- 566 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Kızımın İntikamı!
Usul usul sokuluyor soğuk ve midem bulanıyor. Kusuyorum üst üste. Kendimi ne iyi ne kötü hissediyorum, hissedemiyorum. Şefkate ihtiyacım var ve Chebby’e ihtiyaç duyuyorum. Onun sesine, ilgisine.. Ama uzaklarda olduğunu hatırlıyorum birden ve onu unutmaya çabalıyorum. Motora tekrar biniyorum ve uzaklaşıyorum bu duygulardan.. midem bulanmaya devam ediyor. Kusuyorum. Kokudan midem bulanıyor ve tekrar kusuyorum.
-Alo, Süleyman abi?
-Efendim, Mehmet.
-Abi ben çok hastayım bugün gelmesem olur mu işe?
-Ha.. Anladım. Kendini iyi hissetmiyorsan gelme.
Süleyman Abi’nin “işe gelmeyeceksen ne boka yararsın ki” demeye çalışan ses tonundan iğreniyorum. Birazdan kendimi yatakta buluyorum. Gözlerimi kapatıyorum ve olan biteni düşünüyorum. Ne kadar iğrenç biri olduğumu ve yaptıklarımı.. söylediğim yalanları.. yapmamam gerekirken yaptıklarımı.. ve midem daha çok bulanıyor. Ben buradayım demek için yaptıklarım ve ben bunda masumum dediğim yalanlarım aklıma geldikçe bu diyardan uzaklaşmak, beni bütün bunlara sevk eden insanlardan ve düşüncelerimden uzaklaşmak istiyorum. Kafamı boşaltıp bu boğazımdaki yanık et kokusundan kurtulmak istiyorum. Bunun için yapmam gerekenleri düşünürken telefonum çalıyor. Neden bilmem, arayanın Chebby olmasını istiyorum.
-Efendim Baba.
-Nasıl oldun oğlum..
-Midem kötü baba ya.
-Üşüttün her halde sen.
-Olabilir.
-Balkonda yatma diyoruz ama dinlemiyorsun işte. Neyse bir hastaneye git istersen.
-Tamam baba.
-Tamam.
Bu dakikadan sonra babamın öğütleri devreye girer ve defalarca tamam dedirtir bana. ve en son bıktırır. Aynen böyle oluyor ve telefonu kapatıyorum. Üzerimi giyinip hastaneye doğru yola çıkıyorum. Yolda defalarca üşütme değil bu psikolojik diyorum kendime. Çünkü kendimi düşündükçe, yaptıklarımı düşündükçe kendimden iğreniyor ve midemi bulandırıyorum. Otobüste kafamı koltuğa bırakıp gözlerimi kapıyorum. Bir ara yanıma biri oturuyor ve kafamı kaldırıp bakıyorum.
Yanımda oturan kişi.. Yok, hayır bu olamaz! Gözlerimi kapatıp sımsıkı yumuyorum ve tekrar açıp bakıyorum. Hayır bu o. Usulca dokunuyorum ve canlı olduğuna karar verip;
-Sen ayakkabı kutumdan nasıl çıktın!?
-Sen dün beni serbest bıraktın..
-Yoo, hayır bunu yapmadım.
-Hatırla Baba, saat 2 gibi.
-Ama midem bulanıyor.
-Ben bunun sorumluluğunu taşıyabilirim ama sen hesap soramazsın!
-Ne demek bu?
-Sen beni kaybettin baba. Artık sana istediğimi yapabilirim.
-Ama bunu yapmaya hakkın yok. Ben sana bunu yapmadım.
-Baba sen benim elimden geleceğimi aldın!
Birden irkiliyorum. Gözlerimi yumup açıyorum ve bana şokla bakan bir çift göz görüyorum. Bu gözler kızıma ait değil. Fakat anlaşılan az önceki konuşmanın bir kısmını duymuş biri. Ona sakin olmasını ve uykumda konuştuğumu söylüyorum. Ve fark ediyorum ki artık kızım peşimi bırakmayacak. Üstelik herkes üşüttüğümü zannedecek.. Kendimi bırakıyorum. İçimden “umarım chebby de sadece bir hayal ürünü değildir” diyorum..
M. Hanifi Kesik