- 506 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
YOLUN YARISI 1
ÖMÜR DEDİĞİN
Soğuk bir Şubat günü, Üniversite açılalı birkaç ay olmuştu. Herkes için sıradan bir gündü. Beraberce yemek yedikten sonra akşam okulda görüşürüz diye sözleşerek ayrıldılar. Akşama kalmamıştı oysa görüşme,.Daha otobüse binmeden Elif’in telefonu çalmaya başlamıştı. Arayan Uğur’du
-Ozan Samsun’a giderken kaza yapmış, hastahanede akşam okula gelmeyeceğim haberin olsun, diyordu.
Sinirlenmişti Elif her türlü şakalarına alışıktı fakat bu biraz fazlaydı.
-Saçmalama yola giden insanın arkasından yapılacak en kötü şaka akşam geldiğinizde canınıza okuyacağım kim sizi hastahaneye götürür siz onu düşünün kapat telefonu
- Elif, Ozan Samsun’a Erdinç’in kız arkadaşını evine bırakmaya giderken yolda kaza yapmışlar.Erdinç komada ailesi onu bekliyor. Biz Ozan’ın babasına haber verdik
-Tamam geliyorum bende, hastahaneye yaklaşınca ararım
-Gelme Elif, biz cenaze işlemleriyle uğraşıyoruz senin yapacağın bir şey yok sadece bizi merak etme diye aradım
Kısa bir sessizlik ve telefon kapanır.
Ömrünün en uzun yolunu gider Elif. Daha az önce yanımdaydı, hadi seni gezmeye götüreyim diyor ve Uğur’a bakarak kıskıs gülüyordu. Ya gerçekten gitseydi o da inadına, yada gitmemesi için az daha ısrar etseydi ne olurdu sanki sonuç değişirmiydi acaba
Turuncu kız derlerdi Elif’e turuncuyu çok severdi ve bütün şehir tanırdı onu. Çünkü o şehirde tek turuncu montu olan kişiydi o.
Ozan arkadaşım diye canını verirdi ki öylede oldu sonu, kendi memleketinde okumasına ramen arkadaşlarıyla ayrı eve çıkmıştı.
Uğur Ozan’ın en yakın arkadaşıydı yanından ayrılmazdı, ölene dek
Aslında üçü de hiç ayrılmazdı. Ölüm olmasaydı
YORUMLAR
Ömür bazen kahredecek kadar kısa ve bu kısalık en büyük şanssızlık...
Kaleminize sağlık...