- 1407 Okunma
- 18 Yorum
- 0 Beğeni
...?
Birkaç sitede bu yazımı yayına verdiğimde çok sert tepkiler aldım. Oysa ben bu tartışma sorusunu araştırdıktan sonra edindiğim bilgiyi paylaşmak istemiştim.
“Kalemi eline alan kırılmasına da göz yumar” diye bana nasihatlerde bulunan bir şair ve yazar arkadaşıma;
-“ Yanıt veremeyeceğim bir soruyu sormam” demiştim.
Ve çok acı eleştiriler aldığım, hatta “ Emine Hanım ne kadar da ayıp bir soru sormuşsunuz? Sayenizde "erotik edebiyat" denilen bir kimlik kazanacak bu yazı, erotizme davetiye çıkartan bir yazı…” gibilerinden hakarete varan sözlere de maruz kalmışımdır.
Ama ben inatla soracağım.
Peki nedir, dekolte?
(*) “…Dekolte, kadın elbiselerinin boyun ve göğüs bölgesindeki açıklıktır. Bu sözcük Fransızca ’collet’ yaka sözcüğünden türemiştir.
İlk dekolte modası M.Ö 2000 yılında görülmüştür. Göğüs çıplaklığı eski Mısırda’da moda sayılmıştır. Öte yandan, eski Roma ve Yunanlıların da gövdelerine doladıkları tek parçalı giysilerde dekoltedir.
Hristiyanlığın yaygın olduğu orta çağda dinsel etkiler dolayısıyla kapalı giysiler giyilmiştir. Zaman geçtikçe bu giysiler daha da kapalı hale gelmiştir. Ama on dördüncü yüzyılın sonlarına doğru, köşeli dekolte giysiler moda olmuştur. Gittikçe dekolteleşen giysiler kadının sırt ve boynunu çıplak bırakmaya başlamıştır.
Sivri dekolte on beşinci yüzyılda Avrupa’da çok yaygınlaşmıştır. Bu dekolte gittikçe açılmış ve sonuç olarak ’bel’ dekoltesine kadar uzanmıştır.
Dekoltenin bu serbest koşusu, sonunda İspanyol kadınlarının tutuculuğuyla engellenmiştir. İspanyol kadını, dekolteyi kapayacak kırmalı yakalıklar kullanarak dekolte giysilerin gelişmesini önlemiştir.
İngilizlerin erden kraliçesi I. Elizabeth (-1558-1603-) Rönesansın açık göğüslülüğü ile bu İspanyol lapatıcılığı arasında orta bir yol bulmuştur. Ön dekoltesini cömertçe açan kraliçe, bu açıklığı altın ve değerli taşlarla bezemiş, gerdanlıklarla örtmeye çalışmıştır.
Ve daha sonraki yüzyıllarda dekolte yeniden yaygınlaşmıştır.
Avrupa’da hüküm süren ’otuz yıl’ savaşları sırasında ’dekolte’ kendini geliştirecek bir ortam bulamamıştır. Fakat barok devrinde dekolte bu duraklamamanın acısını kat kat çıkartmış ve kendine merkez olarak Fransa’yı seçmiştir. Oradan da Avrupa’ya sıçramıştır...
Bu devirde yayınlanan bir Alman moda dergisinde şöyle bir yazı göze çarpar:
’...Kadınlar dekoltelerinin iki erkek elinin rahatça girebileceği şekilde olmasını istemektedirler. Çünkü ancak o zaman erkekler kendilerine daha çok şey verebilirler.’
Tarih boyunca dekolteye savaş açan kişiler, çoğunlukla din adamları olmuştur.
1730-1770 yılları arasında Avrupa’da hüküm süren ’rokoko’ devrinde, dekolte en açık noktasına erişmiştir. Hatta Fransız kraliçesi Marie Antoinette göğüslerinin alçı kalıbını aldırarak içki bardakları ve çiçek vazoları yaptırmıştır.
Fransız ihtilalinden sonra kapalı giysiler yeniden ön plana çıkmıştır. Din ve burjuvazi arasında burada da kendini göstermiştir. İngiliz kraliçesi Viktoria, sarayındaki kadınlardan eğlencelere gelirken görenleri hayrete bırakacak kadar ’açık - saçık’ giyinmelerini istemiştir.
Dekolte modası asiller arasında yaygın olarak kalmış, burjuvalılar bu modaya değer vermemişlerdir.
1904 yılında Prusya kral tiyatrosunda verilen bir promiyer’e kadınların dekolte elbiseler ile gelmesi şart koşulmuştur.
1904 yılında Berlin operası yöneticileri, biletleri kontrol ederken aynı zamanda kadınların elbiselerini de kontrol edileceğini ve dekoltesi belirtilen şekilde olmayan kadınların, kim olursa olsun içeriye alınmayacağını belirtmişlerdir.
Avrupa soyluları arasında görülen bu dekolte yaygınlığı üzerine bir Alman dergisi şöyle yazmıştır:
’ Eğer köylü kızlar bu şekilde giyinerek dans yerine gelselerdi, ahlaksızlıkla suçlanarak polis tarafından yakalanırlardı. Oysa diğer tarafta bir tiyatro dolusu çıplak var’ diye yazmıştır…”
Peki bu soru nereden aklıma geldi?
Bir magazin dergisinde fotoğraf görmüştüm.
Türbanlı bir genç kız ve daracık kot pantolonu, üstünde dar bir gömlek giymişti. Magazin fotoğrafçısının arkadan çekimi oldukça ilginçti. Genç kızın öne eğildiği bir esnada çekmişti. Bluzu ile pantolonu arasında çıplak bir ten ve tanga külot ile, dikkatleri üzerinde toplamıştı. Peki bu giyim tesettür müydü? Bence değildi. “Desinler” diye bir tek başını örtmüştü. Hani deve kuşu kuma başını gömer ya, işte öyle bir şeydi…
Aklıma o anda bir soru geldi ve önce aileme sordum.
“DEKOLTE BİR TEŞHİRCİLİK MİDİR?”
İlk yanıt oğlumdan geldi.
“BENCE, DEKOLTE BİR REKABETTİR.”
Eşim ise:
“AŞIRIYA KAÇMAMAK ŞARTIYLA, DEĞİLDİR.”
Eşim ve oğluma bende katılıyorum ve DEĞİLDİR diye noktayı koyuyorum.
Emine Pişiren/Edremit-Akçay/15.11.2008
(*) Kaynak: Eros Cinsel Bilgiler Ansiklopedisi, sayfa; 181-182
YORUMLAR
merhaba emine; yazınızı okudum ve hiç şaşırmadım.bende bir zamanlar açık, saçık bir bayandım,ama şimdi örtülüyüm.Rabbim kabulederse namazımıda kılıyorum.yalnızca yazınızda sanki tesettürlü bayanların hiç birşey yapmaya hakkı yokmuş gibi yazmışsınız.malımunuz hepimiz beşeriz ve nefis taşıyoruz.ben örtülüyüm diye tanga külot giymeye hakkım yokmu? var. bir konuda haklısınız, bazı tesettürlü bayanlar çok dar kıyafet giyip, örtündüklerini iddaa ederler, yok bu yanlış ,"örtülü olan bol giyinecek, bedeni belli olmayacak" bu hadisdir. müslümansak buna inanmamız lazım.ve birşey daha örtülü insanları neden hep aşağalamak gibi bir huyumuz var. biz örtülüysek yobaz mıyız ?Atatürkü sevmiyor muyuz ?hani bu ülke demokratik ve hürdü ?lütfen insanların dış görünüşüyle ilgilenmeyelim .Türkiyede tessettürden daha büyük sorunlar var. bunlara yardımıcı olmaya çalışalım.mesela kendimize soralım, biz her akşam orada, burada paraları harcarken ,etrafımızda evine ekmek götüremeyecek insanları merak ettik mi?adidas marka ayakkabının ,fiyatı nereden bakarsanız 150.00 lira o parayla eve kaç ekmek alınır hesapladık mı ? yoooo!herkes kendi derdine düşümüş ,insanın dış görüntüsünü önemli değil ,insanın hissleri daha önemli diye düşünüyorum ben.yazınız için emeğinize sağlık, selam ve dua ile...
siyasi anlamda bir yorum yapılacaksa ki kimi arkadaşlar öyle yapmışlar bozmayalım öyle devam edelim bizde; bir kadının her ne giydiği, hangi görüşte olduğu, hangi amaçla ne yaptığının hesabını kime vermek zorundadır?
Sağınıza baktığınız bakışla solunuza baktığınızda komün hayat resmi çıkıyor karşınıza. Nasıl sorgulayıp nasıl eleştireceksiniz? Kim nasıl istiyorsa öyle yaşıyor. Dönemsel olarak fırsatçı bakış açıları dönüp manzara koyuyor ve çerçevenin içine hapsedip tek bir kareyle bütünün şekli diyerek başlık atıveriyor. Bu da onların lüksü ve inisiyatifi.
Asıl konuşulması gereken Türk Toplumunun artık tarihinde kalan Ahlak anlayışı olmalı bana kalırsa.
ELMA -SAYVA-ARMUT
elmayı yiyende aynı
ayvayı yiyende
ayvayı yiyen hıçkırdı
gıcık tuttu
asit farkı
cinsiyet demedim bak
o tarihte
pantolon etek yoktu
incir yaprağı
havanın tesettürü
kadın erkek eşitti
adem de onun gibi
örtündü
geriye armut kaldı
onu da ayı yedi
hemde iyisini....
kutlarım.Syn.direniş'inde dediği gibi,giyim kuşama bakış niyete bağlıdır sözü bana bir fıkrayı anımsattı.
bir imam namaz sonrası cemata vaaz veriyormuş.
''Heyyy,cemati-müslüminnn !....
hanımlarınıza,kızlarınıza,bacılarınıza deyin ki;mahrem yerlerinizi örtün.aksi takdirde ahirette ,açtığınız o mahrem yerleriniz kızgın demirlerle dağlanacakkkk!''
tam o sırada hocanın kzı caminin yantarafında ki caddeden geçiyormuş ve cematten bircamdan görmüş ve ''hoca efendi,gel bak .şu giden kız aynen senin bahsettiğin gibi giyinmiş''
Hoca efendi camdan bakınca,kızarıp,renkten renge girsede hiç bozuntuya vermeden '' vay beee!..Amma da yakışmış''demiş.
saygılar
kimsenin giyim kusamini elestirecek durumda degiliz emine...
kime bir sey desek, kiziyor, dariliyor.
ben susuyorum boyle konularda ve diyorum
giyim kusama bakis niyete bagli...
siz iyi gozle bakarsaniz iyidir, yanlis gozle bakarsaniz yanlistir..
birde kapali, acik dusumlari elestirenlere hayret ediyorum... kime ne zarari oluyor ki, onu anlamis degilim!
saygilar her daim emine
Bu sayfamı düzenledim. Eski yazımı bütünüyle silemediğim içinde yorumlarla bir tezat teşkil edecekti. Bundan dolayı her yazar üye ve okurdan özür dilerim.
Umarım yeni yazımı beğeniyle okursunuz...
Teşekkürler...
Saygılarımla..
emine pisiren tarafından 11/17/2008 11:22:30 AM zamanında düzenlenmiştir.
"Hepinizin ram olacaksınız" bu demek zaten.Toplumuda kendileri gibi hastalıklı yaptılar.Beyinleri işlediler.Atatürk put,Atatürkçüler putperest.Bunların yüzünü kazıyın,altından 5000 yıllık heykelleri yıkan "taleban" çıkar,"burka" çıkar. "Onlardan" değilseniz potansiyel kafir ya da münafıksınız. Ata'nın yeğeni olsanız ne yazar...
Saygı ve selamlar.