- 892 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Toplum Ve Halk 1
1-] Toplum ve halk kavramları, anlamca aynı gibi duran iki sözcüktür. Aslında anlamca çok farklı iki kavramdırlar. İkisi de alabildiğine dinamik yapıdırlar. Halk, toplum sal yapılaşmanın ortaya koyduğu bir oluşmadır. Sosyal birlikti ilk taban, zamanla araçla üreten bir mallar takasını öngören, mülkiyetçi bir yapıya dönüştü. Böylece halk ve toplum gibi iki alan; aynı kumaştan bulutsu, sisti belirimce bir yoğunlaşması da başlamış oldu.
Nasıl optik olayları ayrı, göz ayrı bir olgu ve olaylarsa ve yine göz optik olana sımsıkı bağlı bir girişime bağımlılıktır. Yani göz olmadan görme, optik olayları olmadanda da göz faliyetleri oluşamazdı. Her biri bir ayrı oluş ve ilişkin eğimlelerlen ve de birlikte devinen olgulaşıştırlar. Göz burada etkilenen olaydır. Işık olayları ise gözü etkileyen girişmedirler. Gözün olduğu yerde görme, görmenin olduğu yerde de göz türü işlevler vardır. Göz ışığa bağlı bir oluşma iken, ışık gözebağlı değildir.
Göz, optik olan, görmeye dek, eğimselerden sonradır. Ve bu eğimselerin giderek yoğunlaşan minik minik ama farklı ve benzer işlevlerden girişişle biriken, tamam olmamış süreç eşmeler ilişkinliğidirler.
Tıpkı, toplum ve halk gibi. Ne var ki, toplum ve halk beraber süreçtirler. Sosyal birliğin evrimsel gelişimi ile sosyal birlikler önce ittifakı temas girişmeleri sürecini başlamıştır. İttifakı sürecin zamanca ikiye yarılmasıyla toplum ve halkın yapısı, adım adım ortaya çıkmıştırlar.
Toplumsal yapının oluşan alan devinmesi zemini içindeki hol ve oyuk içinde halk dediğimiz sosyal yapılar ve bu yapının sosyal kültürü oluşmuştur. Halk ve toplumu kimi anlamalarımız için iç içe geçmiş iki daire gibi düşünürken, kimi kez de kesişen iki çember gibi düşünebiliriz.
Dıştaki çemberin alan dairesi, toplum iken; içteki çeber dairesi alanı halkı ya da sosyal yaşamı temsil eder. İç çeberin eğri çizgisi iki yapının ozmotik seçici geçişlerini yapan ortak filitre zar yapısıdır. Çünkü söz gelimi toplumun kullanım dili ile alın kullanım dili farklı oluşla bu zar seçicileşir. Ya da toplumun işlevleştirici kaide kural ve normları toplumda işlevleşmez. Veya sosyal bir kültüre dek anlamalar topumsal gerektirmeli ilişkinlik ve işlevleşme olmamakla zar seçicileşir.
Yine sosyal yapının üreten bireyleri halk içinde topluma geçer ve işlevleşirler. Toplumda üreten bireyler payları alarak halk yapıya geçip kişisel özel yaşam ve keyfi serbestliklerini halk içinde yaşantılaşırlar. Bu zar yapı geçişen işlevleşmeleri seçip ayıklar. Halkın kişisi toplumsal yapıda işlevleşemez. Toplum içinde özel yaşam olmaz. Özel yaşam içinde de üretim güçleri bulunaz.
Daha nice geçişmeler bu zarın filitresinde süzülür. Bu zar sosyo toplumsa akıldan oluşmuştur. Sosyo toplumsa akılda bu iki alanın kendileri gerektirmeli ilişkin zorunlu süreçlerinden çıkar. Bir toplumsa düşünce; halk düşüncesine göre; siz öyle düşündüğünüz için, bu sizin özgür kanaatiniz olduğu için işlemez. Örneğin; bir bilgisayar devresi siz öyle düşündüğünüz için öyle çalışmaz. Söz gelimi Kirşof akımar kanununa göre çalışır. Siz de bu çalışma şekline göre düşünür kanaatler oluşturursuz.
Bir nesnel, toplumsa bilince uymayan; toplumun ilişkindik gereksinmeleri içinde olmayan kanaat ve düşünceler, özgür düşünme değildirler. Bu benim kanaatim demek değildir. Her özgür düşünme ve kanaatler bir devinin alanı zemin devinmesi zorunluluğuyla oluşur.
Bu kanaatleriniz ve özgür düşünceniz, toplumda; toplumun nesnel öznel bilincidir. Bir izafiyet teorisini bilmeden; bir kuantım fiziğinden haberiniz olmadan; bu alana ilişkin özgür düşünme, kanaat tasarruf etme ve kendinizi ifade etmeniz de olamaz. Biz kananat ve fikirleri, sosyo toplumsa ilişkin bağıntı ve zorunluluk devinmelerine bağlı oluşlarından ötürü, dinler ve kaale alırız.
Yine biz lavobada çıkan birisin elini neden yıkması gerektiğinin nesne öznel oluşla fikir ve kanaatini dinleriz. Ama “ben lavobadan sonra elimi yıkamam, hasta olacaksam olurum. Allah beni koruyacaksa korur, hasta edecekse eder” diyen birinin sözlerini kimse; ne kanaat olacakla, ne fikir özğürlüğü olacakla, dinlemez. Fikir ve kanaatlerin, tarihin süzgecinde aşılmış elenmiş oluşuyla ve güncel zamanın zemin düzlemi içindeki ilişkin bağıl referanslardan oluşmasıyla kanaat, fikir ve tasarımı gerekmektedir.
Bunlar filtre kurallarıdır. Sizler bu kural ve ilişkindiklerin belirlediği toplumsa girişmeleri ortaya koyan üretim yapışla işlevleşen referans bilinci bilmezseniz, her saçmalayışta bu benim kanaatım ve özgür fikrim deme, cehalet boş söz gizlenmesi içine girersiniz. Bunar halk alanın keyfilikleridir. Yine toplumun üreten yapısının paylaşım ve tüketimi toplumsa yapıdan halk yapıya doğru bir mal ve hizmetler geçişlerini düzenler. Sistem budur. Sistem nasıl ayrıntılaşır? Bu konumuz dışıdır.
Işık ile göz işlevi beraber süreç olmayıp, göz takibi, sonraki eğimse süreçtir. Işık özdeğin bir devimse beliriş biçimi iken göz bir çok sürecin, anlam ilişkisi ile öznel algıya amaçlılık gibi yansıyan, birleşik süreçlerle dış etkiye denk gelen uygunlukların, girişim yapabilimesidir. Her girişimi; bir kırpma, bir sınırlama, bir süzme, seçme ve ayıklama süreçleri otomatikman takip eder. seçme ayıklama tutumlarının eğim akışı sürecidirler.
Toplum ve halk; çok kez birbirini dışlayan, biri diğerinden yansımalı, gölge ve takibi süreçtir. Toplum olmadan da halk olamazdı. Göze göre ışık dıştı bir olay. Göz ve ışık iç dış girişmesidir. Oysa toplum ve halkın ana unsurundan olan insan, halk ve toplumun etkeni olmaktadır. Burada insan bir nitelikse ve nicelikse beliri ya da beliremeyişle, halk ya da toplumsa durum almaktadır. Halk ve toplum birbirine göre iç ve dış etki ve katkınlık olmaktalardır.
Toplum ve halk doğanın kendi organik yapısının, bir tür deviniş biçiminden oluşla diğer deviniş biçimlerine göre sonraki bir görüngünlüktür. Özellikle ve şimdilik, insanlara dek karmaşık bir girişme devinim biçimidirler. Toplum ve halk da, birbirini eğim eştiren, bağıntılı ve sıkı bağımlı olgulardır. Halk referansını toplumunda alır ve toplumuna, katılımlarla ve değişik etki biçimleri ilen de etkilerler. Ana belirleyici olan, toplumdur.
Sonuçta toplum ve halk gibi iki olgulaşışın kendine özgü ayrı ayrı ve birilikte girişen eğimleri, üstel olan insan yaşamını ve insan uygarlığını ortaya koyar. Birlikte bağımlı. Sıkı sıkı bağlantılı ve bir birine göre şekille, ayrı ayrı oluşturlar. Bura da toplumun üretim şekli ve kullandırım özgürlüğü, yolu eğip büken ana imleç oluşla halkı ve toplumu biçimler. İnsan öznelliği bu belirenler . Üzerinde kırpma fren edişlerle, aynı zamanın yarılan iki kısmlı akışına yol vermeyi ve yol sürüşlerini yaparlar.
Yapılardan biri olan halk yapı; giderek daha soyuttu, etnik ve inanç öznellikle, biçimlenecekti. Diğeri daha nesnel, üretimsek, nesnel hukuklu ve değişmeye, dönüşmeye açık şekilde, biçim eşecek olan toplumsak yapıdır. Toplum: hünerli emeğin ortaya koyduğu bir yapıdır. Araç sal üretimin; kendi kurum ve kurallarıyla biçim eşti. Ve yepyeni bir organikti nesnel ilişkilenişle, merkezi otoriteyi oluşturan devinim şekli olacakla belirdi.
Toplumlar, entropinin daha düzende olduğu, kendisine özgü düzenliliği koruyan, bu düzenlilikle zamanı ve süreci alçak yükse eşitsizlikti gerilimler arasında akıtarak, sürekli düzen ve düzensizlik üreten yapıdırlar. Oysa halk yapı, öznel ve özel tercihlerle maksimum düzensizliğin özel bir kararlılıkla rahatlamasıdır. Düzenlilik bir stres birikmesi ise, halk bu stresin en minimumla maksimum rahatlama olduğu alandır. Halkın genel eğilimi böyle belirir.
Nasıl maddenin bir anti maddesi, bir karanlık maddesi, bir negatifi varsa; nesnel olan toplumun da: bir anti toplumu, bir negatifi (fotoğraf negatifi) vardır. Toplumun, topluma göre bir karanlık maddesi olan ve genelde bir imajinasyonla davranır olan, şekilsek alanı vardır ki, bu da halktır. Sosyal birlikti yapıların eylemsel ve araçsak etkinlikleri, süreci özel girişmeli organize edişlerle kaydırmıştı.Böylece toplum bu organizasyonu ete kemiğe büründürdü. Halksa böylesine kararlı yapılar olmayıp daha imajineldirler.
Halk,toplumdan apayrı bir devinme alanı üzerinde,devinemezdi. Halk toplumcu ittifak sürecinin ortaya koyduğu bir sosyal olgudur. Halk toplumsal devinme alanı ile tam bir bire bir, ilişki içinde değildir. Sosyal birlikler; hünerli emeği (aletli karmaşık nitelikli emeği) ortaya çıkardıklarında, kişiler kendi emek ürünü olan üretimlerine sahip çıkmağa başladılar. İşte bu emeğe sahipti olan belirim üretenle üretemeyen kişileri birbirinden ayırmağa ve zıtlandırmağa başlamıştı.
Bu ayrım sonunda, çeşitli nedenlerle çalışamayan kişilerle (halkla), çalışıp; ürüne, mülke sahip olan üreticiler (toplumsak girişmeyi birey yararına çevirmeyi) ortaya çıkartmıştı. Sosyal birlikti yapının teknik üretime (kazmayla, çapayla, tırmıkla üretimine) başladığı ilk başlarda, olasıdır ki üretim yine ortaklaşa yapılıyordu. Depolama olanaklarının gelişmesi ile de bu ortaklaşa olan üretim, ilk birikimleri sağlamıştı.
Yani bana göre ortaklaşa (imece usulu gibi) olan üretim ilk mal birikiminin kaynağıdır. Mal birikiminin ortaya çıkması sonrasında insan eylemleri belki haksız gasplar müsaderelere (mala el koymalara) başladı.
Sürecek
Bayram KAYA
*Birey kavramının anlamı insanın toplumsal formasyonunu, mesleğini, eş deyişle hünerli emeğini ifade eder. Birey toplumun ortaya koyduğu bir insan tipidir.
Not: Bu çalışmam, İnanç ve Toplumsal İstem (Talep) konu başlıklı; denememle, yine, İnanç Laiklik ve Hoşgörü isimli denemelerin içerikleri ile, ilintili bir bütünlüktür. Her biri, bağımsız yapılar gibi ise de, aynı konuların açılımı biçiminde çalışıldı ve diğer bir çok başlıklarlan da konu geliştirimi sürmektedir.
YORUMLAR
Sevgili Göktürkmen;
İlgi ve alakanıza menmun ve müteşekkirim.
Ne varki; Halk, toplumsal demedim, halkın kişi- bireyleri (uzmanlaşmış emek) sahipleri halk kavramının içinde ve üretkendir. Halk toplumun müşterisi olarak, yada yetenek havuzu olarak, sanatçısı olarak vs. ilişkilenmiş dolaylanmıştır. Halk, ilişkin ve gevşek toplumsaldır. Ama bireyler zorunlu toplumsaldır. Birey halkın içinde çıkar, mesai dışında halkın içine dönerek yaşantılaşır.
Ulus toplumsal değildir.Ulus toplumu ve halkıda içeren bir subjektivitedir. Ama ulusa ilişkin hiçbir mütala belirtmedim.
Mezhep, etnitise ve dini yapılar hiç toplumsal (topluma ait) oluşumlar değildir. Tamamen halka ait (halksal) yapı ve oluşum anlama ve anlatım yaşayış ve biçimleniş ve soyut subjektifliklerdir. Başlangıç tarihi oluşması içindeki gelişme sürecinden koptukça da daha bir öznel (halk sal)olmaktadır.
Benim asıl temel sav ve çalışma alanım, vurgu alanım da, tam burasıdır. Toplum bambaşka bir yapı ve alandır. Halk bambaşka yapı ve alandır.
Sevgi ve selamlarımla...
Eynazende tarafından 9/19/2010 11:00:35 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sizi ilgi ile takip ediyorum.
Halk toplumsal, ulus toplumsal, mezhep toplumsal, etnik toplumsal, din toplumsal, toplum toplumsal ya da toplumsal toplum denemelerinizden bakalım ne çıkacak?
Halk tüketir. Toplum üretir.
Çok ilginç ve içinden çıkılmaz önermeler var yazınızda.
İlgi ile okuyor olacağım.
Saygılar.