- 1263 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
“Deli Cesaretli” İnsanlar!..
Doğuştan başlayan bir mücadeledir yaşam. Hatta, ana rahminde ike; bir annenin aldığı gıdalar ve ailenin içinde bulunduğu sosyal statüye uygun olarak başlıyor ve şekilleniyor. Ana rahmindeki cenin tüm konuşulanları dinliyormuş. Müzik dinleterek ve onunla konuşarak en özel yetiştirmek ister olmuş anneler. Kimisi zengin doğacak ve doğuştar şanslı olacak; kimisi de yoksul bir ailenin çocuğu olarak doğacak ve pek çok nimetten ve ilgiden mahrum kalacaktır. Kısacası biri zengin, birisi de yoksul mücadele edecek!..
Yoksul bir ailede dünyaya geldiyseniz, işiniz gereçekten çok zor demektir!.. Nereye el atsanız, hakir görülecek ve hatta horlanacaksınız. Bütün bunlara ses çıkarmadan “koyun” boyun eymeniz istenecektir; erşeye “evet” demeyi başarabilirseniz, efendi ve asil büyüklerimiz sizi “efendi!” diye tanıyacaklardır. Bunu, ileriki yaşamınızda da kararlı olarak sürdürürseniz veya sürdürebilirseniz size bir unvan daha verilecektir, “çok asil” diyerekten!.. Çünkü; herşeye “evet” demesini becerebilenleri herkes çok sever ve sayar. Ancak bir gün kazara da olsa, isyan etmeğe ve farklı isteklerde bulunmaya kalkarsanız, bu kez “asi” kelimsi size yakıştırılcaktır, kaçınılmaz olarak!.. Bu nedenle; yükselmek ve ileride makam mevki sahibi olmak istiyorsanız, mtlaka “üç maymun” oyununu bir tiyatrocu benzeri oynayabilmelisiniz. “Üç maymunların” en büyük özelliği görmez, duymaz ve konuşmaz olmalıdır. Bu özellikleri taşıyanlar, çok uyumlu, asil ve efendi olmalarından dolayı daima üst makamlara namzet olmaktadır. Aynı anda aynı konu için, hem “evet”, hem de “hayır” diyebilenlerin başaramayacağı iş ve işlem yoktur, bu zamanda!.. Hele, amirinizin yanlışı görmez ve yanlışına dahi “doğru” diyebiliyorsanız, bulunmaz hint kumaşı olursunuz kesinlikle!.. Çünkü; bu zaman kesinlikle ve kesinlikle, “kurnaz tilkiler” ile “kurnaz maymunların” zamanıdır. Kurnaz tilkiler bunların arasındaki en zeki (!) olalarıdır ve yöneten konumundadır. Kurnaz tilkiler ise, kurnaz tilkilerin verdiği kadarıyla mutlu olmak zorundadırlar!.. Bu özellikler yazalı veya yazısız herhengi bir toplumsal yasada yer almaz; bunlara “Teksas Kanunları!..”, diyebiliriz... Bunlar, işlerini yaparken kesinlikle çok özgür olmak isterler. İşlerine karışılmasından hiç hoşlanmazlar. Genellikle çok “torpilli” yani “çok ağır toplar”’dırlar. İmtiyazaz sahibi ve arkaları çok güçlüdür (!), her nedense!.. İşte çok cesurdurlar ve çıkarları için her yola başvurabilirler. Önce iyilikle sindirmek isterler tatlı sözlerle!.. Daha sonra gerekirse “şiddet” ile tanıştırılar, uyumlu efendi olmayanları!.. Bu arada unutmadan söyleyeyim yani yazayım; bu arada sokaklar sinmiş ve itiraz etmeyen insanlarla dolup taştığından, istedikleri gibi at oynatır bu “kurnaz tilkiler” ile “kurnaz maymunlar”. Dalkavukların hakim olduğu toplumlarda, tüm olumsuzlukların yaşanması kaçınılmz olacaktır. Şike, rüşvet, laf taşımak, adam kayırmak, kula kul olmak, yalan, dolan, iftira, hile benzeri olaylar çok doğal ve rutin gelişmeler olarak tarihe (!) geçecektir. Bunun sonucunda, vergi ödemek selim ve temiz insanların asli ve en önemli görevleri olacatqktır. Ülke pastasının paylaşılması ise “kurnaz tilkiler” ile bunlardan arta kalacakla yetinmek üzere, “kurnaz maymunların olacaktır. Gelir dağılımı bozulan toplumun da, üretmeden parayla para kazananların “asil yöneticiliğinde” iç ve dış faileri resmen azacaktır. Tüm faydalarını bir kesim alacak, dğerleri (!) ise toplumun tün olumsuzluklarını paşlaşacaktır gönüllü ve pasif bi şekilde!..
Bu nedenle; adam gibi adam bir toplum (!) olmak istiyorsak ve diğer milletlere yem olmak ve bağımlı olmak istemiyorsak mutlaka ve mutlaka, askeri başarılarımızı ekonomik başarılar ile süslemeliyiz!.. Üretim yapmalıyız ve toplumumuz için hep birlikte büyük fedakarlıklarda bulunmalıyız. Bu konuda neler yapabiliriz diye düşündüğümüzde: Aile eğitimiyle başlayabiliriz. Önce, yalandan uzak bir nesil yetiştirmemiz gerekir. Yalan her kötülüğün anası olduğundan, tüm olumsuzluklarda mutlaka en az bir yalan ve yine en az bir yalancı bulunur. Yalandan uzak bireyler, yarınların çok dürüst yöneticileri olacaklardır!.. Ve en önemlisi; şikeciler, rüşvetçiler, hırsızlar vb. tüm karanlık düşünceler (!) rahatlıkla cirit atamayacaktır!.. Gelmiş ve geçmiş tüm zamanları, bu yönden incelersek; Gerçek devlet adamları ve gerçek bilim adamlarının, mutlaka “Deli Cesaretli” insanlardan çıktığını görebilmemiz mümkün olacaktır. Rüzgarın estiği yöne “koyun” gibi gidenlerden devlet adamı çıktığı görülmemiştir. Rahmetli İsmet İnönü, bu konuda tarihi bir söz söylemiştir: “Namuslu İnsanlar, En Az Namussuzlar Kadar Cesur Olmak Zorundadır!..”. Gerekirse; Toplumları için, Dünya’nın tümüne meydan okuyabilen çok cesur mangal yürekli insanlar, tarihin akışını değiştirebilmiştir. Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, resmen tüm Dünya’ya meydan okuyarak; ve içerdeki, makam ile mevkesini korumak teleşına düşen “dalkavuklar”’a rağmen göstermiş olduğu “Kahramanca” cesaret ile, Laik, Demokratik ve Çağdaş Atatürkçü Türkiye Cuhhuriyetimizi kurmuştur, Türk Milleti ile birlikte!.. “Allah, Türk Milletine, bir daha böyle bir tarihi yazmak zorunda bırakmasın!..” Laik Atatürkçü Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır!..” Bu konuda, üniversitelerimizin topluma öncü olması ve aydınlık yarınlar için yürekten bizleri aydınlatması gerekmektedir. Duyarlılık en büyük özelliğimiz olsun!.. Kalın sağlıcakla!..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.