10
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1158
Okunma
Tartışma benim face bookta paylaştığım şu yazı yüzünden başladı:
Şimdi anlamadığım husus şu:
Tamam Ak-Saray denen bu Cumhur Başkanlığı Köşkü bizim gibi bir ülke için fazla olabilir. Çok pahalıya patlıyor olabilir. Milletin önemli bir kısmı asgari ücretle geçinirken böyle bir sarayın yapılması o milletle dalga geçmek olabilir. Bu sarayın yapılması için pek çok ağaç kesilmiş olabilir ve bu sarayın yapımı yandaş firmalara ihale edilmiş olabilir...Hepsine eyvallah da bu saray nasıl oluyor da Recep Tayyip Erdoğan’ın Sarayı oluyor?
Bu güne kadar 11 Cumhur Başkanı geldi geçti. Çankaya Köşkü hiç birisinin babasının malı olmadı.
O halde niçin RTE nin Köşkü deniliyor onu anlamıyorum.
Atatürk Çankaya Köşkünde tam on beş sene kaldı ama kimseye miras bırakamadı. İnönü de öyle, Celal Bayar da öyle...RTE de kimseye miras bırakamayacak.
Yapılması yanlış demek ayrı, RTE nin Köşü demek ayrı.
Ne demek RTE nin Köşkü? O köşk yapılmasına karşı olsak da olmasak da bu Milletin, bu Devletin köşkü.
Beni bilenler bilir bazen yazılarıma biraz mizah katmak için , biraz da daha vurgulu olsun diye değişik cümleler kurarım. Bu sefer de öyle yapmışım ve yazımı şu sözle bitirmişim:
Bu böyle biline ve RTE nin köşkü diye zırvalanılmaya
Sonrasında sanki ben böyle bir köşkün yapılmasına, ülkede bu kadar insan açlık sınırının da altında bir maaşla ev geçindirirken, sanki bu ülke dünyanın en müreffeh ülkesiymiş gibi dünyanın en gösterişli Devlet Başkanlığı Köşkünün yapılmasına göbek atıyormuşum gibi tartışma bu minvale dönüştü.
En son cümle olarak gelen eleştiri de şuydu: ‘’ yazındaki çelişkinden kaynaklanıyor olabilirmi sami abim ..hem insanlar ne şartlarda yaşarken bu harcama lüks diyorsun ...hemde rte inin değil cumhur başkanın sarayı zırvalanılmaya diye rte savunması yapıyorsun sanki ..’’
Ben de son cümle olarak. ‘’ tarihi öğrenin ondan sonra tartışalım bazı konuları’’ demişim.
Niçin böyle demişim: Çünkü benim ‘’ İlk Çankaya Köşkünün hikayesine bir bakın bakalım’’ Sözlerime arkadaş ( Ki arkadaştan öte aslında biricik canım halamın biricik oğlu, dolayısıyla çok sevdiğim kuzenimdir kendileri ) ‘’ ilk çankaya köşkü TÜRKİYE CUMHURİYETİ devleti kurulmuştu her türlü şaşaayı kaldırır sami abim’’ Diye yazmıştı.
İlk Çankaya Köşkü…TÜRKİYE CUMHURİYETİ devleti kurulmuştu…Gerçekten öyle miydi peki?
Gelin hep birlikte bakalım o zaman… Hem de öyle Mustafa Armağan gibi Atatürk düşmanı bir Tarih Profesörü, Atatürk düşmanı bir yobaz olan Kadir Mısrlıoğlu, ya da Ermeni sever Ayşe Hür değil( Onlar da yazmış bir şeyler ama onları es geçiyorum ) doğrudan doğruya ‘’ Beni Atatürkçü olduğum için Slivriye tıktılar ‘’ Diyen ve bazılarının da gözyaşları içinde ‘’Evet ya doğru, adamı Atatürkçü olduğu için Silivri’ye tıktılar’’ dedikleri büyük Atatürkçü Soner Yalçın anlatsın Çankaya Köşkünün daha doğrusu köşklerinin hikayesini. Onun pas geçtiği yerlerde de ben gireyim devreye ve sorayım sorularımı.
Atatürk 27 Aralık 1919 da Ankara’ye gelir ve Ziraat Mektebinin küçücük bir odasına yerleşir. Ancak burası ihtiyaca cevap verecek durumda değildir çünkü savaş karargahı olarak da kullanılmaktadır.
Burada kısa süre kaldıktan sonra Ankara Garı bitişiğindeki istasyon şefinin lojmanını kullanmaya başlar. Onunla birlike o lojmanda kuzeni Fikriye, Annesi ve emir eri Ali Çavuş vardır.
Ancak Bu Tren Garı yanındaki lojman da Atatürk’ü rahatsız etmektedir çünkü sabahlara kadar uyumayan memleket meselesine çözümler arayan, bol bol kitap okuyan Atatürk bu gürültülü yerde gündüzleri oldukça rahatsız olmaktadır.
Bu durum Mayıs 1921 e kadar böyle devam eder. 13 mayısta Gazeteci Ruşen Eşref Atatürkle bir röportaj yapar, 16 Mayıs 1921 de ise Atatürk’ü bir geziye davet eder. Gezerlerken Ankara’da bağ evlerinin bulunduğu bir yere gelirler. Atatürk burada bir bağ evini oldukça beğenir. Bu beğeni üzerine Ruşen Eşref devreye girer ve bu evin Atatürk’ün evi olması için kollar sıvanır.
Önce Ankara esnafından para toplanır ( 4.500 Lira). Bu Parayı Ankara Müftüsü Rıfat(Börekçi) Efendi toplamıştır Ankara Esnafından… Sonra evin sahibi bulunur: ( Bulgurluzade Tevfik Efendi) 4500 liraya köşk , Bulgurluzade Tevfik Efendi’den satın alınır ve Atatürk’e hediye edilir. Atatürk , Köşkün Türk Silahlı Kuvvetlerine bağışlanması şartıyla bu hediyeyi kabul eder.
Köşk, köşk dediğim bu bina İlk Çankaya Köşkünün ta kendisidir.
Buraya kadar bir sıkıntı yok gibi görülüyor ama değil. Bakın sıkıntılar neler sıralayayım:
1- Bu Köşk Ankarada hangi adla bilinirdi? Öyle ya Mesela istanbulda bir sürü köşk vardır ve hepsinin bir adı vardır. Bu köşkün bir adı var mıydı? Vardı. ‘’KASAPYAN’IN BAĞ EVİ ‘’
2- Kasapyan’ın Bağ evi dendiğine göre en azından ilk sahibi Ermeni olmalı değil mi? Hem evet hem hayır. Kasapyan bir Ermenidir ama kendilerine ‘’ Ermeni denmesinden nefret eden Ermenilerdendendir o. Yani Anadoluda çoğunlukta olan ortodoks Ermenilerden değil, Katolik Ermenilerdendir. Ortodoks Ermeniler de bu katolik Ermenilerden nefret eder.
3- Kasapyan’ın Bağ evinin Bulgurluzade Tevfik Efendi’de ne işi var?
Efendim Ermeniler 1915 de tehcir edilirken Kasapyan Efendi bu evi Bulgurluzade Tevfik Efendi’ye satmışmış. Tamamen palavra tabii ki Çünkü seneler sonra ortaya çıkan Kasapyan’ın Torunu Edvard Çuhacıyan ‘’ Dedem o köşkü hiç kimseye satmadı ‘’ Diyor. Tevfik Efendi resmen el koymuş bir Ermeni’nin evine.
4- Ne yani şimdi ben Anadolumuzda yüz binlerce insanımızı katleden Ermenilerden birinin evine bir Türk’ün el koyduğuna mı üzülüyorum?
Evet üzlüyorum çünkü demin de dediğim gibi bu Katolik Ermeniler Türklere karşı herhangi bir katliam yapmamışlardır bunu herkes bilir ama bu biline biline adamlar tehcire tabi tutulmuş ve evleri barkları yağmalanmıştır.İşin ilginci Ortodoks Ermeniler bu katolik Ermenilere karşı da katliam yapmışlardır…
Özet olarak: Daha sonraki yılların Cumhur Başkalığı Sarayı diyebileceğimiz Çankaya Köşkü ( Kasapyan’ın bağ evi ) Bir HIRSIZLIK malıdır.
Peki Atatürk bu köşkün bir hırsızlık malı olduğunu bilmiyor muydu? Kendisi hayatta olmadığına göre sorup öğrenmemiz mümkün değil elbette.
5- Peki hepsi bu kadar mı?
Maalesef değil. Şu 4500 Lira meselesi var. Bu para Nasıl bulundu?
-Yahu Ankara Esnafından toplandı diyor ya Soner Yalçın.
İyi hoş da 1920 de TBMM açıldıktan sonra aynı Ankara esnafından sadece 100 Tl toplayabilen, topladığı bu parayı –kasasında sadece 25 kuruş olan –TBMM ye getirdiğinde bazı milletvekillerinin durumu öğrenmesi üzerine Atatürk’ün huzuruna çıkıp ‘’ Paşam günlerdir bulgur pilavı yemekten anamız ağladı. Şu parayla kendimize bir pirzola ziyafeti çekelim’’ diyenlere ‘’ Milletin parasını çarçur etmeyin ‘’ Diyen Mustafa Kemal karşısında ezim ezilen ezilen Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi yaklaşık bir sene sonra aynı Ankara esnafından 4500 lirayı nasıl toplayabildi ?
Bu 4500 lirayla Kasapyan’ın bağ evi satın alınmadan bir kaç önce İstiklal Marşı şairine ( M.Akif) Yazdığı bu şiir sebebiyle 500 Tl ödül verilmişti. O ödülle o gün için tam teşekküllü bir çiftlik alınıyordu diyoruz ya hep..4500 Tl ile dokuz çiftlik satın alınabiliyor. Bir sene önce 100 Tl yi ancak toplayabilen Rıfat Efendi, bir sene sonra dokuz çiftlik parasını nasıl bulabildi? Daha da önemlisi bir sene önce 100 Tl için ‘’ Milletin parasını çarçur etmeyin ‘’ Diyen Atatürk bir sene sonra aynı sözü 4500 liralık bir hediye için niye söylemedi?
-İyi ama o hediye değildi ki? Atatürk o köşkü Türk Silahlı Kuvvetlerine bağışladı?
Türk Silahlı kuvvetlerine bağışlanan köşkte Türk Silahlı Kuvvetleri mi ikamet etti peki? Daha sonra Pembe Köşk yapılınca Kasapyan’ın konağı Genel Kurmay Başkanlığı mı oldu? Hayır.
6-
- ‘’ ilk çankaya köşkü TÜRKİYE CUMHURİYETİ devleti kurulmuştu her türlü şaşaayı kaldırır sami abim’’
Türkiye Cumhuriyeti ne zaman kurulmuş kardeşim: 29 Ekim 1923
Atatürk Kasapyan’ın bağ evine ne zaman yerleşmiş kardeşim? Haziran 1921…Hangi Cumhuriyet kurulmuştu söyelebilir misiniz?
-Vatanı düşmandan kurtaran bir büyük öndere bu günkü Ak – Saray’ın yanında toz bile denemeyecek kadar değersiz olan bir köşkü mü çok görüyorsun?
-Kardeşcağızım…Hangi vatanın kurtarılmasından bahsediyorsun? Bak tarihlere dikkat et…Haziran 1921 diyorum. Ortada kurtarılmış bir vatan filan yok…I. Ve II. İnönü Zaferleri kazanılmış ama sonrasında Yunanlılar ileri harekata geçmişler ve Eskişehir-Kütahya savaşları dediğimiz o savaşlarda yenilmişiz, geri çekliyoruz. 1921 in Haziranında böyle bir ortamda yerleşiyor Atatürk, Kasapyan’ın bağ evine…Henüz ne Sakarya Zaferi var ortada, ne de Büyük Taarruz ve nihai zafer.
Bitti mi peki?
Hayır…Sonrasında bir de Pembe Köşk var…
Evet…Atatürk artık adı Çankaya Köşkü olan eski Kasapyan’ın bağ evine yerleşir ama bu evde yaptırmak zorunda kaldığı onarım ve tadilatlardan gına gelir artık ve yeni bir cumhurbaşkanlığı köşkü yaptırmaya karar verir.
Bağevi arazisi büyütülerek buraya yeni bir bina yapılması için, Mayıs 1930’da Prof. Dr. Clemens Holzmeister görevlendirildi.
Nazilarden Kaçan bir Alman olan sanatçı yeni köşkün yapımına 1931 yılı başında başladı.
1932 yılı haziran ayında Çankaya Köşkü inşaatı bitti. Binanın dış cephesi,Atatürk’ün sevdiği pembe renge boyanmıştı. Bu nedenle bina "Pembe Köşk" olarak adlandırılacaktı. Bugün hâlâ Çankaya kompleksinin rengi "pembe"dir...
Artık vatanı kurtarmış bir Büyük Önderdir Mustafa Kemal. Ona bir tane değil , böyle bintane köşk feda olsun lakin 1930 lu yılların hemen başları böyle yeni bir köşk yapımı için uygun yıllar mıdır?
Eğer memleketinizde büyük bir ekonomik kriz varsa uygun bir zama değildir elbette.
Peki memlekette ekonomik kriz mi vardır?
Sadece Türkiye’de değil ki tüm dünyada bir ekonomik kriz vardır. 1929 da Amerika’da başlayan ekonomik kriz tüm dünyayı sarmış vaziyettedir. Yani bu gün nasıl ki millet fakr-ü zaruret içinde yüzerken bir Ak-Saray yapılıyorsa 1931-1932 yıllarında da millet fakr-ü zaruret içindedir ve bir Pembe Köşk yapılmıştır. Ayrıca yine bu yıllarda Nazi Almanyasının yeni bir dünya savaşını başlatacağının sinyalleri verilemktedir. Yani yeni bir savaş hemen burnumuzun dibindedir. Buna rağmen Atatürk ‘’Sonraya kalsın ‘’ Dememiştir.
Evet…O Pembe Köşk bu güne kadar on iki cumhurbaşkanına ev sahipliği yaptı ve on ikinci cumhurbaşkanı artık bunun da değişmesi gerekiyor’’ diyor ve adına Ak-Saray denilen yeni bir saray yaptırıyor. Yaptırmaya başlamasıyla da ‘’istemezük’’ sesleri yükseliyor.
Haksız mı ‘’İstemezük ‘’ diyenler?
Dünyanın süper gücü olursan, sonra da böyle bir saray yaptırırsan haydi neyse ama ülkende hâla bazı insanlar 890 Tl gibi bir trajik maaşla çalışıyorsa böyle bir saray yaptırmak olmaz. Olmaz da yaıplacak bu sarayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Sarayı olacağını söylemek de olmaz. Yanlış olur…O saray Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının Sarayı olacaktır. Cumhur başkanları gelir-giderler..Baki olacak olan o saraydır. Bu güne kadarki on bir cumhurbaşkanı cumhurbaşkanlığı köşklerini sırtlarına vurup kendileriyle beraber götürmediklerine, üzerlerine tapulamadıklarına göre o da götüremeyecektir, tapulayamayacaktır. İçimize sinse de sinmese de sadece belirli bir görev süresi müddetince orada oturacak, sonra çekip gidecektir. O bakımdan yapılacak bu saraya R.T.E nin sarayı ya da ‘’Hırsızın sarayı ‘’ demek son derece yanlıştır.
Ben ne demişim : ‘’ Onaylasak da onaylamasak da maalesef bu işler böyle yürüyor’’
Mesela Edirne gibi bir yerde dünyanın en Büyük camii olan Selimiye’nin ne işi vardır?
Mesela karşısında Ayasofya gibi muaazzam bir CAMİ olduğu halde iki adım ötesinde Sultanahmet Camii’nin ne işi var? ( Osmanlı Devletinin gerileme döneminde yapılmıştır hem de )
Mesela Topkapı gibi muhteşem bir Saray varken Dolmabahçe gibi bir başka muhteşem saraya, Dolmabahçe sarayı varken Yıldız gibi bir saraya ne ihtiyaç vardır.
Yoktur elbette ama olmuştur…
Şimdi Selimiye Camii için ‘’ II. Selim , Kendisi ve ailesi için bir ibadethane yaptırdı’’ mı demeliyiz?
Sultan Ahmet için de öyle ‘’ I. Ahmet Kendisi ve ailesi için yaptırdı o camiyi ‘’ mi diyelim.
Abdülmecit Dolmabahçe sarayını sırtına sarıp öteki aleme göç ettiyse Atatürk’ün hayata gözlerini yumduğu saray hangisiydi?
Bütün bunları bu şekilde yorumlarsak aynen Nasrettin Hoca fıkrasındaki gibi kurcaladıkça boku çıkar…
Çıkıyor da zaten.
Ve son sözüm:
‘’Zırvalanılmaya’’ demiştim ya…Vaz geçtim… Böyle deyince kızıyorsunuz zira…Eh o halde zırvalayın kardeşim.
Resimler:
1- Kasapyan’ın Bağ evi- Çankaya Köşkünün ilk hali.
2- 1. Resimdeki Bağ evinin onarım ve tadilat gördükten sonraki hali ( İlk Çankaya Köşkü)
3- Pembe Köşk
4- Şimdiki Ak-Saray ( Bazılarına göre KaçAK-Saray)