- 1013 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
En İyi Öğretmenim
İçim içime sığmıyordu , yarın okulun ilk günüydü ve ben bütün hazırlıklarımı tamamlamıştım. Siyah önlüğüm, kalemin defterim, kitaplarım her şey tamamdı. Okulun her ilk günü belirsiz bir heyecan basardı içimi, hani kelebek olsam bir dala konarım ve çocuk olmak isterdim. Okula gidemeyen kelebeklerden daha şanslıydım insan olduğum için, nede kuş olmak isterdim böyle anlarda, sadece okulun bahçesinde koşan bir çocuk olmalıydım.
Sabah erkenden uyandık kardeşimle.Telaş içinde okulun yolunu tuttuk.
Yaz boyu çalışmıştım okul masraflarını karşılamak için. kardeşimin ayağında yırtık bir ayakkabı vardı, üzülmüş olmama rağmen ona ayakkabı alacak param yoktu, bana da zaten bir aile dostumuz almıştı. Günlerce, annemle adamın dükkanına gidip gelmiştik .
Benim kıyafetlerim kardeşimin kıyafetlerinden daha düzgündü, kimse anlamıyordu evdeki yoksulluğumu. Bende belli etmiyordum, sadece eve gelmeye çalışan arkadaşlarımı bir bahaneyle uzaklaştırmak dışında bir sorunum da yoktu.
Okulun bahçesinde sıra olduk. Her zaman olduğu gibi istiklal marşı okundu, müdürün açıklama konuşması ve bir kaç öğretmenin okulun kurallarını anlatan nutuğundan sonra sınıflarımıza dağıldık.
Öğretmen sınıfa girdi , hep beraber ayağa kalktık..Her zaman olduğu gibi yine en sevmediğim bölüm, tanışma faslı başlamıştı.
-evet çocuklar herkes kendini tanıtsın..
ilk sıradan ;
-üç kardeşiz annem ev hanımı, babam memur.
Baba mesleğinin sıfının ortasında söylenmesi ne kadar doğru? kim diyebilir ki benim babam inşatta amele. Yoksul bir mahalleydi sonuçta, en güzel meslek belki de memur yada bankacı olmaktı. Yine de sıranın bana gelmesini istemiyorum. Babam öldü demek çok zor geliyor, yutkunuyorum ve sınıfta herkes bana bakıyordu. Bu kez yalan söylemeye karar vermiştim. Sıra bana geldiğinde " babam, esnaf "dedim..
Kardeşim zekasıyla ün salmıştı okul da, hem sadece zeka mı? Resim yeteneği, şiir yazı ve bir sürü özelliği vardı. Ben de çalışkan yetenekli zeki bir öğrenciydim ama kardeşim benden daha popülerdi. Bir gün edebiyat öğretmeni okulun en zeki çocuklarını merak etmiş olsa gerek evimize kadar gelmişti. , Aynı zamanda benim de öğretmenimdi. Öyle utandım ki yalanım ortaya çıkmıştı. Nede olsa kardeşim söylemişti babamızın öldüğünü. Nedense yüzüme vurmadı "siz dedi aynı zamanda hayat okulun da okuyorsunuz"
Aylarca saklamayı başarmıştım arkadaşlarımdan, daha rahat hissetmiştim kendimi ilk kez, yargılanmadan acınmadan herkes gibi olmanın sevinciyle doluydu kalbim. Arada babamla ilgili anılar anlatırdım. Hâyalimde yaşattığım bir baba edinmiştim kendime. Kimse şüpelenmiyordu, galiba babalı bir kız gibi sağlam bir duruşum vardı hayata karşı . İnsan babasını yitirebilir, "asaletini yitirmez" derdi annem. "Asalet doğuştan gelir" sonradan edinilmez.
Bir gün, okulda küme çalışması başladı ve her gün bir arkadaşın evine gidiyor beraber çalışıyorduk. Birden paniklemiş ne yapacağımı şaşırmıştım. Evimizi görmelerini istemiyordum. İki somya, derme çatma bir masadan ibaretti ev. Eski kilim ve tek oda.
Öğretmen sınıfı kümelere ayırdı, 6 kişilikti kümeler. Belli bir konuyu beraber çalışmamızı sağlayan küme çalışmasının diğer bir amacı da her gün bir arkadaşımızın evine gidip çalışma ortamı sağlamaktı. Kara kara düşünmeye başlamıştım .
Sırf bu yüzden okuldan ayrılmaya karar verdim. Evet ertesi gün gelmeyecektim okula. Başka çarem yoktu, utanmayı göze alamıyordum. Hem nasıl bakardım arkadaşlarımın yüzüne ?
Ben karabasanı andıran soğuk terleme ve karmaşanın içinde cebelleşirken , birden öğretmen sınıfa dönerek ;
-bir arkadaşınız yerine ben ağırlamak istiyorum sizi. Şöyle bir baktı sınıfa ve seçiyormuş gibi yapıp beni gösterdi. -Senin yerine benim evimde toplanabiliriz.
O kadar sevinmiştim ki yıllarca unutmadım öğretmenimi. Hem yalanımı yüzüme vurmamış hemde beni kurtarmıştı büyük bir dertten. Sonra beni yanına çağırdı ve şöyle dedi.
-Herkes okuyabilir, hatta büyük adam olabilir, ama kimse senin ve kardeşin gibi güzel insan olamaz. Babanın ölümü senin ayıbın değil, utanılacak bir şey de değil, asıl ayıp olan, insanın kendini küçük düşüren davranışları bilerek ve isteyerek yapmasıdır.
YORUMLAR
Gerçekten çok duygulandım.
Babasız olmanın ne demek olduğunu anladım.
Babasızlığın yanında bir de herkese lâf anlatmak var.
Aslında bu başkaları için önemli değil. Siz çok önemsediğiniz için bundan sıkıntı duyuyorsunuz..
Başka eksiklik ya da yoksunluklarda da bu böyle. İnsan başkasına durumunu söylerken utanır, sanki
suç kendisindeymiş gibi.
Güzel bir anlatımdı,
tebrikler,
sevgilerimle..