Çocuklarını Yiyen Satürn...**********************
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kaç hayatı terk ettim? Bu kaçıncı hayatım?
Şu asırlık çınarda gizliydi ruhum... Dallarımı budadılar, acıdı canım; ama, ölmedim. Ruhum çırılçıplak ortada kaldı.Tanrı Kronos, kuşanmış silahlarını; korkarım ki, tanıdı beni! Kaçmalıyım ya, bacaklarım yok. Uçmaya kanatlarım... Francisco, bir beden çiziyor, içine saklıyor ruhumu. Söz verdi, satmayacak mezatta.
Ama, o ne! Kronos el koydu bedenime! Francisco, çaresiz Tanrı’sı karşısında. Kronos, bir oğlunun onu Tanrılıktan alaşağı edip yerine kendisinin geçeceğini öğrendiğinden, tüm oğullarının etini yemekte. Onun oğlu olmadığımı anlatıyorum, ama o tüm erkek çocukları yok ederek korunacağına inanmış...
Of! Dişleri nasıl da batıyor etlerime! Her kopan bir parça et ile kana bulanıyorum; işte korunaksız kaldım gene...Zor tutunuyorum bulutlara. Devasa yağmur göletlerinde gizlenmek istiyorum. Su buz gibi... Donuyorum bir dolu tanesi içinde. Dayanamıyorum, atlıyorum yeryüzüne. Dengesizim, bir yaşlı kadının başına düşmekten kurtaramıyorum kendimi. Kadıncağız hemen oracıkta ölüyor. Ruhu beyazlar içinde bir melek; kelebek kanatlarıyla yükselmekte. Aşık olmalıyım ona, ama bedenim yok. Bir melek bedeni istiyorum. Şeytan geliyor, ben de meleğim, diyerek; korkuyorum, kaçıyorum.Saklanıyorum bir kız çocuğu masumluğunda. Tanrı Kronos’a tapınan cadılar kutsal bakire ayinlerine beni seçiyorlar kurban etmek için. Bedenimde tırnaklarının yaraları. Utanılacak bir çirkinlik! Bir ruhun bedeninden utanması böyleymiş meğer...
Kaçıyoruz. Ben ve bedenim ve cadılar parçalayacaklar yakalarlarsa... Onların süpürgeleri var, yakalıyorlar. Tanrı Kronos’a sunuyorlar çırıl çıplak.Harikalar ellemekte bedenime. Bedenim, parça parça tükenmek üzere. Ruhumu ele geçirecek! Tanrı Kronos’tan başkası değil ortalığa kan saçan! Çığlıklarım dilsiz! Gizlenmeliyim! Bir yumurta döllenecek ana rahminde, yırtmalıyım zarını, içine girmeliyim.Bir kâbus mu gördüğüm? Sanmıyorum!
Ben benim ruhuyum! Yada ruhuydum mu demeli? Yeni bedenimi görüyorum kendi rahmimde. Kulakları henüz açılmamış bir cenin. Tanrı Kronos’un ulaşamadığı bir et parçasıyım. Bedenim saklıyor beni gecelere, tavukkarası gözleri göremesin diye...
Tüm gelişimim böyle tamamlanıyor. İki yüz sekseninci ayla beraber doğuyorum geceye.Beni doğuran beden, kanatlı, bembeyaz bir atın sırtına oturtuyor beni; ’doğurduğum budur,’ diyerek bir dişi bebek gösteriyor babam Kronos’a. Atın kanatları o kadar engin ki: saklar bedenimi cadılardan, cadılar saklamadan önce yokluğumu bedenimden. Ayakları çıplak cadıların, öpücükleri kan akıtacak kadar da tatlı! Ve biliyorum bedenim artık benden çok uzaklarda. Ruhsuz bir şekilde o da beni parça parça öpücüklere boğan cadılara benzedi! Artık kendi bedenimleyim. Bedenim gözlerini açmış olmalı, efsun kokusu alıyorum… Hissediyorum! Bitiyorum… Karanlık bulutlar arkasında büyümeliyim.Bir kara bulutun ardında devasa bir yıldırım beliriyor avuçlarımda. Atıyorum onu! Gidiyor, babam Kronos’u vuruyor. Görüyorum. Çılgına dönüyorum sevinçten!Ben bir Tanrı’yım! Adım, Jüpiter!
YORUMLAR
==AĞLAMA ANAM ABİM ŞEHİT GİTTİ===
ocağımıza ateş düştü
anamın gözünden yaş düştü
orduya siz çöktü
ağlama anam karalar bağlama
anam abim devleti devlet bildi
bayrağımızı namus bildi
nöbetini kardeşine devretti
ağlama anam abim şehit gitti
pelitli yatakta siz çok tü
sanki gökyüzü yere düştü
ALLAH her şeyi görüyor
ağlama anam karalar bağlama
ALLAH sevgisi kalbimizde
imanımız yüreğimizde
abimin ruhu sat olsun
mekanı cennet olsun anamm
cüneyt akar 31:10:2014 tebrikler basarılar harıka
Tek kelime ile süperdi.
Acil bir işim var.
''Bir göz atayım da, sonra sindirerek okur, yorum yazarım.'' diye düşünüyordum ama,
hikayeden kopmak mümkün olmadı.
Gerçekten tebrik ediyorum.
Muhteşem olmuş hikaye.
Deva mı da ilginç olacaktır.
Cümlelerin ahengine hayran kalmadım desem, gerçekten yalan olacak.
Gönlümce günün yazısı diyorum.
Yazdığınız her öykü başka bir tatla geliyor adeta sofraya.
Üstelik, hemen hemen her öykünün çıktısını alıp, bir yapımcı ile anlaşıp direkt yönetmenin eline verilebilecek senaryo okuyor gibiyim sanki.
Yazılarından takip ediyorum sizi Kemnur, siz aslında çok iyi bir senarist olabilecek kabiliyetsiniz.
Herkes yazar olabilir ama, konuşma diliyle yazmak zordur. Çünkü okur bir de bakmıştır ki hikâyenin bir köşesine oturur o vakit.
İçinde adı geçen kişiler kahve içiyorlarsa, ona da sorarlar (sanki.)
-sizin kahveniz nasıl olsun?
-tek şekerli lütfen. Fal da bakıyor musunuz?
-keşke dünkü satırları okusaydınız, onda bir kadın vardı ki piyangoyu tutturdu.
-nerede o satırlar, çabuk bulun bana.
Derkeeenn, işte böyle.
Sizin ve bir kaç arkadaşımın satırlarını okumaya başlamadan önce, mutlaka ve mutlaka kendime bir bardak çay alıp öyle geçiyorum pc. karşısına.
Bazen gözyaşım bardaktaki çayın içine damlıyor, bazen gülerken çayı üstüme döküyorum.
Bizde adettendir, böyle zamanlarda illâki "helâl olsun" denir.
" Helâl Olsun."