- 797 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KÜHEYLAN!
Ey küheylan
koştur masmavi suların üzerinde
dört nala koştur
Şair ne demek istemiş, denizin üzerinde dört nala koşan bir at... Hayal ürünü, bir mucize, olmayacak bir dua gibi görünse de bir umut işte... ’ Denize düşen yılana sarılır’ misali sanki...
en yüksek dağın zirvesinden eşlik edeceğim sana
sen en güzel umutlara şahlan
ben sesleneyim tüm avazımla
heyyy duyun sesimi
atın içinizden artık kin tohumlarını
Şir artık içine sığmaz olmuş, kerempelere kanatlanıp konası, avazı çıktığı kadar çığırası var, ağıtları duymak ismezcesine, o sesleri bastırmak istercesine, avaz avaz bağırası var’ Heeeyy duyun sesimi, yettiniz gayri, indirin silahlarınızı, insansınız siz yahu, durdurun şu dünyayı, insanlık öldü mü efendiler! ’
ekin yerine
dört yapraklı yoncalar
zeytin dallarının fidanlarını
Şair yoncadan dem vuruyor, dört yapraklı yonca var mı? Kendisi bile inanmıyor aslında, bitmez, kurumaz bu kan dökücülerin içindeki nifak tohumları...
siz elleri turunç kokan köy kadınları
siz elleri kınalı köy gelinleri
siz gamzelerinde gül kokan bebecikler
siz dikin
Şöyle eskilerde kalmış, bozulmamış, kokmamış, bazı değerlerden medet umuyor, onların günahsız elleriyle, yürekleriyle bir şeyler yapılsın umuyor, istiyor, bekliyor...
ellerini uzatmasınlar
parmakları kan kokan na_mert’ler
avuçları nasırlı dedelerimiz siz dikin
secade de ağuçlarını duaya kaldırmış ninelerimiz siz dikin
Dua, baş tacımız, şair yine Rabbine dua ederek sığınmak istiyor bizi yaratana, cümlemizi, hem masumları, hem günahkarları ayırmadan gözeten Mevlasına yalvarıyor, sessiz sessiz, ninelerimizin buruş buruş olan elleriyle, yaşlı gözleriyle yapılan dualara koşuyor dört nala denizin üzerinde şahlanan küheylan gibi...
yürekleri zift tutmuş
çürümüş balçık kokan
bebek katilleri
siz geri durun
mayalanmış umutların yanına bile yaklaşmayın
güvenmek istiyorum artık
siz insanlar
size sesleniyorum
Mayalanmış umut çalmış gibi ruhuna, kendini kandırarak, insanlık için bir şeyler yapmış olma hissi içinde biraz rahatlayarak, iç dökümünden sonra, ayırıyor insan olanlar ve olmayanlar diye...
İnsan insana, kardeş kardeşe kıymaz diye inanıyor çünkü...
insan olmayanlara değil bu sözüm
siz
geri durun
siz geri durun
Diye bitiriyor, yapacak bir şey bulamadığı için kalemini konuşturuyor, yürek sesine tercüman olsun diye.
SÖZÜN ÖZÜ BUĞZ EDİYOR KENDİNCE...
(ALINTIDIR
“Sizden kim bir kötülük görürse,onu eli ile değiştirsin..”
“Gücü yetmezse dili ile değiştirsin.”
“Ona da gücü yetmezse kalbi ile buğz etsin. Bu ise imanın en zayıf mertebesidir” )
YORUMLAR
Kaybedilen zamanda affedilen hatalar ne kadar çok olursa,içimizdeki nefretten o kadar kurtulmuş oluruz…Belki zaman ‘’acısı bol olan dönem için’’ biraz daha acımasız olur.Nefretin karatahta üzerinde beyaz tebeşirle yazılı olması ’iz’-belirginliğini yüzümüze vururken,belkide biraz daha gayret etmeliyiz not alırken acıları,nefreti sönük kalemle yazmaya.İşte o zaman içimizden atamadığımız nefretin büyümesini engelleriz.’’en azında çaba’’
Sadece korkarak yürüyebilmek, usul usulca anlayabilmek, anlattıklarını duyguların..Ben körüm, bakmayın bana. Ben safım, aldırmayın. Bir ıslık çalarsam, kör olan gözler, bir devşirme aklıyla gelir elbet. Sus duygularım !Korkak ayakların üşümesin !!!Ben derin bir söylem koyarım dilime. Sen şaşma, devam et söylemine, sövmeye.
Saygılar, Sevgiler