Ardından düğmesi kopmuş olan gömleğime. Nereye bakıyordu? Hiçbir yere bakmıyordu. Aklı başka yerdeydi, benim bir yerime bakmamıştı. Hem erkektim, ne diye bir kızın başından rahatsız olacaktım.
‘’Erkekler kızların bakışlarından rahatsız olmaz mı yani huysuz Rojda? Ben rahatsız oldum bir daha orama burama bakma!’’ dedim kendim de ne dediğimin farkında olmayarak. Sıradan bir tipleme olduğumu iyice anlasın diye yere tükürdüm, kaldırımın kenarına bir tekme vurdum. Az önce yemek yemiş gibi dilimi damağımda gezdirdim.
‘’Haydi yol al İsa! Hiç tarzım değilsin, biraz ibnesin!’’ dedikten sonra sokağa daldı. Şaşkın şaşkın caddenin kenarında uzaklaşan Rojda’yı seyrettim. Aynı anda omzuma sert bir yumruk yedim arkamdan. Geriye dönmeye fırsat bulmadan ikinci bir yumrukla yere yığıldım. ‘’Orospu çocukları!’’ diye bağırdım yere gelen sağ ayak dirseğimdeki acının etkisiyle beraber. Rojda’nın beni gazabından kurtardığı serserilerdi. Sanırım bizi takip etmişlerdi. Sokağa doğru baktığımda az ileride Rojda’nın sinirli bir yüz ifadesi ile bizi seyrettiğini gördüm. Sanki ‘’Şimdi seni kim kurtaracak?’’ diyordu bana.
‘’Ula oğlim sen kime dedin ‘orospi çocuğu’?’’ dedi saçları jöleli olmayan serseri. ‘’E, hadi kalksana!’’ Karnıma bir tekme vurması ile nefesim kesildi. Yerde epey debelendim galiba. Tehlikeli bölgedeydim kimse yardımıma gelemezdi. Ancak uzaktan seyrederlerdi. Sendeleyerek ayağa kalktım. Şöyle alaylı bir yüz ifadesi ile bunlara baktım. Aklımda saçları jöleli olan serserinin taşaklarına tekme vurmak vardı. Piç kurusu! Kimse beni böyle dövemezdi. Elektriğe ve envai çeşit şeye para vermeden yaşayan sümüksü insanlar! Bir de gelip bizi dövüyorlardı… ’Biji’siz kalasınınız!
‘’Hadi gidelim, bu erkek bile değil bence! Döverek karizmamızı bitirmeyelim!’’ dedi saçları jöleli olan serseri. Sinirli halimden beynim döndü, tek hareketle bunun taşaklarına sert bir tekme vurdum. Harap ve acılı bir sesle ‘’Anam’’ diye bağırdı. Hadi ibne kalkıp belediye otobüslerini taşlasana! Niye kalkmıyorsun?
‘’Hey dostum kalksana! Ne oldu sana böyle?’’ gözlerimi açtım, kaldırıma akmış olan kana elimi bulaştırmadan hafifçe doğrulmaya çalıştım. Sağ tarafımda saçları kızıl olan bir bayan, sol tarafımda dişleri dışında her tarafı kara olan zenci bir genç duruyordu. İkisi de çömelmiş dikkatlice bana bakıyordu. ‘’Du yu spik turkiş? Tatlım galiba bu Türkçe bilmiyor! Turist misin sen?’’ dedi zenci genç kolumdan tutarak beni ayağa kaldırmaya çalışırken. Genç bayan, ‘’Tatlım bu bildiğimiz Türk!’’ dedi. ‘’112 arayalım mı?’’ Hayır aramasınlardı. Gayet iyiydim. Tıpkı filmlerdeki gibi az sonra düzelecek, beni dövenlerden intikamımı alacaktım. Türk gençliği ilelebet yaşayacak, pislikleri tek tek temizleyecekti.
Acaba Afrikalı aristokratlara benzeyen arkadaşta veya süslü püslü hanımefendide selpak filan var mıydı? Genç bayan çantasından birkaç tane selpak çıkardı, üstüne bir şeyler döktü ve uzattı bana. Beni az ilerideki caminin avlusuna kadar götürüp banka oturttular. Biri sağ tarafıma diğeri sol tarafıma geçti. Evet, şimdi çok daha iyiydim.
‘’Ben namaz kılayım bu arada!’’ dedi zenci genç. Ve camiye koştu.
…
(Din, dil, ırk ve sosyal ve kültürel fark gözetmeksizin herkesin aynı değere sahip olduğu bir dünya özlemi ile)
YORUMLAR
bence arkası yarın demek için erken. biraz daha uzatıp turist sahnesini en azından açıklığa kavuçturmak lazım. yarıda kesilmiş öykü. saygılar
ccelayir
Bu öykü serisi, mekanlarına aşinalık duysam da, anlatım ve diyaloglarından ötürü, sanki bir İskandinav filmi izliyorum duygusu verdi.
Kahramanın ağzından sanki onun düşünceleri gibi verilen ama slogan çağrıştıran bazı ifadeler var ki, bu denli açık yazılacağına, metaforlarla verilse daha iyi olmaz mıydı?
Sağlıcakla