- 789 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Seyis
Kara bir örtüye bürünmüş zaman. Yüzünde bir peçe. Ahlar birikiyor rüzgârla gelen. Mektuplardan korkuyorum çok. Korkuyorum omuzlarımı kesen ağırlıktan.
Çiçekleri konuşmalardan azade tutmalı. Yok oluşlardan, bitiş çizgilerinden. Kökleri hep ıslak kalmalı çiçeklerin.
İçimde yersiz, yönsüz koşuşturan atlar. Nereye gideceklerini bilmeden. Yorgunlar hepsi. Kelimelerin hepsi üzgün. Sancısı tarifsiz içimdeki cevahirin. Alışık değil böylesi kanamaya. Acı çok fazla acı. Geriye doğru sayılan döngüler, söylemiyorlar gerçeği. Belki söyleyemiyorlar. Kırıldığım kadar da kırıyor incitiyorum şarkıları. Ezberleyemeyeceğim şiirler mırıldanıyorum. Geçmişten hatıra sitemler düşüyor gökyüzünden. Oradan buradan konuşuyor, güneşle ısıtıyorum avuçlarımı. Korkuyorum. Eğitemiyorum içimin dizginsiz, yabani, ürkek atlarını. Zavallı ışık, biçare uğraşıyor aydınlatabilmek için. Oysa ki ben, giderek kendi karanlığıma gömülüyorum...
YORUMLAR
En karanlığı içe çekmeden, en dibe vurmadan ne aydınlığa kavuşulabilirmiş ne de yüzeye.
:( çokça acı idi okuduğum. Her birimizin hayatında var olup olup ansızın yok olan.
Saygı ve dostlukla
Fırat Avcı
İpekyildiz
Ben teşekkür ederim