Şiir Soytarısı
Deneyimlediğimiz yönetici görevlerinin bir birikimi olarak, oldukça farklı yönlerini görürüz paylaşımcıların; bazen niyetler konuşmuştur, bazen de sanat. Yıllardır bir yandan kendi kalemimizi geliştirmenin yollarını aramak, bir yandan da sanata verilen erdemi korumak adına, nice mürekkep hokkası harcadık.
Neredeyse şiir paylaşımcı profilini çıkardık; insanın tüm kiplerini gördük sanal sayfalarda. Şiir konusu ile sınırlansa da, nice sosyal olaylara gebe kaldığımızı, onurun çiğnendiğini, sanatın ezildiğini veya hiç gerek yokken pohpohlandığımızı bile izledik sahne arkasından; bazen de buna kışkırtanlar oldu, bazen de sanatı görmezden geldiler; hatta sufle verenler bile vardı. Yani sanatçı kişiliğin gerektirdiği erdemler yerine, onca huylarını şiirle perdeleyen sanat dışı müşterilerle sürdü siteler.
Peki bunlarla savaş, hiç biter mi? Aslında kimin veya ne için savaştığımızı biliyor muyduk? ‘Şiir’; sadece ahenkli sözlerle ortaya dökülen, bir ‘sıla gecesi’ şarkısı mıdır; önce gururla yazılıp, sonra da zevkle dinlenip, gece tatlı düşlere dalacağımız? Onca dizenin niçin yazıldığını bilmeyenler; şiir sanatının kolay harcanmasına da göz yumanlar olacaktır elbette.
Bu denli bilgi kirliliği içeren bir acunda, insanoğlunun bilinçlenmesi, bilginin özetlenmesine, çarpıcı olarak topluma sunulmasına bağlıdır oysa. Öyküler yazarsınız; okuyacak ve dinleyecek beşikler gerekir; roman yazsanız, okumak için uykunuzun kaçması veya ‘boş’ bir zaman gerekir, size de kimse okumaz. Oysa şiir, çarpıklığı beş dakikada verir size; kişileri veya olayları kafanızda canlandıracak öğelere sahiptir; birkaç dörtlük sonrasında hemen fikirlere ulaşır ve kafaya nakşeder.
Gerçekten de, her ne kadar lise ve sonraki çağlarımızda edindirilen edebiyat kültürünün izlerinden hareket edilerek şiiri açıklamak için örnekler verilse de, neredeyse çoğu kişiye özgü tanımlardan da oluşan birçok bakış açısı gördük şiir için. Birininkine ’şiir’ derken, diğerininkine ’şiir’ demeyen, yine sadece sizsiniz; yani bu konuda her zaman olduğu gibi, yine yalnızsınız.
Gerçek şu ki; onu tanımlamak, ’his’leri tanımlamakla eşdeğerdir; oysa ’his’ler, sadece duyumsanabilir, iç dünyadadır; nasıl ki ruhu açıklayamıyoruz, herhangi bir tanım öneremiyoruz; yani sizi, ne kadar çabalasanız da, sadece döküntüleri, düşlediklerinizin somut çıktılarını, yani dünyadaki herhangi bir nesneye (imgeye) bağlayabildiklerinizi dışarıdakiler ancak algılayabilir. İşte tam bu sırada yapılan eyleme yahut işleve "şiir sanatı", bu işi yapana "şair", bu işe de "şiir" diyoruz.
İster kara sevda olsun, isterse, orman kanunu; her birinin çözümlenmesi gerekir; niçin insan, açmazlarda kalıyor, niçin çözümde tıkanıklık yaşıyor, niçin acı çekmeden mutluluğu bulamıyor; aç kalmadan da tokluğun veya paylaşımın değerini? Eğlenmek için şiir veya başka bir sanatı icra edenlerin kısa süreli çıktılarla ilgilenmesi doğaldır; onlara kralın soytarıları da yeterdi; çünkü kimin çıplak olduğunu söylemeleri zaten yasaklanmıştı.
Şiir soytarısı; ister şiir karalasın, ister çalsın, isterse başkasının yazdığı için yorumlaşsın; bir iki deneme sonrasında kendini ele verir; ama bu yönü görmek istemeyenler, kendi şiirlerine yönelen getirilerle yetinebilir. Ellerine aldıkları dikdörtgen biçimli yazıları sancak gibi taşırlar; her sayfanın önde geleni, ‘şiir asmaca’ yarışının da asla yenilmezi, her buluşmanın da teşrifatçısıdırlar. Paylaşımcı yapay dostlarına yaktığı yağ kadar, kendi tavasına (sayfasına) yorum düşeceğini bilir. Neredeyse paylaşımdaki karşılıklılık ilkesini, kötüye kullanır; üyelere solmuş çiçek uzatır; ama gül kokuları bekler. Eğer sanat dışı amaçlarla bezeli ise hedefi; onun tahlillerden kopyalanmış övgü dolu sözlerinin sınırı olamaz. Artık asılan şiir, anlamını yitirmiştir; onu asan elin kişiliği öne çıkar; ne sunduğu önemli de değildir. Yorumda ise, şiire değil, narsist kişiliğine yönelen birkaç sözün emaresini arar. Sanki beş dakikada şair olacaktır, birçok etkene bağlı yazılmış bir yorumla.
Şiiri halk için kullanıp, doğru düşünmeleri için ışık niyetine değerlendirmek; şiir dili gerektiren zorlu bir süreçtir. Öte yandan, şiirin çoğu sanat dalına göre kısa ve öz oluşu; her insan tarafından ‘han’ olarak kullanılmasına da izin verdiğinden; onun korumak için açılacak savaş da zorlu bir savaştır.
Bu yolda neler yapılabilir? Şiiri, ışık olarak kullanan paylaşımcıların, hem şiir denemeleri desteklenmeli, hem de ona yorum yapanların kalemi bileğlenmelidir. Doğru yorumlar onurlandırılmalı, doğru şiirlerin şairine ulaşılmalı, gerekirse diğerlerine ders vermesi sağlanmalıdır. Öte yandan, şiirin halktan uzaklaşmasına, ışığını yitirmesine yol açan soytarılarsa afişe edilmelidir. Şiiri kötüye kullananların paylaşımı karartılmalı, yorumlaşma skorları veya reyting adına yorum kalitesinin düşmesine izin verilmemelidir.
Şiire yeni başlayanların sorumluluğunu sizler veya bizler almazsak, öğrencilerin doğru başlaması için acılar içinde yine yıllar mı geçmeli? Sorumluluktan kaçındığımızda, ortalığı sanat maskesi takınmış soytarıların basmayacağının bir garantisi var mıdır?
YORUMLAR
Belki de bir yandan şiirde estetikliği sağlayanın, kişinin içindeki bir şeyler olduğunu söylemekteyiz; sanki göğüs kafesinin içi, saha ince işlenmiş oyalara benzese, o zaman tomruklaşan ormanlardan şiir sağılamayacağını biliriz.
Aslında aynı öğretilerle evrimleşen onca insanın ürettiklerinin, birbirinin benzerini sergileyeceğini de algılarız; yani ortak akıl yahut estetik; aynı raflarda çoktan yerini almıştır da, onu uygulamak isteyen yoktur, böylesi yazma eğilimini bile göremezsiniz.
Kişideki estetikliği ise, ancak etikle tanımlarız; yani şiir yazmak ya da yazmamak, kalemin sanata karşı etiği gibi.
Sonuçta estetiği sağlayamadığını bile bile yazanı, sanatta etiğin camını kırdığını anlarız, her yorumda üstü kapalı okura gammazlarız.
Katkılarınıza çok teşekkürler sayın Kazan. Selamla.
2008-2009 ve 2010 yılları arasında Yazın Sanat'ta Cumartesi günleri şairleri ağırlardım ve söyleşiler yapardık. Konuğumuz Yelda Karataş idi. Söyleşi sırasında ortak bir estetik algının varlığından söz etti. O gün bu konu üzerine bayağı atışmıştık. Onun dediği doğruydu ortak bir estetik algıdan söz edilebileceği ama bu algısal durum bizim bulunduğumuz toplum için yanlış bir kanıydı.
İstatistik bilimine inanırım şiir kadar matematikseldir çünkü.Çok fazla derine girmek istemiyorum. İzlediğimiz televizyon programından, bizi yönetmesi için seçtiğimiz siyasetçiye kadar o kadar sığ bir ortamda yaşıyoruz ki; estetik arka sırada parmak kaldırmaya korkan çocuğa benziyor.
orhanti
Aslında aynı öğretilerle evrimleşen onca insanın ürettiklerinin, birbirinin benzerini sergileyeceğini de algılarız; yani ortak akıl yahut estetik; aynı raflarda çoktan yerini almıştır da, onu uygulamak isteyen yoktur, böylesi yazma eğilimini bile göremezsiniz.
Kişideki estetikliği ise, ancak etikle tanımlarız; yani şiir yazmak ya da yazmamak, kalemin sanata karşı etiği gibi.
Sonuçta estetiği sağlayamadığını bile bile yazanı, sanatta etiğin camını kırdığını anlarız, her yorumda üstü kapalı okura gammazlarız.
Katkılarınıza çok teşekkürler sayın Kazan. Selamla.
Elbette ki, "bırakalım, yazsınlar".
Ancak her şeyin bir çerçevesi, şekli şemâli olmalı; tanımı yapılmalıdır.
Yani şu istediğini yazıp duranların; sanatsal cehâletinin sonuçlarını değil; kişiliklerinin sanat ortamını dejenere eden baskılarını, öne çıkma istekleri, öğrenmekten kaçınmaları gibi yaklaşımları eleştiriyoruz.
Yapıcı yorumunuz, kalemimini onurlandırdı, teşekkürler, selamla.
Kutlarım güzel bir yazı olmuş ama bırakın isteyen istediğini yazsın.Sanat görecelidir ve bazen en kötü eserlerle başlar,zamanla gelişir.Yazmaya çalışanları da cesaretlendirmek gerek.
orhanti
Ancak her şeyin bir çerçevesi, şekli şemâli olmalı; tanımı yapılmalıdır.
Yani şu istediğini yazıp duranların; sanatsal cehâletinin sonuçlarını değil; kişiliklerinin sanat ortamını dejenere eden baskılarını, öne çıkma istekleri, öğrenmekten kaçınmaları gibi yaklaşımları eleştiriyoruz.
Yapıcı yorumunuz, kalemimini onurlandırdı, teşekkürler, selamla.
Ramazan Abim,
Çok teşekkürler katkınıza ve desteğinize, daha çok okunması adına, yazıların da cesaretle devamının gelmesine..
Gerçekten de yazıyı yayınlamazdan önce, cesur başlığın ve ifadelerin yer aldığı bir makalenin desteklenmesini isteyecektim sizlerden; çünkü ortak sorunlarımızı kişiselleştirmeden, çözmenin yolu oldukça zordu; alınanlar olacaktır; ancak her alınma, bir çözüme yol açacaktır.. Başkası yazsa, idi, şahsen hemen alınmam, üzerime almam gerekirdi söylenenleri, "birkaçını ben yapıyor muyum acaba?" diye.
Özeleştiri yapmak, zülf-ü yâre dokunmak; o kadar zor olmamalı eli kalem tutanlar için, tartışmanın da en koyusunu yapabilmeliler.
Sağ olunuz, var olunuz. Selamla.
Ramazan Topoğlu 02/11/2014 12:41
SOYTARI (TDK) : 1-Hileci, yaltak kimse.... 2- Söz ve davranışlarıyla halkı güldürüp eğlendiren kimse, maskara... .......Editörümü.Orhan TİRYAKİOĞLU şiir, şair ve edebiyat mekanları üzerine yazılarını sürdürüyor. ........Hemen şu sözünü alıntılıyorum.""...sanatçı kişiliğin gerektirdiği erdemler yerine, onca huylarını şiirle perdeleyen sanat dışı müşterilerle sürdü siteler." ....... Ya da kalabalık olma adına bu kişiler için de tavizler verildi, veriliyor........TİRYAKİOĞLU şu sorularla yanıtı dillendirilmeden bile aklımızda şiir üzerine düğümlenen sorunları bir çırpıda kendilğinden analizletiyor............"...
.‘Şiir’; sadece ahenkli sözlerle ortaya dökülen, bir ‘sıla gecesi’ şarkısı mıdır; önce gururla yazılıp, sonra da zevkle dinlenip, gece tatlı düşlere dalacağımız? Onca dizenin niçin yazıldığını bilmeyenler; şiir sanatının kolay harcanmasına da göz yumanlar olacaktır elbette." Sadece beş dakikada.çarpıklığı verir sizlere şiir düşüncesi şiirin sosyal zeka kıvraklığını fısıldıyor bizlere. ...........Şu sözleri de beynimizin en iyi yerine kaydedelim......" Eğlenmek için şiir veya başka bir sanatı icra edenlerin kısa süreli çıktılarla ilgilenmesi doğaldır; onlara kralın soytarıları da yeterdi; çünkü kimin çıplak olduğunu söylemeleri zaten yasaklanmıştı."......
.ORHAN'IN ŞİİR SOYTARISI TANIMLARINI SIRAMAYALIM. ŞİİR ÇALAR........MISRALARA BENZER DİKDÖRTGEN BİÇİMİNDE ŞEKİL ORTAYA ÇIKINCA İÇİNDE NE OLURSA OLSUN ŞİİR SANIR......ŞİİRDEN SANATTAN GAYRİ, ŞİİRİN SAĞLADIĞI ORTAMLARDAN BAKALIM KİMİNLE TANIŞACAĞIM DİYE TOPLANMALARDA BAŞ KÖŞEYE OTURUR. (HEMEN ŞUNU ARAYA KOYALIM GÖNÜLDEN ŞİİR TUTKUNLARI AZ ÜRÜN VERSE DE BU TİPLERLE KARIŞTIRILMAMASI GEREKİR),,,,,,,,,,,,,,,,,,YAKTIĞI YAĞ KADAR KENDİSİNE DÖNÜŞ OLACAĞINI BİLİR.............................................SOLMUŞ ÇİÇEK UZATIR GÜL KOKUSU BEKLER..................NARSİSTTİR, HİSTERİKTİR, GENELLİK GEÇİMSİZ VE KAVGACIDIR.........
Orham çözüm de öneriyor."Şiiri kötüye kullananların paylaşımı karartılmalı, yorumlaşma skorları veya reyting adına yorum kalitesinin düşmesine izin verilmemelidir"....................
Bu yazıda bir yadırgama, küçümseme var sanmayın sakın....... Orhan şiire başlayan iyi niyetli, şiiri olgunlaşmamış kişiler için söylemiyor bunları. Şiir Zamanı üyeleri için de söylemiyor. Genel bir sorundur......Hatır uğruna şiirlere olduğundan fazla değerle gaz vermek onlar için kötülük. Bunu Şiir Zamanı toplantımızda katılımcı arkadaşlarımız kapsamlı biçimde dile getirdiler. Ali Altınlı ve Adurrahim Kahraman bu konuyu önemle vurguladılar...... Hele hele şiir bahane, sohbet şahane yaklaşımıyla gelenler için özellikle sitemiz için geçerli değil Bu edebi sohbetlerin, uyganca tanışıp kaynaşmalar için bir engel değil......Orhan bu yazıyı daha çok kişinin okuması için paylaşıyorum.
BU YAZI VESİLESİYLE ŞİİR ZAMANI SİTEMİZDE BİRBİRİMİZİ GÜÇLENDİREN, YENİ BAŞLAYANLARI KÜÇÜMSEMEK YERİNE ŞEVKLENDİREN, HER YAKLAŞIMA BURUN KIVIRMAYAN AMA ORHAN'IN SÖYLEDİĞİ GİBİ ŞİİRİ ARKADA KAZANMA ARACI OLARAK KULLANMAK İSTEEN SOYLARA DA YER VERMEYEN İLKELERİMİZİ BELİRTMİŞ OLALIM. . ŞU KONUYU DA İTİRAF ETMEK İSTİYORUM..... SOYTARI OLMAYANLAR DIŞINDA DA SÖYLEYEBİLECEĞİMİZ GÜÇLENDİRİCİ ELEŞTİRİLERDEN MORALLERİ BOZULMASIN DİYE KAÇINIYORUZ VE YANLIŞ YAPIYORUZ............ GALİBA ORHAN'IN BU CESARETLİ DEĞERLENDİRMESİNİ UYGULAMALAYIZ..............BİR DE ŞİİR KONUSUNDA BELİRLİ AŞAMA KAYDEDEN HİSTERİK KİBİİRLİ SOYTARILAR VAR....BUNLARIN DA DERDİ BAYAN AĞIRLIKLI OLARAK YAŞAYAMADIKLARINI ŞİİR YOLUYLA ELDE ETMEK...... KADIN ŞAİRLERİMİZİ TANIMASALAR BİLE HEMEN İSMİYLE HİTAP EDEN, BİN YILLIK DOSTUYMUŞ GİBİ DAVRANAN, DENGESİZ SÖZLER EDEN, KİBİRLİ SOYTARILAR.... BİR KADIN ŞAİRİMİZ NEZAKET GÖSTERİP ŞİİRİNİ SESLENDİRİNCE HEMEN O ÖZNEYE İKİNCİ FLÖRTÖZ ŞİİRLER YAZMAYA BAŞLAYAN AKLI BAŞINDA GÖRÜLEN SOYTARILAR....SOYTARİZMİN BOYUTUNU BURADA KESEREK ORHAN'I BİR KEZ DAHA KUTLUYORUZ