-Aman diyor, bana ilişme. Romanımı bitirmek üzereyim.
-Roman?! Hangisini?
-Türk romanını...
-Nasıl yani? Sen o romana başlamış mıydın ki? Hani Türk tarihini okuyordun?
-
*Öykümde kullandığım fotoğraf/resim bana ait değil, internetten alıntıdır.
Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şu sıralar edebiyat defterine kısa ziyaretler yapsam da yazıları okuyup yorum yapma fırsatım olmuyor. Bugün kendime yarattığım bu fırsatı tam da yerinde bir eser hakkında yazılmış bu güzel yazıya iyi ki ayırmışım. Çok özgün bir yazıydı, bütün yazılarınızı okuma fırsatım yayınlandığı gibi olmasa da sonradan okuduğumda daha bir zevkli olduğunun farkına vardım.
Neden mi? Çünkü demlendikçe, yorumlandıkça daha da bir tadından geçilmiyor.
Ben de bu aralar deftere çok zaman ayıramıyorum. Zamanımın fazlaca olduğu günlerde defterde geçirdiğim saatleri özledim doğrusu. Ne mükemmel yazılar okudum ne güçlü kalemleri tanıdım bu sayede. Şaka maka bir birimizi hiç görmesek de dostluklar oluştu bu insanlarla. Sağolsun kurucuları ve yöneticileri.
Bu güzel bu sıcak yorumunuza çok teşekkür ederim. Sağolun, varolun.
Daha iyi bir yazı nasıl olabilirdi, diye düşünüyorum. Lev Nikolayeviç Tolstoy...Diyebilirim ki, hayranı olduğum tek yazar. Ve onun o mükemmel eserini sizin kadar özgün yorumlayabilecek bir başkası yoktur her halde. Sizin hakkınızı iade etmeden olmaz: SİZ MÜKEMMEL BİR YORUMCUSUNUZ. Çok keyifliydi, çok...TEŞEKKÜRLER.
Gerçekten ilginç yaklaşılmış romana. İtiraf edeyim ki; klasikleri pek sevmiyorum aslında. Yabancı isimleri aklımda tutamama gibi bir kötü özelliğim var. Ancak, öyle yarım sayfaya yayılan uzun cümleleri, hayranlıkla okumak da güzel oluyor hani. Hoş bir yazı olmuş. Kutluyorum.
"Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin ise kendine özgü bir mutsuzluğu vardır?" Roman böyle başlar ve işlediği sadece aşk değil, en önemlisi Rus toplumudur.
günah diye bakmadım, yanlış diye bakıyorum kadının hayatına..sevdiği adamın kendisi kadar yüreğini ortaya koyamaması belki..sahip olduğunda başka bir oyuncağa koşması. eşinin dramı da ayrı bir mevzu. yaptığı hataların bedelini ödüyor. Yine de büyük dram ve o yıllarda bunu yazma cesareti gösteren toslstoy'a hayranlık duyuyorum..
Dönemin Rus toplumunda dinin olmadığı alan yoktur hemen hemen. Yoksa benim kendi açımdan ne konuyu ne de kitabı dine getirmek gibi bir derdim var. Hattı zatında dinsizliğim dinimden daha geniş yer tutar bende.
Yanlış demek için bir doğru tarifi lazım galiba? O doğru da toplumun en güçlü üstyapı kurumu din-etik ile şekillendirilmiş. İşte bu sebeple, buradaki durumun "yanlışlığı" tam da bir günah denk geliyor.
Uzun bir soluk,uzun uzadıya kocaman bir ses yumağından kendine bir kazak ören, dili kulağından düşürmeyen Yavuz'un derdi.Yanlışlarına günahlarıyla eşlik ederken Muhammet'in asasına dokunan bir adam !
Bende bir kadeh kaldırıyorum,bende bir günah işliyorum !
Tolstoy'un kahramanında kendi dünyasında günaha bulaştırdığı Anna'yı yine kendi temize çıkartarak yolluyor.Kendinden ne kadar duyguyu ona hediye ediyor,kim bilir. Ama aynı masada yemek yediklerini,karşılıklı kadeh tokuşturup,toplumun baskılarına rağmen, günah işlediklerini ne güzel haykırıyor.
ANNA KARENİNA ! Senden sonra,senden daha büyük günahlara şeref diye sahip olanları bekle.Şeref yüklü olduklarını sananların büyük yalanları senden sonra asla bitmedi,bitmeyecek !
Kadehimi kaldırmadan önce,kadehini hayatın içinden kendine kaldıran bir kadının günahlarına ve sevaplarına sesleniyorum ! Toplumun ezici yığınlığının altında bedenini bir istila gibi kaybeden fakat aklını ve duygularını kendine evet kendine saklayan bu kadın ! Hatasızca mükemmel bir hayatı kader çizgisi üzerinde defalarca ölüm uğruna verebildi
Tolstoy’un kızı ! Kaç günahı sevaplarıyla taşlayabildi ?Tolstoy kaç kişiye ona hakaret etmesi için izin verdi?
Ahhh Tolstoy ! Tolstoy’un bilinç altındaki yasaklarına özgürlük verdi !
Tolstoy’un kızını kaç kişi taşladı,kaç kişi ardından sözler söyledi!
Şimdi kadehimi Anna'ya ve Tolstoy’a kaldırıyorum !
Şarabın kırmızı rengini Anna'nın günahlarına döküyorum. Günahın nefretle büyümesine aldırmayanTolstoy kendi ruhunda hapsettiği yasakları ,hür bir çığlıkla kulaklara seslenebildi. Zaman dahi kendini unutmuşken,Tolstoy’un Anna'yı unutmaması vicdanının aynası değil mi ?
Tanrının yazdığı kadere dayattığı ,kendi toplumsal körlüğü, kendi gözlerinden geçirerek, kağıtlara yazarken, toplumun tükürmesine asla izin vermedi. İyinin doğrunun kime göre şekil aldığına aldırmayan bir avuç vindanla toprağa verilen Anna'nın göz yaşları ,toprağa değdi mi ?
Yeniden bir bardak şarap ve içinde kopan günah ile sevapların döngüsüne ,iyi ile kötünün kadeh kaldırması şerefine !
Bazen öyküler kendilerinin yalnız olduğunu hisseder. Bu yalnızlık hissi,kocaman bir mahsunluk kondurur üstlerine. Bunların sebebi nedir bilir misin dostum? Anlaşılmamak... Benim öyküm şimdi mutlu zira onu anlayan, kocaman kalpli bir dostu var. O dosta nazdarovya...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.