ÖÐRENCÝLERÝMLE SÖYLEÞÝ
ÖÐRENCÝLERÝMLE SÖYLEÞÝ
Hayati Gün izinli gelmiþ. Ortaokul arkadaþý Ali Güzel ile anlaþmýþlar. Öðretmenimiz Rasim Canbolat’la bir araya gelip sohbet edelim kararýna varmýþlar. Buluþtuk.
Hayati’nin, Kayseri Fen Lisesi’ni kazanmasý olay olmuþtu. Çünkü merkez ilçemizde þimdiye dek hiçbir öðrenci fen lisesini kazanamamýþtý. O yüzden okulu ve dershanesi öðrencilerinin baþarýsýný büyük boy ilanlarla tüm ilçeye duyurmuþlardý.
Uzun bir öðretim hayatýndan sonra bilgisayar mühendisi olan Hayati, Türkiye Büyük Millet Meclisinde uzman olarak göreve baþlamýþ.
Hayati anlatýyor:
-Ortaokula bir öðretmenimin, Ahmet Demiroðlu’nun aracýlýðý ile kerhen kaydedildim. Dilim Almancaydý.
(O yýllarda üç yabancý dillerin üçü de okutuluyordu okulumuzda. Seçkin velilerin öðrencileri Ýngilizce, orta halliler Almanca, kerhen kaydedilenler Fransýzca sýnýflarýna veriliyordu. Eðer kaydýnda öðretmen aracýlýk etmeseydi, Hayati’nin sýnýfý doðrudan doðruya Fransýzca olurdu. Çünkü köy kökenli ve ailesi, çoðumuzun ailesi gibi sýradandý.
Üç yýl boyunca Hayati’nin sýnýfýnýn Türkçe öðretmeniydim. Öðretmenler de öðrenciler gibi deðerlendirilirdi: Yandaþ öðretmenler, Ýngilizce sýnýflarýnda ötekiler diðer sýnýflarda görevlendiriliyordu. Ötekilerden bir arkadaþýn: “madem öðretmen olduk. Önüme kimi sürerlerse okuturum.” Sözü hâlâ kulaklarýmdadýr… )
-Birincilik ödülümü siz verdiniz. Hatta fen lisesine gönderilmem için ailemi ikna etmeye gelmiþtiniz, iki arkadaþýnýzla. Okullarý kýt imkânlarla okudum. Babam hastanede müstahdemdi. Evden para istemeye çekinirdim. Paramý ölçülü harcardým. Hiç unutmam bir gün sinema biletimi Ali almýþtý. (Sözün burasýnda itiraz ediyor Ali. “Benim durumum senden iyi miydi ki sanki? Ben anýmsamýyorum”) Ýstesem ne yapar ne eder, kýrar sarar gönderirlerdi. Ailenin büyük çocuðu olduðum için babama kýyamýyordum. Hâlbuki küçük kardeþim daha rahattý, hareket ve davranýþlarýnda.
-Evet, doðru söylüyorsun küçük çocuklar, her ailede biraz daha rahattýrlar. Örneðin büyük oðlumla küçüðün davranýþlarý farklýdýr. Büyük ne kadar resmi ise küçük, o kadar rahattýr. Ýdareli harcamaya gelince tek maþlý bir arkadaþýmýn uzakta yatýlý okuyan oðlu, okula giderken de geldiði zamanda evin yakacak miktarýný teftiþ edermiþ. Acaba ailem kýþýn üþüyor mu, diye..
-Hep ayný giysiyi giyiyor diye eleþtirildim. Oysa artýk çalýþýyordum maddi sýkýntým yoktu. Demek ki köylülükten kurtulamamýþýz.
-Haklýsýn Çetin Altan bir yazýsýnda: “Tatil yapmayý torunlarýmýz ancak öðrenebilir demiþti. Örneðin öðretmen olduktan sonra pansiyon odasýnda beraber kaldýðýmýz arkadaþým 50 lira borç istemiþti. Akþam döndüðümüzde yataðýmýn üzerinde bir takým pijama, mendil ve çoraplar buldum üzerlerinde “Ýyi günlerde kullanman dileðiyle” yazýyordu. Artan iki liramý verdi. Teþekkür ettim.
Ben de haklýydým. Köyden ayrýlalý sekiz yýl yatýlý okudum. Tüm ihtiyaçlarýmý devlet karþýlamýþtý. Alýþ veriþ etmeyi bilmiyordum ki…
Sohbet bu minval üzere devam etti gitti. Vaktin nasýl geçtiðini anlayamadýk. Ýsteðim üzerine beni öðretmenevine býraktýlar.
Büro iþ sendika temsilcisi Ali Güzel ve bilgisayar mühendisi Hayati Gün öðrencilerimle sohbetimizden aldýðým moral ile okeyde karþýma çýkanlarý devirmenin hazzýný yaþadým.
YORUMLAR
Henüz yorum yapýlmamýþ.